Artık neredeyse bütün film listelerinde hep aynı filmleri görmeye başladık. Biz de size öyle bir liste hazırladık ki; bu filmlerin hem IMDb puanı hem de seyir keyfi epey bir yüksek!
Şimdiden iyi seyirler!
23. Elly Hakkında (2009) Darbareye Elly
22. Kelebek ve Dalgıç (2007) Le Scaphandre et le Papillon
Elle Dergisi'nin 43 yaşındaki karizmatik editörü Jean Dominuque Bauby, 1995 yılının 8 Aralık günü ani bir beyin kanaması sonucu felç geçirir. Komada kaldığı 20 günün sonunda uyanan Jean Dominique, kendini vücudunun içerisinde hapsolmuş olarak bulur. Sol gözünün görme yetisi hariç bütün bedensel fonksiyonlarını yitirmiştir. Ancak o, hayata eşsiz bakış açısıyla kendisine yepyeni ve zengin bir dünya yaratmayı başarır. Çünkü sol gözü dışında felç olmayan 2 şey daha vardır: 'Hayal gücü ve anıları..'
21. Merkez İstasyonu (1998) Central do Brasil
Annesi Rio de Janeiro`nun merkez istasyonu önünde öldürüldükten sonra, küçük çocuk, yalnız ve iyiliğe inanmayan bir kadın tarafından sahip çıkılır. Kadın, aklına ilk gelen, çocuğun üzerinden çıkar elde etme düşüncesiyle, Brezilya`nın uzak Kuzeydoğusunda yaşayan babasına götürüp teslim etme sorumluluğu arasında kalır. Sonuçta onları giderek daha da uzak ve tanışık olmadıkları yerlere götüren kamyonlar ve arabalarda seyahat ederken, aralarındaki düşmanlık da yok olmaya başlar. Yolculuk, her birinin kendi kişiliklerini bulacağı bir seyahate dönüşmektedir.
20. Bıçak Sırtı (1996) Sling Blade
Akıl hastanesinde ömür törpüleyen zavallı Karl'ın hikayesi… Ahlaken çürümüş bir kafa yapısına sahip Childers, başına gelen istenmedik bir surumu kanla çözmesi sonucunda hapis yerine kendini tımarhanede bulacaktır… Slingblade, karmaşık bir ahlaki ikilem içinde kalmış Karl Childers’in gizemli, ruhani ve kara mizah öyküsüdür. Çocukken çok dindar bir ailede büyüyen Karl, ailesi tarafından Tanrı’nın bir cezası olduğuna inandırılmıştır. Bir gün annesini kasabanın serserileri ile cinsel ilişki sırasından gören Karl, yaptıkları şeyin yanlış olduğunu düşünerek onları bıçaklayarak öldürür. Bu cinayet sebebiyle akıl hastanesine konur ve şimdi, 25 yıl sonra serbest kalarak tekrar topluma karışır. Köprünün üstünden artık çok sular akmıştır ve yeni duruma alışması kolay olmayacaktır…
19. Merhaba Dünya (1979) Being There
Chance kendini bildi bileli Washington 'da bir zengin evinin bahçıvanlığını yapan orta yaşlı, saf bir adamdır. Bütün ömrünü bu malikânenin bahçesinde kendisine ayrılmış bir odada geçiren Chance'in dış dünya ile hiç teması olmamıştır. Dış dünya hakkında bildiği her şey patronunun kendisine verdiği televizyondan seyrederek öğrendiklerinden ibarettir…
18. Alice in den Städten (1974)
Alman bir gazeteci olan Philip, ABD ile ilgili bir makale yazmak için ülkeye gider. Ülkedeki her şeyi yabancı bulan Philip Almanya dönmeye karar verir. Bu sırada tesadüf eseri Alman bir kadın ve onun 9 yaşındaki kızı Alice ile tanışır. Bu karşılaşma Philip’in hayatını tamamen değiştirir. Genç kadın kızı Alice’i bir süreliğine Philip’e emanet eder. Fakat bu süre Philip’in düşündüğünden de uzun sürecektir.
