Ene, AA muhabirlerine yaptığı açıklamada, iyi bir jenerasyonun geldiğini belirterek, “Türkiye’de çok yetenekli oyuncular var. Yetenek havuzunun günden güne arttığını ve kaliteli oyuncu sayısının da çoğaldığını görüyorum. Bizim için önemli olan kalıcı sonuçlar alıp, kalıcı farklar geliştirmek.” dedi.
Avrupa ve dünya şampiyonalarında milli takımın geçmişte önemli başarılar elde ettiğini hatırlatan Ene, “Ama iyi bir basketbol ülkesi olmak istiyorsanız bunu devam ettirmeniz lazım. İyi jenerasyonla madalya alıp, beklenen jenerasyon gelmediğinde mevcut basketbol kültürü ve kalitesiyle burada kalıcı olmayı başarmak gerekiyor. Türkiye’de bugüne kadar oyun havuzumuzdaki yetenekleri çok iyi kullanamadık. Bunda hepimizin hatası var. İyi işler yapan yönetici ve antrenörler de oldu. İyi şeyler yapmak isteyip hata yapanlar da oldu.” diye konuştu.
2022 Avrupa Şampiyonası Elemeleri’ndeki son 4 maçın 3’ünü kazanmalarının oyuncuların öz güvenine katkı sağladığına dikkati çeken Ene, sözlerini şöyle sürdürdü:
“NBA’de çok kaliteli oyuncularımızdan, bu iki pencerede faydalanamadık. Ama bundan sonraki süreçte NBA’de oynayan oyuncularımızla beraber ligde forma giyen ve her gün gelişen yeni jenerasyonla daha da güçlü bir takım olacağız. Milli takım açısından zor bir süreç; Avrupa Ligi ve FIBA anlaşmazlığının sonucunda bölünen grup maçlarından dolayı çok pencere var. Her zaman istediğiniz kadroyu oluşturamıyorsunuz. Bu yüzden milli takımın, NBA oyuncularının da programı göz önüne alınarak daha büyük havuzun içinden seçilmeleri gerekiyor. Mümkün olduğu kadar daha fazla oyuncuyu; bir kısmı yaz, bir kısmı kış pencere döneminde olacak şekilde hazırlamamız gerekiyor.”
– “Ülkemizin basketbol karakterini oluşturmamız lazım”
Basketbolda yeteneğin çok önemli olduğunu vurgulayan Orhun Ene, “Ama takım olamadığınız zaman, hedef uğruna beraber oynamaktan ve yaşamaktan mutlu olmadığınız bir yapıda başarı da gelmiyor. Türk basketbolunun seviyesini Sırbistan, İspanya ve ABD ile karşılaştırdığımızda bazı eksikliklerimiz olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Milli takımlar seviyesinde dünya basketboluna baktığımızda birkaç lider oyuncunun etrafında toplanmış, rollerini kabul etmiş, çok iyi mücadele eden, iyi organize olan takımlar başarılı oluyor. Kendi ülkemizin basketbol karakterini oluşturmamız lazım.” diye konuştu.
“Milli takımımızın aile gibi olması lazım” diyen Ene, şöyle devam etti:
“Dünya basketbolu değişti. Ekonomik anlamda oyuncuların kazançları da, kulüplerin yatırımları da geçmişe göre çok ilerlemiş durumda. Bu yatırımı yapan kulüpler, oyuncuların bütün hayatını kontrol etmek istiyor. Yoğun maç trafiğinde de milli takım organizasyonları daha kısıtlı bir takvime sıkışıyor. Bu noktada oyuncular daha fazla zorlanıyorlar. Menajerlerin ve ailelerin de devreye girmesiyle daha fazla baskı altına giren oyuncuların milli takım konsantrasyonları azalıyor. Geçmiş yıllarda milli forma aşkıyla oynama isteği gitgide kayboluyor. Biz ülke olarak başka ülkelere benzemiyoruz. Bizim için milli takım her zaman çok önemlidir. Dünya ve kültür gelişse de milli takımda başarılı olan oyuncunun hangi kulüpte oynarsa oynasın Türk insanının gönlünde yeri ayrıdır. Bu değerleri oyuncularımıza unutturmamamız gerekiyor.”
– “Oyuncuların milli takıma farklı duygularla gelmeleri gerekiyor”
Oyunculuk döneminde 200’den fazla kez milli takım forması giydiğini hatırlatan Ene, “Oyuncularıma anlatabileceğim en değerli şey benim oyunculuktan gelen tecrübelerim. Ne kadar kulüp takımlarında başarılar kazanmış olsam da manevi anlamda en önemli şeyleri milli takımla kazandım. Bunlar parayla pulla satın alınamayacak mutluluklar. Basketbol dünyasında başarı, istatistikler ve dereceler üzerinden değerlendirilir hale geldi. Oyuncuların bu profesyonel dünyadaki kazançlarını bir kenara bırakarak; sahada en iyi şekilde temsil etmek için milli takıma farklı duygularla gelmeleri gerekiyor. Milli takımın, herkesin gönüllü olarak koşa koşa geleceği bir yer olması gerekiyor. İyi takım olmak, sahada mücadele etmek için herkesin kişisel hedefini rafa kaldırması lazım. 40 dakikada aynı sevinci ve heyecanı paylaşması gerekir.” şeklinde konuştu.
