İnsan insana benzer de her şeyi mi bu kadar benzer? Liseliler bilmez dosyamızda bugün magazin tarihinin en büyük sansasyonlarından biri ile ilgili bilinmeyenleri anlatıyoruz.
80'li yılların başında hayatımıza “Küçük Emrah” olarak giren Emrah İpek, gerek şarkıları gerekse filmleriyle bizim için dram sözcüğünün karşılığı gibiydi.
Rol aldığı tüm filmlerde mağdur olan ve dünyadaki tüm felaketler arka arkaya başına gelen Emrah, bütün bir ülkeyi kendi başına ağlatabiliyordu. Çünkü Emrah İpek'in başarılı bir oyunculuk yeteneği ve güçlü yüz ifadeleri vardı.
Filmleri yıllarca rekorlar kırdı. Evinde video oynatıcısı olan herkesin bir tane de muhakkak Emrah'ın VHS kaseti vardı. Fakat zaman yerinde durmuyordu. Emrah büyümüş, bu sefer de genç kızların sevgilisi haline gelmişti.
90'lı yıllara geldiğimizde ise Emrah artık küçük mağdur çocuk değil; fakir, çalışkan ve yakışıklı genç rollerini tercih eder olmuştu. “Batı Yakasının Hikâyesi” filminin sonsuz kombinasyonlu senaryoları ile çekilen birçok TV dizisi ve filmi, Emrah'ın bu kez farklı yanlarını gösteriyordu bize.
Bu muazzam yükseliş devam ederken yanında “Unutabilsem”, “Belalım Benim” , “Götür Beni Gittiğin Yere” gibi yıllarca dillere pelesenk olacak hitler de arka arkaya geliyordu. Emrah, gerçekten de yıllardır sağlam tuttuğu kariyerini aynı azimle sürdürmeye devam ediyor, hatta daha da yükseliyordu.
İşte o ana kadar Emrah'a en çok benzeyen kişi, Emrah'a “Acı” filminde yaşlandırma tekniği uygulanarak yaratılan babasıydı. O bile tam Emrah değildi, öyle düşünün…
Milenyum'a koşar adım giriğimiz günlerde ise karşımıza gerçekten büyük bir sürpriz çıktı. Aynısı gibi ama değil gibi olan Emral ile tanışınca hepimiz ufak bir sarsıntı yaşadık…
Saç modeli, tipi, daha da ilginci ses rengi ve şarkı söyleme tarzı aynı olan bu kişi sadece bir harfle Emrah olmayı kaçırmış, onun yerine Emral olmuş gibi duruyordu.
Asıl ismi Mustafa Hakan Yıldız olan Emral, küçük yaşlardan beri müzikle ilgilendiğini, enstrüman çaldığını ve besteler yaptığını söylüyordu. Aslında Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirmişti, İşletme mezunuydu. Müzikle daha da iç içe olmak istemiş ve yapımcılar tarafından da böyle bir imaj yönlendirilmesine maruz kalmıştı.
Emrah, bu haksız rekabet sebebiyle olayı mahkemeye taşımaya hazırlanırken Emral da isyanlarını dile getiriyordu: “Ne yapsaydım ben böyle bir adamım, saçlarımı sarıya mı boyattırsaydım, benim fiziksel görünümüm bu… Ben Emrah'a benzemek için estetik ameliyat yaptırmadım.’’
cd-coverler.ucoz.com
“Ben bu durumdan mağdurum, ne yapsaydım? Müzikle ilgileniyorum ve sevdiğim tarz, daha önemlisi gırtlak yapım bu. Ben türkü de söylesem bu tarzla söyler türküyü bozardım. Sonuçta albümdeki her parça benim gırtlak yapıma uygun.’’ diye de ekliyordu…
Emral “Ben babamın parasıyla veya köyden tahta bavulumu alıp Unkapanı'na gelip bir firmanın kapısını çalmadım. Ben bu işin ilmini okudum ve bir albüm yaptım. Kaset satışlarım ortada.” dese de, Emrah'ın avukatları çoktan “marka ihlali” sebebiyle dava açmışlardı bile.
Dans eden kişi Emral.
2000 yılında Emrah tarafından Emral'a ve yapımcılarına açılan dava 2007'de sonuçlandı. Mahkeme o zamanın parasıyla Emral'i 511 bin YTL rekor bir tazminata mahkum etti.
admin.biyografya.com
Emrah'ın dava sonrası yaptığı açıklama da şöyle olmuştu: “Emral ile olan davayı kazandık. Bu bir örnek dava. Taklit etmek doğru bir şey değildir. Taklit ederek bir yere varamazsın. Hangi meslekle uğraşırsanız insan kendi olmalı. Alacağım para ile ne yapacağımı henüz düşünmedim. İki yıldır sürüyordu ve sonuçlandı. Birilerini taklit etmek isteyenlere bu bir ders olur’
Şimdi tabii detaylı olarak bakınca iki farklı insan olarak değerlendirebiliriz ama o günler gerçekten de şok olduğumuzu kabul etmemiz lazım sevgili dostlar. Bu olay magazin tarihimizin belki de en başarılı kopyala yapıştır vakasıydı. Bir de şimdi bakın bakalım, benziyorlar mı?
Kaynak 1
Kaynak 2
Kaynak 3