17. The Ox-Bow Incident (1942)
Filmde olaylar, Nevada’daki çiftliklerden birinde işlenen cinayetle başlar. Cinayetten sonra maktulün arkadaşları, katilin peşine düşerler ve üç kişiyi yakalayıp, onları hemen öldürmek isterler…
16. Kimssi Pyoryugi (2009)
Kendini Han Nehri’nin karanlık sularına atan Kim, uyandığı zaman üstü başı kumla kaplanmış bir şekilde yerde yattığını fark eder. Kendini öldürmeyi başaramadığını anlayan Kim, nerede olduğunu anlamaya çalışır. Bilinmeyen bir adaya sürüklendiğini fark eder. Nehir kenarındaki binalarda yaşayan ve yıllarca dışarıya çıkmayan genç bir kız, adam üzerinde tek başına yaşayan Kim’i fark eder. Gittikçe adamın yaşantısını merak eden genç kadın cesaretini toplayarak evinden dışarı adımını atar ve Kim’in yanına gider.
15. Son Veda (2008) Okuribito
Son Veda, Uzakdoğu kültürüne has duygusal yoğunlukları en güçlü bir şekilde beya zperdeye yansıtmayı başarabilen, son dönem Japon sinema sanatına katkıları yadsınamayacak sanatçı Yojiro Takita'nın duygusal bir komedi filmi.
Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını evine götüren Gidişler, Japonya’nın dini inançlarına ve geleneklerine yer yer komik ve duygusal bir bakış atıyor. Ölümün bir son mu yoksa yeni bir yolculuğun başlangıcı mı olduğunu sorgulatan film, izleyicisini sömürmeyen son derece naif ve aldığı ödülleri sonuna kadar hak eden bir yapım.
14. Taegukgi Hwinalrimyeo (2004)
Kore Savaşı'ndan yıllar sonra, savaş alanda yapılan bir kazı Jin Tae Lee’yi geçmişe götürür. Kazıdan çıkan bazı eşyalarla savaş sırasında kaybolan ağabeyinden bir ize ulaşabileceğini uman Jin Tae sayesinde 1950-53 yıllarında iki ülke arasında patlak veren savaşa tanık oluyoruz.
13. La Leggenda del Pianista Sull'oceano (1998)
Hayatı çalıştığı transatlantikte geçen Danny Boodman, bir gece kimin tarafından bırakıldığı belli olmayan bir kutu bulur. Kutunun içerisindeki şey ise şaşkınlığını bin kat daha artırır. Kutunun içerisindeki şey yeni doğmuş bir bebekten başkası değildir. Çaresizce bebeği odasına götüren Boodman, bebeğe karşı büyük bir bağlılık geliştirir. Ona Novecento ismini verecek ve son nefesine dek odasında tek başına büyütecektir. Novecento ise babası Boodman bir kaza sonrası hayatını kaybedene dek bu mabetten çıkmayacaktır. O gün odasında çalmaya başladığı piyano, tüm gemiyi şaşkınlığa sürükleyecek, yakın zamanda herkesi kendine hayran bırakacaktır.
12. Paris, Texas (1984)
Paris, Texas, toplumdan uzaklaşan bir adamın hayata ve ailesine yeniden bağlanmasını konu ediyor. Travis, içine kapanık bir adamdır. Ruhunda gizlediği şeyleri dışa vurmaktan büsbütün kaçınmaktadır. Kimsenin gitmeyi bile düşünmeyeceği yollardan yürümektedir. Bir gün Travis'in kardeşi onu tekrar modern dünyaya davet eder. Kendi oğlu dahil herkes onu beklemektedir. Travis yeniden yollara düşecektir elbette ki; ancak önceki hedefi uzun bir zamandır görmediği eski karısını bulmak olacaktır. Wim Wenders'ın başyapıtı yol filmi kalıplarını bambaşka bir boyuta taşıyor.
11. Çığlıklar ve Fısıltılar (1972) Viskningar och Rop
Kanser teşhisi konulan ve yaşayacak çok fazla günü kalmayan Agnes, hayatının son günlerini kız kardeşleriyle birlikte geçirecektir. Ölüm döşeğindeki kardeşlerini yalnız bırakmamak ve ona yardımcı olmak için onunla birlikte yaşayacak olan Maria ve Karin, hesaplananın aksine bir atmosfere neden olurlar. Bir araya gelen üç kız kardeş, son zamanların değerini bilmek yerine bu fırsatı hırsları ve kıskançlıklarıyla zedelemektedir. Çaresiz kalan Agnes ise bu süreçte kendi yaşantısının muhasebesine başlar ve anılarıyla yüzleşmeyi seçer.
