Sakarya’da geçtiğimiz yıl 7 işçinin hayatını kaybettiği havai fişek fabrikasındaki patlama ile 5’i tutuklu 7 sanık ilk kez savunma yapıyor. Sanıklar hakkında 2 yıl 8’er aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor.
Fabrikanın sahiplerinden Yaşar Coşkun savunmasında olayın sabotaj olduğunu öne sürdü ve tutukluluğuna tepki gösterdi. “Ben saygın bir iş adamıyım. Benim dışarıda olmam lazım. En çok mağdur olan benim” diyen Coşkun işçilere de seslenerek “İşçi arkadaşlarımı da uyarıyorum. İfade verirken dikkatli olsunlar” dedi.
3 gün sürmesi beklenen duruşmada sanıklar ilk kez savunma yapıyor
7 kişinin fabrikadaki, 3 kişinin de kalan patlayıcıların taşınması sırasında yaşanan patlamada hayatını kaybettiği olayla ilgili, fabrika sahiplerinden Yaşar Coşkun ve Ali Rıza Ergenç Coşkun’un da aralarında yer aldığı 5’i tutuklu 7 sanık hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 2 yıl 8’er aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor.
Hayatını kaybedenlerin yakınları Ferizli’deki duruşma salonunun önünde beklerken, tutuklu sanıklardan birinin kardeşine tepki gösterdi. İşçilerin yakınları, “Senin abin hapiste, benim oğlum toprağın altında. Senin abin geri gelecek ama benim oğlum gelmeyecek” dedi.
Duruşmanın başlaması için hazırlıkların yapıldığı sırada, işçi yakınları bir sanığa tepki gösterdi. Sanığın gülmesi nedeniyle tepki gösteren işçi yakınları, duruşma salonunda görevli personel tarafından sakinleştirildi.
“Patlama sabotoj nedeniyle yaşandı”
Sanıkların kimliklerini okunmasının ardından sanıkların ifadelerinin alınacağı sırada kısa bir gerginlik yaşandı. Bunun üzere duruşmaya ara verildi.
Aranın ardından duruşmaya devam edildi. İlk savunmayı fabrikanın sahiplerinden Yaşar Coşkun yaptı. Patlamanın sabotaj nedeniyle yaşandığını iddia eden Coşkun savunmasında şunları söyledi:
“Fabrikamızda her gün kaza oluyormuş gibi basında haberler çıktı. En son 2015’te bir kaza olmuştu o da iş kazası değildi. Bana sanki teröristmişim gibi muamele yapıldı. Ben saygın bir iş adamıyım. Binlerce insana istihdam sağlamış, Türkiye’nin büyümesi için çaba gösteren biriyim. Dünyanın sayılı firmalarındanız.
Birinci patlamayla ikincisi arasında 9 saniye fark var ve 500 metre mesafe var. İlk günden beri sabotaj olabileceğini ilettim. Sanki biri uzaktan kumandayla patlatmış gibi oldu. Bilirkişi, fabrikanın mevzuata göre yapılmadığını neye dayanarak söylüyor? Kaza olduğunda fabrikadaydım. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da sabotaj olabileceğini söyledim. İlk defa kaza olmadı çünkü. 12 bin 500 liralık bir malzemeyi pahalı olduğu gerekçesiyle almadığımız söyleniyor. 800 bin lira maaş ödüyoruz, 12 bin 500 lira ödemeyecek kadar aciz miyiz?”
Patlamaya yönelik iddialara cevap veren Coşkun, sığınak olmadığına ilişkin, “Sığınak yok’ diye suçlanıyoruz. Biz ruhsatı aldığımızda sığınak yapma zorunluluğu yoktu. O yüzden yaptırmadık. İşçilere yanmaz kıyafet verilmemesiyle suçlanıyoruz. Burası entegre bir tesisti, her bölüme yanmaz kıyafet gerekmiyor. Gerekli bölümlerde yanmaz kıyafet veriyorduk” ifadelerini kullandı.
“İşçi arkadaşlarımı uyarıyorum, ifade verirken dikkatli olsunlar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olaydan sonra kendisini arayıp aramadığı konusunda da konuşan Coşkun, şunları söyledi:
Ne olmuştu?
Sakarya’nın Hendek ilçesi Yukarıçalıca mevkisinde yaklaşık 15 dönüm üzerine kurulu havai fişek fabrikasında 3 Temmuz’da saat 11.15’te meydana gelen ve 50 kilometre mesafeden, kentin birçok noktasından duyulan patlamalarda 7 kişi hayatını kaybetmiş, 127 kişi yaralanmıştı.
Fabrikada kalan patlayıcıların olaydan 6 gün sonra imha edilmek için taşındığı bölgede kamyondan indirilirken yaşanan ikinci patlamada da 3 asker şehit olmuştu.
Patlamaya ilişkin gözaltına alınan aralarında fabrika sahipleri Yaşar Coşkun ve Ali Rıza Ergenç Coşkun’un da aralarında olduğu 5 kişi tutuklanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, patlamadan hemen sonra, fabrikanın sahibi Yaşar Coşkun’la da görüştüğünü duyurmuştu.
Ayrıca, Yaşar Coşkun Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) Sakarya Şube Başkanı’ydı.
MÜSİAD, fabrikadaki patlamadan hemen sonra ‘moral yemeği’ düzenlemişti.