En iyi macera oyunları hangileridir? 70’lerin metin tabanlı macera oyunlarından 90’ların point-and-click oyunlarına kadar macera oyunları çeşitli şekillere bürünmüştür. Bugüne kadar pek çok macera türü oyunlar başarılı oldular. Bu süre içinde yapımcılar bugün bile hala adını sıklıkla duyduğumuz ünlü macera oyunlarını geliştirdiler. Bu oyunlar öyle fazla ki, listeyi biraz daraltmak ve en iyilerini düşündüklerimizi seçmek gerekiyordu.
Hikaye ve karakter odaklı geliştirilen macera oyunları, genelde karakterler savaşmak yerine konuşarak veya düşünerek ilerler. Türünün en iyisi olduğunu düşündüklerimizi listemize eklemek için iyi bir araştırma yaptık. Hazırsanız listemize bir göz atalım:
GRIM FANDANGO
Grim Fandango aslına bakarsanız çıktığı ilk zaman için bile çok yenilikçi oyundu. Klasik macera oyunlarında kullanılan sistem, özellikle ara yüz için geçerli olarak, terk edilmişti. Bugün severek oynadığınız The Walking Dead, Wolf Among Us gibi yapımların kontrol sistemi ilk olarak Grim Fandango’da denenmişti. Zaten oyunun konsola aktarımında, böylesine pürüzsüz bir kontrol sağlamasının asıl nedeni de bu sistem olarak göze çarpıyor.
Hikayemiz El Marrow isminde kurgusal bir şehirde başlıyor ve burayı en basit tabirle -gerçi pek doğru değil ama- ölüm öncesi ölüm diyarı gibi bir tanımla açıklayabiliriz. Ölen ruhların ilk durağı El Marrow’dur ve ebedi, huzur dolu ölümsüz yaşamdan önce, onları bekleyen ilk zorluktur.
Geçmişten günümüze gelen en güzel yapımlardan birisi olarak oynanmayı hak ediyor. Eğer daha önce hiç oynamadıysanız, fiyatı öyle çok pahalı değil, alın oynayın.
MONKEY ISLAND 2: LECHUCK’S REVENGE
Monkey Island I efsane bir oyundu ama sonraları çok eleştirilen bir yönü ortaya çıktı. O da oyunun kısa olması ve bulmacaların hep doğrusal bir sırada oyuncunun karşısına çıkmasıydı. Monkey Island I sadece iki adadan oluşuyordu ve oyuncu iki ada arasında gidip gelemiyordu. Macera, Melee adasında başlayıp, Monkey adasında devam edip tekrar Melee adasında bitiyordu. İki adadaki bulmacalar birbirlerini etkilemiyordu.
Monkey Island II’de ise durum çok farklı. Oyunun sonlanacağı Dinky adasına gidene dek oyun üç adada birden devam ediyor. Her bulmacanın farklı parçaları farklı adalarda ve bazı bulmacalar gerçekten çok uzun. Özellikle ikinci bölümdeki harita bulmacaları zincirleme olarak birbirine öyle bir bağlı ki çoğu zaman kendinizi gerçekten Guybrush’ın yerine koyup, oturup dakikalarca düşünmeniz gerekiyor. Aynı zamanda Monkey Island II’de birçok bulmacayı farklı sırada çözmek de mümkün. Örneğin yine ikinci bölümdeki harita bulmacalarında Guybrush haritaları farklı sıralarda elde edebilir.
BROKEN SWORD: SHADOW OF THE TEMPLARS
Belki biraz klasik olacak ama gelmiş geçmiş en iyi macera oyunları dediğimizde veya bir Broken Sword serisi ilk 5 içine rahatlıkla girebilecek bir oyundur. 1996 yılında Revolution Software tarafından piyasaya sürüldüğü zaman gerek dönemine göre mükemmel olan grafikleriyle gerek sıradışı konusuyla gerekse mekanlarıyla 90’lı yıllara damgasını vurmuş bir oyundu. Aynı yıl PlayStation’da da boy gösteren oyunu şimdi ise minik canavar Gameboy Advance’da görüyoruz.