Efsanevi yönetmen Ingmar Bergman'ın imzasını taşıyan film, Bergman'ın tüm filmlerinde olduğu gibi “insan” üzerine önemli çıkarımlarda bulunuyor.
10. Karanlığın İçinden (1962) The Miracle Worker
Pette Duke’un canlandırdığı genç Helen Keller’ın dünya ile iletişim bağı yok denecek kadar azdır. Hayatının geri kalan bölümünü nasıl geçireceği koca bir bilinmeyendir. Perkins Enstitüsü’nden gelen yarı görme özürlü Annie Sullivan, Helen’e rehberlik etmeye başlar. Genç kızın, dünya ile arasına kurduğu karanlık duvarı yıkmak hiç de kolay olmayacaktır.
9. 400 Darbe (1959) Les Quatre Cents Coups
“400 Darbe” filminde, 1950'lerin başlarında Paris'te yaşayan 12 yaşındaki Antoine, ailesiyle yaşadığı problemler ve okuldaki öğretmeni tarafından sıkça aşağılanması yüzünden ne okulda ne de evde huzur bulabilmektedir. Ödevini yapmadığı için arkadaşıyla birlikte okuldan kaçtıkları bir gün sokakta annesini başka bir adamla gören Antoine, şoku üstünden atamadan okula döner ve ödevi yapmamasının mazereti olarak annesinin öldüğü yalanını söyler. Anne ve baba sağlam bir şekilde okula geldikleri an ise gerçekler ortaya çıkar ve Antoine bir süreliğine uzaklaştırma cezası alır. Şimdi de ailesinden korktuğu için eve gitmeye korkan Antoine, yakın arkadaşıyla birlikte deniz kenarına kaçmaya karar verirler. Amaç babasının daktilosunu çalıp satarak para kazanmaktır. Ancak işler yine beklendiği gibi gitmez…
8. Gel ve Gör (1985) Idi i Smotri
Gel ve Gör'de İkinci Dünya Savaşı'nın en karanlık dönemlerinden birinde, Alman işgali altındaki küçük bir Belarus kasabasındayız. Naziler tüm yahudi köyleri yerle bir edip yerli halkı acımasızca katlederken 13 yaşındaki Florya sahip olduğu tek şeyi, annesini bırakıp Sovyet partizanların güçlerine katılır. Partizanlar Almanlar'a karşı savaşmaya gittiklerinde küçük Florya, Glascha isimli bir kızla arkadaş olur. Bu sevimli dostluk esnasında Florya kendi köyünün adım adım yok oluşuna şahit olur. Savaş bir kez daha acımasızlığını kanıtlayıp insan hayatının ne derece ucuz olduğunu su yüzüne çıkarırken, suçsuz siviller bir kez daha hiç uğruna kaybeden tarafta olurlar.
7. Nürenberg Duruşması (1961) Judgment at Nuremberg
“Nürnberg Davası”, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek olaylara odaklanıyor. Film hükümet tarafından işlenen suçlara alet edilen vatandaşları konu alır. Nazi rejimi döneminde yaptıkları insanlık suçlarının görüşülmesi için mahkemeye çıkan dört hakim, dönemin meşhur kurumu Nürnberg Mahkemeleri’nde yargılanmaktadır. Mahkeme esnasında ortaya çıkan kirli çamaşırlar hem kurumların hem de insanların güvenirliğini sarsacak cinstendir.
6. Rüzgârın Mirası (1960) Inherit the Wind
Jerome Lawrence ve Robert E. Lee’nin Broadway’de büyük tartışma yaratan aynı adlı oyunlarından beyaz perdeye uyarlanan 'Rüzgarın Mirası', evrim tartışmasının işlendiği sürükleyici bir mahkeme draması olarak Galile'nin zamanından bu yana pek de ilerleme sağlanamadığını acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Ünlü ’maymun davası’ vakasından esinlenen filmde büyük bilim insanı Darwin'in evrim olgusunu öğrettiği için tutuklanan bir öğretmenin öyküsü anlatılıyor. Öğretmeni savunmak ülkenin gözü pek avukatlarından Henry Drummond’a düşecek ve dava kişilerin ötesine geçerek bilim ve din arasındaki bir hesaplaşmaya dönüşecektir.