29 Haziran-4 Temmuz’da Olimpiyat elemelerinde oynayacakları maçlara da değinen Ene, “Her takımın şansı eşit. İyi organize olan takımlar başarılı olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Bazı milli oyuncuların takımlarında az süre almasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Ene, şunları söyledi:
“Buğrahan Tuncer ve Melih Mahmutoğlu takımlarında az süre alıyor. Milli takımda ritim yakalamaları zorlaşıyor. Türk basketbolunda her ne kadar yabancı sayısı ve kalitesi azalsa da Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko gibi zirveye oynayan takımlar açısından değişen bir şey yok. Bu kadrolar zaten Avrupa’nın en iyi oyuncularından oluşuyor. Burada maç kazanmak her şeyin önüne geçiyor. Her ne kadar Türkiye’deki ligimizde milli takım oyuncuları geçmişe göre daha fazla süre alsa da Avrupa Ligi gibi bir organizasyonda bu süreler azalabiliyor. Ama bu tecrübeli oyuncularımızın mental anlamda milli takıma hazır gelmeleri gerekiyor.”
Buğrahan ve Melih’in milli takımdaki ilk pencere maçlarında bundan etkilendiğine dikkati çeken Ene, “İkisi de ikinci pencereye daha iyi geldi. Oyuncuların buraya da hazırlanması lazım. Bu oyuncular yıllarca milli takımların altyapılarında da önemli rollerde oynadıkları için bunu gerçekleştirmeleri de çok zor değil.” diye konuştu.
Yeni genç oyuncuların katılımıyla kadro genişliğinin arttığını vurgulayan Orhun Ene, “Alperen, Şehmus, Ömer Faruk gibi oyuncuların iyi seviyeye gelmesiyle elimiz çok güçlendi. Shane Larkin de milli takıma çok önemli katkı sağladı, zenginlik kattı.” şeklinde görüş belirtti.
– Mehmet Okur’un milli takım çalışmalarında yer alması
Ene, elemelerin ikinci penceresinde İstanbul’a gelen ve teknik heyete destek veren eski milli oyuncu Mehmet Okur ile olimpiyat elemeleri öncesinde de bir arada olacaklarını söyledi.
Mehmet Okur’un milli takıma önemli hizmetler verdiğini hatırlatan Ene, “Mehmet Okur gibi sadece milli takımda değil, NBA’de de Türk basketboluna katkı sağlamış; hem oyunculuğuyla hem kişiliğiyle genç oyuncular nezdinde idol olmuş bir insanın tekrar gelip genç oyunculara dokunması çok önemli. Onun da ileriye dönük planları var. O planlar içerisinde karşılıksız, büyük bir sevgiyle hizmet ettiği milli takımda yer almayı istemesi buradaki herkesi heyecanlandırdı. Özellikle uzun oyuncularımızın hem kişisel gelişimlerinde hem de basketbol teknik gelişimlerinde, onlara vereceği katkının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu süreç çabuk gelişti ve ikinci pencere maçlarında gerçekleşebildi.” diye konuştu.
– “Önümüzdeki 2 sezon boyunca kulüp takımı çalıştırmak istemiyorum”
A Milli Takım’ın başında olduğu dönemde kulüp takımı çalıştırmayı düşünüp düşünmediğiyle ilgili Orhun Ene, şu ifadeleri kullandı:
“Bu yeni pencere sisteminde kışın da oynanan maçlar milli takımlardaki antrenörleri zorluyor. Hem kulüp takımının hem de milli takımın çalışma programını yürütmek, önümüzdeki yıl artacak maç trafiği nedeniyle daha da zor bir hale gelecek. Bu nedenle önümüzdeki 2 sezon boyunca kulüp takımı çalıştırmak istemiyorum. Milli takım takviminde yaz ve kış programları böyle devam ederse ben kendi adıma hem kulüp takımını hem de milli takımı aynı konsantrasyonda devam ettirmenin zor olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte hem altyapı milli takımlar programlarına dahil olmak hem de A Milli Takım programını devam ettirmenin milli takıma daha fazla katkı sağlayacağını düşünüyorum.”
– Devşirme oyuncu konusu
Milli takımlarda devşirme oyuncu oynatılmasına da değinen Ene, “Türk basketbolunun şu anki sorunlarına baktığımızda devşirme oyuncu konusunun en önemli başlık olduğunu düşünmüyorum. Birçok ülke de devşirme oyuncu oynatıyor. Biz hiç devşirme oyuncu olmayan bir dönemden geliyoruz. Bu durum, yabancı sayısının artmasıyla başladı.” değerlendirmesinde bulundu.
Dünyanın küreselleştiğini ve milli takımlarda ülke dışından farklı milliyetteki oyuncuların oynamasının da normal karşılanması gerektiğine dikkati çeken Ene, “Amacımız Türk oyuncularına zarar vermeden bu süreçte milli takımı başarılı kılmak.” ifadelerini kullandı.
Devşirme oyuncu konusunu hemen çözemeyeceklerini anlatan Orhun Ene, şunları kaydetti:
“Ama milli takım gitgide güçlenip öz güven kazandığında, daha fazla lider oyuncu yetiştirmeye başlayınca bu sorun kendiliğinden çözülecektir. Bütün takım sporlarında farklı milletlerden oyuncular aynı hedef için milli takımlarda oynayabiliyor. Futbolda Türk oyuncuların da başka milli takımlarda oynadığını görüyoruz. Bunun üzerinden kendimize olumlu veya olumsuz sonuçlar çıkarmanın ötesinde; nasıl daha iyi oyuncu yetiştirebiliriz, kulüplerde yabancı oyuncunun ağırlığını aşağı çekebiliriz, milli takımın ilerisi için neler yapabiliriz, onları düşünmemiz lazım.”