Ukraynalı Sovyet Lideri Kruşçev, Kırım’ı Ukrayna’ya vermişti
“Hemşericilik”ten bugünlere…
Vakanüvis
Rusya ile Ukrayna arasındaki gerginlik giderek tırmanırken, iki ülkenin mazisindeki bir detay, olup bitenlere dair önemli ipuçları veriyor.
İKİ MİLLETİN TEK DEVLET KAVGASI
Esasında Ruslar ve Ukraynalıların birbirilerine sıcak bakmaları için tarihsel pek çok gerekçe var ama onlar ortak noktalar üzerinde ayrışmada kararlılar. İki millet de aynı kültür, dini inanç, ortak tarihsel geçmiş ve akrabalık ilişkilerine sahipler. Bu ortaklığın en karakteristik ögesini ise Ukrayna’nın başkenti Kiev oluşturuyor.
Kiev, 882-1132 yılları arasında hüküm süren Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna’nın atası sayılan “Kiev Knyezliği”nin başkentiydi. Sonrasında tarih aktı, bölgedeki milletler kendi istikametlerinde gitti, Kiev de Rusya ve Belarus’un kontrolünde kaldı. Zaman içerisinde Kiev’in sahipliğine ilişkin Ruslar ve Ukraynalılar sık sık nizaya düştü.
KAZAKLAR SARIYER, YENİKÖY, ORTAKÖY, SİNOP VE TRABZON’U TALAN EDİYORDU
Bölgede bu nizalardan kaynaklanan otorite boşlukları yaşanıyordu. Kargaşa ortamından dolayı Ukrayna’da Vikingler benzeri bir topluluk ortaya çıkmıştı. Ukrayna’da yaşayan ve kendilerini “Kazak” olarak nitelendiren bu gruplar, küçük teknelerine atlıyor ve Karadeniz, hatta İstanbul Boğazı’na kadar çevreyi talan ediyordu.
Kazak saldırılarından Sarıyer, Ortaköy, Sinop ve Trabzon da payını alıyordu. IV. Murat tahtayken İstanbul Yeniköy’e kadar gelip, burayı yakıp yıkmışlardı. Osmanlı İmparatorluğu, saldırılardan Lehistan’ı sorumlu tutuyordu. İki ülke arasındaki gerilim, sonunda Lehistan Savaşı’na kadar varacaktı.
Bölge, 1667 yılında Rusya’yla imzalanan “Andrusovo Antlaşması”yla biraz stabil hale geldi. Bu antlaşma uyarınca Lehistan ikiye bölündü, “Sağ Kıyı Kazakları” diye adlandırılan kesim Osmanlı Devleti’nin himayesine girdi. Ancak 1793 yılında Lehistan’ın parçalanması sonucu Lehistan / Ukrayna topraklarının büyük bir bölümü Rus hâkimiyetine geçti. Ruslar da bu tarihten itibaren bölgede “Ruslaştırma” politikası gütmeye başladı.
SOVYETLER’İN KITLIK POLİTİKASI KAZAKLARI SOYKIRIMA UĞRATTI
1917 yılındaki Ekim Devrimi’nden itibaren ise Ukrayna, tamamen Rusya’nın bir parçası oldu. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’nin bölgeyi milyonlarca insanın açlıktan ölmesine yol açan kıtlığa mahkum etmesi, Kırım’ın acımasız bir sürgün merkezi haline dönüştürülmesi, ayaklanmalar yaşanıp, Stalin’in bu ayaklanmaları kanlı bir biçimde bastırması gibi nedenlerle bölge insanının Ruslar’a yönelik öfkesi giderek arttı.
Bölgede 1932-1933 yılları arasında en yoğun bir biçimde yaşanan kıtlıkta, özellikle Kazak kökenlileri büyük bedeller ödemişti. Kimi tarihçiler, sadece bu dönemdeki kıtlıkta nüfusun yüzde 40’a yakınının (1,5 milyon kişi) hayatını kaybettiğini belirtiyor. Bu tarihsel gerçekten dolayı her yıl Kasım ayının son Cumartesi günü Ukrayna ve Kırım’da “Holodomor Açlık Felaketi Kurbanları” anılıyor.
KRUŞÇEV’DEN HEMŞERİ KIYAĞI: KIRIM’I SİZE VERDİM GİTTİ
Ukrayna’da bu olaylar devam ederken, 1953 yılında Nikita Kruşçev, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) başına geçmesiyle Ukrayna’da durum normalleşmeye başladı. Doğum yeri Ukrayna’nın Kalinovka şehri olan, gençliğinde burada boru tesisatçılığı yapan Kruşçev, SSCB lideri olunca memleketini unutmadı. Kruşçev, zaten ılımlı bir liderdi, çevre ülkelerle ilişkileri normalleştirmek istiyordu, bu genel yaklaşımına uygun bir biçimde de Ukrayna’daki bölge halkına bir jest yaparak, “Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti”nde olan Kırım’ı Ukrayna’ya verdi.
RUSYA KIRIM’I İLHAK EDİNCE…
SSCB’nin dağıldığı dönemde ise 20 Ocak 1991’de yapılan referandumla Kırım’ın, “özerk bir cumhuriyet” olarak Ukrayna’da kaldığı tescillendi. Ancak Rusya Federasyonu, bölgeye yönelik hak iddia eden tutumundan hiç vazgeçmedi, Ukrayna’daki muhalif unsurları sürekli destekledi. Nihayet, 2014’te “Ukrayna Devrimi” ile Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç devrilince, Rusya yanlısı ayrılıkçılar ve Rusya Silahlı Kuvvetleri Kırım’ı ele geçirdiler. Ruslar daha sonra, bölgenin Rusya’ya katılması için anayasaya aykırı bir biçimde referandum düzenledi, referandumdan da “katılma” kararı çıktı. Rusya, referandum kararından sonra Kırım Cumhuriyeti ile Sivastopol’u “federal birimleri” olacak şekilde ilhak etti. Türkiye dahil, BM üyesi devletlerin ezici çoğunluğu ise Rusya’nın Kırım’ı ilhakını tanımıyor.