5. Cennetin Çocukları (1997) Bacheha-Ye aseman
Cennetin Çocukları, kız kardeşinin ayakkabılarını kaybeden bir çocuğunun onları bulmak için verdiği mücadeleyi ele alıyor. İran sinemasının dikkat çekici yönetmenlerinden Majid Majidi'nin eserinde, yoksul bir aileye sahip iki kardeşin aynı çift ayakkabıyı paylaşmasının öyküsü anlatılıyor. Film, 1999 yılı En İyi Yabancı Film Oscar'ı ve Montreal Film Festivali Fipresci ve Kiliseler Birliği Jüri ödüllerinin sahibi.
4. Aşk Üzerine Bir Film (1988) Krótki Film o Milosci
Tomek, hayatını postanede çalışarak kazanan genç bir posta memurudur. Oldukça sıradan ve sade yansıyan hayatının derinliklerinde ise oldukça girdaplı ve takıntılı bir ruh durumu vardır. Karşı binasından komşu olduğu Magda'ya derin ve takıntılı bir aşk besleyen Tomek, kadının hayatına dair her şeyi en ince detayına kadar bilmektedir. Bir gün Magda'ya ilan-ı aşk eder ancak alacağı cevap onu oldukça üzecektir.
Kieslowski'nin kısa filmografisinin en önemli noktalarından biri olan Aşk Üzerine Kısa Bir Film yönetmenin derin aşk tanımlamasına dikkat çekiyor.
3. Tengoku to Jigoku (1963)
Varlıklı bir yönetici olan Kingo Gondo, National Shoes isimli bir ayakkabı firmasıyla ilgili son derece önemli bir işi bağlama sürecindedir. Eğer bu projede başarılı olursa şu anki halinden çok daha zengin olacak, bir hayli prestij kazanacaktır. Bu hayale kavuşmak için kusursuz bir plan hazırlayan Gondo planını gerçekleştirmek üzereyken telefon çalar. Telefondaki ses Gondo'ya oğlunun kaçırıldığını, serbest bırakılabilmesi için ise gerekli fidyeyi ödemesi gerektiğini söyler. Proje için ayırdığı parayı gözden çıkaran adam, bu esnada oğlunun eve gelişiyle oldukça şaşırır. Ortada bir yanlış anlaşılma olduğu sonradan anlaşılır; kaçırılan çocuk Gondo'nun şoförünün oğludur. Şimdi Gondo ahlak ve hırsları arasındaki ince çizgidedir. Şoförünün oğlunu kurtaracak mıdır?
2. Şeytanın Tangosu (1994) Sátántangó
1980'lerin kominizm sonrası Macaristan'ının tahrip olmuş küçük bir köyünde, hayat fiili olarak durmuştur. Güz yağmurları başlamıştır. O akşamüstü köylüler büyük bir ödeme beklemektedirler, sonrasında da, bazıları hakkettiğinden fazlasını alma planlarıyla oradan ayrılmayı düşünmektedirler. Fakat o sırada iki yıl önce öldüğünü düşündükleri karizmatik Irimias'ın konuşmasını duyarlar. Geri gelmiştir. Onlar da topluluğun devamlılığını koruma amacıyla Irimias'ın çevireceği tantanalı planla paralarını alacağı düşüncesiyle korkmuşlardır.
Film Irimias'ın köye dönüşünün etkisi ve sonuçları üzerinedir. Filmin yönetmeni Tarr'ın bölünmeden seyredilmesini tavsiye ettiği film, başyapıt olarak kabul görmektedir.
1. Le Trou (1960)
Karısını öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm giymiş ve mahkemesini bekleyen bir mahkum olan Claude Gaspard, başka bir hücreye transfer edilince, bu hücrede tanıştığı mahkumların hapishaneden kaçma planlarının olduğunu öğrenir. Bu sırada mahkum olduğu dava düşünce, Gaspard'a, en fazla 5 yıl içinde hapishaneden çıkacağı açıklanır. Fakat kaçış planı hala işliyordur ve diğer mahkumlar er geç bu durumu öğrenecektir… Gerçek bir olaya dayanan Le Trou, filmin çekimlerinin bitmesinden bir kaç ay sonra ölen yönetmen Jacques Becker'in son filmidir.