Amerikalı siyaset kuramcısı Francis Fukuyama, “American Purpose” dergisinde yayımlanan “Orta Doğu’da homurdanmak” başlıklı makalesinde Türk SİHA’larının bölgesinde yarattığı güçlü etkilerden övgüyle bahsetti.
Fukuyama, 2010’ların başında silahlı drone teknolojisi alanında ABD ile İsrail’in oyun kurduğunu ancak daha sonraki yıllarda Türkiye’nin bu alanda hızlı şekilde yeni bir aktör olarak ortaya çıktığını belirtti.
“Küresel görünüm, askeri SİHA’lar tarafından değiştirildi ve Türkiye burada ana aktör oldu.” değerlendirmesini yapan Fukuyama, Türkiye’nin kendi ürettiği SİHA’ları Libya, Suriye, Dağlık Karabağ ve kendi sınırları içinde terör örgütü PKK’ya karşı kullandığını kaydetti.
“TÜRKİYE, KENDİNİ BÜYÜK BİR BÖLGESEL GÜÇ SİMSARI SEVİYESİNE YÜKSELTTİ”
Fukuyama, “Bu süreçte Türkiye, daha fazla sonuç üretme kabiliyetiyle ABD, Çin veya Rusya’dan daha fazla kendini büyük bir bölgesel güç simsarı seviyesine yükseltti.” yorumunu yaptı.
Türkiye’de üretilen Bayraktar TB-2 ve Anka gibi SİHA’ları örnek gösteren Fukuyama, zamanında ABD’den Predator ve Reaper drone’larını alamayan ve ardından İsrail’den Heron’ları alıp sonra bu ülke ile ilişkileri sorunlu hale gelen Türkiye’nin kendi SİHA’larını üretmeye net bir şekilde karar verdiğini belirtti.
Türk SİHA’larının performansının etkileyici olduğuna dikkati çeken Amerikalı siyaset bilimci, “Son Türk drone’ları oldukça etkileyici; örneğin TB2 24 saat havada kalabiliyor ve hem keşif hem de saldırı görevlerini ifa edebiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin silahlı drone’larını ilk kez kapsamlı şekilde Mart 2020’de Suriye’de 36 Türk askerinin şehit edildiği saldırının ardından kullandığını ifade eden Fukuyama, hava savunma sistemi dahil bölgedeki tüm Suriye askeri unsurlarının SİHA’larla tamamen yok edildiğini hatırlattı.
Ardından önce Libya’da, sonra da Dağlık Karabağ bölgesinde kullanılan Türk SİHA’larının sahada icra ettiği misyonların şaşırtıcı olduğunu belirten Fukuyama, söz konusu hava araçlarının özellikle Ermenistan askeri unsurlarına verdiği zararın dikkat çekici olduğunu yazdı.
“TÜRKİYE’NİN SİHA KULLANIMI KARA BİRLİKLERİNİN DOĞASINI DEĞİŞTİRECEKTİR”
“Bana öyle geliyor ki Türkiye’nin SİHA kullanımı, kara gücünün doğasını, mevcut güç yapılanmasını sarsacak şekilde değiştirecektir.” değerlendirmesini yapan Fukuyama, bu dönüşümün, Dreadnaought savaş gemisinin kendinden önceki savaş gemisi sınıflarını köhne bırakmasına ya da 2. Dünya Savaşı’nın başında uçak gemilerinin savaş gemilerini hükümsüz kılmasına benzediğini dile getirdi.
Yakın gelecekte artık savaş ve çatışmaların merkezinde insansız hava araçlarının olacağına dikkati çeken Fukuyama, Türk SİHA’larının etkinliğini şu ifadelerle anlattı:
“SİHA’lar bu durumu kökünden değiştirdi çünkü bunlar görece ucuz, yenilmesi zor ve pilotların yaşamlarını riske etmiyor. Dünyanın dört bir yanındaki ordular şimdilerde kendilerini SİHA’lara karşı nasıl savunacaklarını düşünüyor ve SİHA’larla SİHA karşıtı tedbirler arasındaki silah yarışını kimin kazanacağı belli değil. SİHA’lar 2020’de Türkiye’nin bölgesel güç olarak yükselmesine önemli katkı yaptı. Ülke, bahsedilen üç çatışmanın sonucunu kararlı şekilde tayin etti ve daha fazlasını yapabileceğini de vadediyor.”
Fukuyama, makalesinde, 1991 ve 2003’teki Körfez savaşlarında kara birliklerinin tanklar etrafında örüldüğünü, uzun yıllar bir tankı yok edebilmenin ancak başka bir tank ile mümkün olabildiğini ve gelişen teknolojiyle birlikte tankları imha etmek kolaylaşsa da halen ciddi zahmet ve maliyet ürettiğini kaydetti.
Türkiye’nin bölgesindeki ülkelerle zor ama dengeli ilişkiler kurmaya çalıştığını belirten Fukuyama, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığıyla İdlib’de muhtemel bir katliamın önüne geçtiğini vurguladı.