Oyun bulmacalarıyla, oynanışıyla ve özellikle konusuyla çok iyi bir macera olduğunu herkese kanıtlamış durumda. Oyun doğal olarak PC ve PlayStation versiyonlarına göre daha düşük teknik özelliklere sahip. Mini olmasına rağmen Broken Sword, 32-Bit’lik GBA’e yakışır bir macera oyunu.
DAY OF THE TENTACLE
LucasArts’ın 1987 yapımı Maniac Mansion’ın devamı niteliğinde 1993’te çıkarttığı (Tim Schafer ve Dave Grossman’ın katkılarını da unutmayalım) Day of the Tentacle, yenilenerek geri dönüyor. Point-click türü bu eğlenceli macera oyununda Bernard ve arkadaşları Hoagie ve Laverne ile dünyayı ele geçirmeye çalışan şeytani mor dokunacı durdurmaya çalışıyorduk.
Zamanında SCUMM Engine ile geliştirilmiş Day of the Tentacle, oyunun havası bozulmadan modernleştiriliyor. Piksel grafikler yerini filtrelenmiş, daha yumuşak bir görünüme bırakmış. Bilgisayarlara, PS4 ve PS Vita’ya çıkmış. Yeni nesil oyunculara yapılmış en sıradışı ve komik oyunlardan birini oynama şansı veren, Grim Fandango Remastered’ta iyi iş çıkartan Tim Schafer ve stüdyosu Double Fine’a ne kadar teşekkür etsek azdır.
THE WALKING DEAD – PART 1: A NEW DAY
Öncelikle aklımızdan çıkarmamamız gereken şey, oynanışa göre şekillenen bir hikayenin olduğu. Oynanışın ise en az %60’lık bir kısmını diyaloglar oluşturmakta. Diyaloglar sonucu karakterimize kazandırdığımız kişilik beş bölüm boyunca etkisini sürdürüyor.
The Walking Dead serisi özellikle bir macera oyunu için fazlasıyla yeterli grafiklere sahip. Çizgi film tadında ilerleyen oyunun, her bölüm başlangıcında önceki bölümde aldığımız kritik kararları hatırlatması ve her bölüm sonunda gelecek bölümün kısa bir fragmanını göstermesi çok hoş detaylar.
Arkadaşlık, merhamet, çaresizlik, gizem ve korku gibi çok çeşitli duyguları aynı anda yaşatabilen, çok yönlü yapısı gereği en az birkaç kez farklı seçeneklerle oynanmayı hak eden, finali hafızalara kazınan bu baş yapıtı herkesin oynaması gerektiğini düşünüyoruz.
NIGHT IN THE WOODS
Alec Holowka, Scott Benson ve Bethany Hockenberry tarafından geliştirilen bağımsız macera oyunu Night in the Woods hikaye odaklı bir yapım. Yapımcı ekip oyunu şu sözlerle tanımlıyor: Night in the Woods, hayatın bazen sıkıcı olabileceğini ama yaşamanın sıkıcı olmaktan başka her şey olduğunu konu alıyor.
Oyunda kontrol ettiğimiz ana karakterin bir kedi olduğunu ve yıllar sonra döndüğü mahallesinde gerçekleşen değişimlere alışma sürecine tanık olacağımızı belirtelim. Platform oyunu gibi oynanabilir ancak puan toplama, boss savaşları veya dünyaları ele geçirmek gibi özellikler yok. Bunun yerine arkadaşlarla konuşmak, gidilecek yolu seçmek, şarkı söylemek gibi şeyler var.
TECHNOBABYLON
Technobabylon distopik bir gelecekte, 2087 yılında geçiyor ve Central adlı bir yapay zekâ tarafından kontrol edilen bir şehirde yaşanan olayları konu alıyor. Şehirde bilgisayarın emriyle hareket eden CEL adlı bir polis gücü de bulunuyor.
Oyun bize “yaratıcılarıyla buluşmak üzere” olan üç farklı oynanabilir karakter sunuyor: henüz dünyaya gelmemiş çocuklarının hayatıyla tehdit edilen CEL Ajanı Charlie Regis, “Trance” adlı sanal bir uyuşturucunun bağımlısı olan ve açık alan fobisine sahip Latha Sesame, sadakat ile kanunlar arasında seçim yapmak zorunda kalan bir başka güvenlik ajanı Max Lao.
