‘Para bende’ tadındaki paylaşımlarıyla her kezinde ‘Bu ne görgüsüzlük?’ dedirten Dilan Polat, geçtiğimiz günlerde gözyaşları içinde Instagram’a orta vereceğini açıklasa da kısa müddet sonra dönüş yapmıştı. Instagram olmadan nefes alamadığını bildiğimiz Dilan Polat’ın bu dönüşü karşısında yorum yapan bir takipçisine verdiği karşılıksa gündem oldu! Buyurunuz 👇
Adeta toplumsal medyayla yaşayan, toplumsal medyayla nefes alıp veren Dilan Polat; o gün meskende yedikleri yemekten yardımcıları ortasında yaşanan tatsızlıklara kadar her şeyi bizimle paylaşmayı ihmal etmiyor.
Memnun olduğu yardımcılarına altınlarını bile Instagram story’siz veremeyen, hayatını resmen gösteri üzerine inşa etmiş bir isim kendisi.
Kendisi etkileşimi nasıl kazanacağını çok âlâ biliyor zira… Bugün bunu giydim, şuraya gittim üzere demode hususlar Dilan Polat’ı çok ilgilendirmiyor. Hayatı daha çok gösteriş ve fantastik olaylar üzerine şurası.
Kendisine yapılacak sürprizleri bile evvelden Engin Bey’in eline yazıp verdiğini düşündüğümüz Dilan Polat’ın başından aşağı daima gül yaprakları dökülüyor, bayram değil seyran değilken düğün üzere kutlamalar yapılıyor.
Anlatmakla anlaşılmaz arkadaşlar, bu gösteriş sevdasını ve toplumsal medyada yaşanan hayatı girip kendi gözlerinizle görmeniz lazım…
Geçtiğimiz günlerde hepimizi hayretlere düşüren bir olay yaşandı. Dilan Polat gözyaşları içinde bir müddet toplumsal medya hesabını kapatacağını açıkladı.
“Dilan Polat toplumsal medyasız ne yapacak sanki?” diye düşünülürken kızı Nilda hesabı açtı ve annesinin hesabından “Ne alaka?” dedirten bir paylaşım yaptı.
Tüm bunların akabinde Dilan Polat toplumsal medya hesabına kaldığı yerden devam etti tabii! Hatta paylaşımlarına da sürat kesmeden devam ediyor.
Bir takipçisinin “Kız sen hesabı kapatmıştın hani” yorumu karşısında da dikkat çeken bir cevap verdi Polat.
‘Tarlada fotoğraf çekinmeye devam et, bu lig sana ağır gelir’ dedi…
‘Kıskançlar ordusu ağlayın’ demeyi de ihmal etmedi…
Bu lig kime ağır gelmez ki Dilan Hanım? Her gün başınızdan aşağı güller dökülen, parmaklarınızdan mücevherlerin eksik olmadığı, ütopik bir hayat yaşıyorsunuz…
Siz ne düşünüyorsunuz?