Çubuk, şunları söyledi:
“Finansal kiralama, bir varlık bazlı finansman modelidir. Başka bir ifade ile, finansal kiralama şirketi, taşınır veya taşınmaz malları doğrudan satın alıp kiracısına teslim etmek suretiyle finansmanı gerçekleştirir. Bu özelliği nedeniyle finansal kiralama işleminde teminat gereksinimi görece daha az, kredi tahsis süreci daha süratlidir. Finansal kiralama işleminde; kiralamaya konu malın finansal kiralama şirketi tarafından satın alınmış olması ve dolayısıyla malın hukuken maliki haline gelmesi nedeniyle, özellikle yurtdışından yapılan satın almalarda, karmaşık ve riskli satın alma işlemlerinin tamamı finansal kiralama şirketi tarafından yapılmakta, makine kiracının adresine, tüm hukuki ve operasyonel risklerden arınmış şekilde teslim edilmektedir. Üstelik bu hizmetler karşılığında olağandışı bir bedel de talep edilmemektedir. Yatırımcılar satın alma işlemini kendileri yapacak olsalar, bu uzmanlık isteyen işler için danışmanlık hizmeti almaları ve bunun maliyetine katlanmaları gerekecek; bununla birlikte yapılacak işlemlerden doğacak hukuki riskleri de yüklenmek zorunda kalacaklardır. Halbuki, leasing tercihi yatırımcıyı hem operasyonel maliyetlerden hem de risklerinden kurtarmaktadır.”
Yatırım kredisi kullanır gibi
Şirketlerin yatırımları finansal kiralama ile finanse etmeleri durumunda, farkında olmadan yatırım kredisi kullanmış olduklarını kaydeden Çubuk, “Yatırım kredisini diğer kredilerden ayıran farklılıklar; orta veya uzun vadeli olması, ödemelerin sabit ve işletmenin nakit akışı ile uyumlu yapılandırılması, teminatların artırılmak durumunda kalınmaması ve sözleşme bitmeden kredinin geri çağrılmasının söz konusu olmaması şeklinde sıralanabilir” dedi.