LIFE IS STRANGE
Life is Strange, macera oyunlarına özlem duyduğumuz son yıllarda, Telltale’in başlattığı akımın peşinden giden bir oyun, bir sanat eseri. Üstelik arkasında Remember Me’den tanıdığımız Dontnod gibi yenilikçi bir yapımcı var.
Oyuna genel hatları ile baktığımızda, karşımızda “Third Person” bakış açısı ile oynanan bir macera oyunu görüyoruz. Macera oyunlarından alışık olduğumuz izometrik veya sinematik kameranın kullanılmamış olması oyuna daha iyi adapte olmamız açısından başarılı bir seçim olmuş.
Life is Strange’de üniversiteye yeni başlayan ve kendi halinde amatör fotoğrafçılık ile uğraşan genç bir kızı, Max’i kontrol ediyoruz. Max klasik amerikan filmlerinde gördüğümüz kızlardan biraz farklı, içine kapanık, insanlar ile ilişkilerinde sorunlar olan, asosyal biri olarak karşımıza çıkıyor.
Son sözlere geçmeden önce şunu belirtmek gerekiyor ki Life is Strange’in ilk bölümü maksimum 2.5 saat içerisinde bitiyor. Toplamda 5 bölümden oluşacak oyunun ilk bölümü senaryo olarak size sadece dizilerdeki pilot bölümler gibi bir izlenim bırakıyor.
SAMOROST 3
Oyunda, serinin önceki oyunlarında olduğu gibi olup, geleneği bozmayacak şekilde devam ederek konuşamayan bir uzay cücesini canlandırıyoruz.
Serinin önceki oyunlarında olduğu gibi olup, geleneği bozmayacak şekilde devam ederek konuşamayan bir uzay cücesini canlandırıyoruz. Samorost 3, point and click türüne bulmaca oyunu olarak karşımıza çıkıyor.
Bulmaca mekaniği de bulunduğunu belirtmeden geçmek olmaz tabii ki ve bunu gerçekten başarılı bir şekilde işlemiş olduğunu da eklemek gerekli.
CHUCHEL
İleri seviye teknolojik ve mekaniksel oyunlar başınızı döndürüyor ve bağımsız yapımcılardan çıkan altın değerindeki oyunlara merak ediyorsanız, sizlerin karşınızda keşfedilmeyi bekleyen bir oyun ile bulunuyoruz. Siyah ve tüylü bir yaratığımız ile başladığımız oyunda, çok basit bir amacımız var. Farklı farklı bölümlerden oluşan Chuchel’da amacımız sıradan bir kirazın peşine düşmekten başka bir şey değil.
Çizgi film stili çizim tarzının göze hiç batmadığının altını çizmek istiyorum. Ayrıca karakter seslendirmeleri ve nesnelerden çıkan her ses birbirinden farklı. Sahip olduğu grafik tarzı ve müziklerin ince işçilik ile işlenmiş olması, Chuchel’i parasının karşılığı bir oyun yapmaya fazlasıyla yetiyor.
THIMBLEWEED PARK
Maniac Mansion gibi bir efsanevi bir macera oyununa imza atmış Ron Gilbert ve Gary Winnick yeniden iş başında.
Grafiksel anlamda Maniac Mansion ve ilk Monkey Island oyunlarının tarzını koruyan oyun, bir zamanlar yastık fabrikası, çok tutulan bir otel ve sanayi bölgesinin de yardımıyla hızlı bir şekilde büyüdükten sonra eski günlerini mumla arayan, aynı isimli bir kasabada geçiyor. İki özel ajanımız yapılan çağrı üzerine olay yerine ulaşıyorlar ve nehir kenarına atılmış bir ceset bulup araştırmaya başlıyorlar.
Karakterler eğlenceli, dinamik ve bulmacalar ise çözüm için birden fazla karaktere ihtiyaç duyuyor. Ayrıca bulmacaların birden fazla çözümü de var.