5 asırlık bir lezzet macun şekeri. Çocukluğumuzun en güzel tatlarından biri. Ama bir o kadar sağlıklı ve şifalıymış da haberimiz yokmuş. Macun şekeri kadar renkli içeriğimize buyrun :)
Ramazan’ın gelmesiyle birlikte pide, güllaç gibi geleneksel tatlara yeniden kavuştuk. Bunlardan bir tanesi de yemesi eğlenceli, rengarenk macun şekeri.
Osmanlı macunu da denen bu şeker çocukluğumuza dair hatırladığımız en güzel şeylerden biri. Yemesi oldukça zor, ısırıldığında dişlerden ayrılmak bilmeyen bir kıvamı var ama işin eğlencesi de biraz burada.
Osmanlı macununun tarihçesi kesin olarak bilinmemekle beraber 'macun' kelimesi köken olarak Arapçadaki “acn” kelimesinin Türkçeye uyarlanmış halidir. Türkçede “yoğurmak, kıvama getirmek” anlamına gelir.
Biz her ne kadar Osmanlı macununa şekerleme gözüyle baksak da aslında ilk olarak şifa niyetine ortaya çıkmış. İnanışa göre; 1522 yılında Yavuz Sultan Selim’in eşi ve Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan, Manisa’da bulunduğu sırada hastalanır.
Birçok hekime muayene olan Hafsa Sultan bir türlü iyileşemez. Son olarak kendisinin kurduğu Sultan külliyesi zaviye ve imaretinin idaresi görevinde bulunan Merkez Efendi’ye müracaat ederler.
Muslihiddin Merkez Efendi’yi ismen duymuşsunuzdur. Özellikle tıp ve tedavi alanında ilim sahibi bir isimdir Merkez Efendi.
Merkez Efendi 41 çeşit baharat ve bitkiden meydana gelen bir karışım hazırlayarak bu karışımın macun haline getirilmesini bizzat kendisi sağlayarak Hafsa Sultan’ın hızla iyileşmesini sağlamış olur.
Hafsa Sultan’da hastalığına kısa sürede şifa bulunmasına vesile olan bu macunun nevruz günü ilkbaharın ilk günlerinde halka saçılmasını emreder. Bu macun aynı zamanda mesir macunu olarak bilinir.
41 çeşit baharat! 5 asırdır bozulmadan hazırlanan mesir macununun içinde şu baharatlar bulunuyor:
Tarçın, karabiber, yeni bahar, karanfil, çörek otu, hardal tohumu, anason, kişniş, zencefil, tarçın çiçeği, zerdeçal, Hindistan cevizi, rezene, kebabiye, sinameki, sarı halile, vanilya, darıfülfül, kakule, havlıcan, zulumba, hıyarşembe, safran, iksir, kimyon, galanga, çam sakızı, mirsafi, meyan balı, şamlı şaşlı, limon kabuğu, kremtartar, zağfiran, udülkahır, çöpçini, eskir, tiryak, ravend, limon tuzu, tekemercini tohumu, günbalı.
Dualarla karıştırılarak hazırlanmış bu macun, ufak kağıtlara sarılarak mesir şekeri haline getirilmiş ve caminin minarelerinin şerefelerinden halka saçılmış. Ve bu gelenek halen devam etmekte.
Anadolu’nun en eski tarihi kentlerinden olan “Şehzadeler Şehri” Manisa’da, Sultan Cami’nden halka mesir macunu saçılması devam etmektedir.
Elbette şimdiki macunlarda eskisi gibi 41 çeşit baharat yok. Birkaç çeşit baharat ve renk vermesi için de çeşitli meyveler kullanılıyor.
Şeker ve su ile birlikte kaynatılan bu baharat ve meyveler soğutulduktan sonra macun kıvamına geliyor. Macun tahta çubuklara sarılıp limona sürülerek ve afiyetle yeniyor.
Gelelim macunun tahta çubuğa sarılmasının sebebine. Osmanlı macununun tamamen doğal olduğunu ve renklendirici içermediğini ispat etmek amacıyla tercih edilmiştir. Aksi takdirde renklendiriciler çubuğa geçecek ve hileli ürün olduğu ortaya çıkacaktır.
Sunumuyla adeta görsel bir şölen yaşatan macun şekerini Ramazan haricinde bulmak çok zor. Hazır vakti gelmişken mutlaka tadın :)