Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) Genel Başkanı Opr. Dr. Kemal Tekden, üstün zekalı çocukların keşfedilip değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Türk toplumunda uzun yıllardır üstün ve dahi çocukların keşfedildiğini belirten Tekden, “Osmanlı döneminde ‘turnacıbaşı’ gibi insanlar tarafından ya da bu konuda yetişmiş uzman eğitimciler tarafından çocuklar anlaşılabilir, keşfedilirdi. Vakıf olarak biz de günümüzde bunun için mücadele ediyoruz” diye konuştu.
Tekden, eğitimcilere, ailelere ve kamuoyuna bu konuda farkındalık eğitimi aşılamaya çalıştıklarını anlattı. Yaramazlık ile zekilik arasındaki ayrıma dikkati çeken Tekden, şöyle devam etti:
“Bazı yaramaz çocuklar bazen ‘zeki’ diye karıştırılabiliyor veya çok zeki çocuklar geri zekalı muamelesi görebiliyor, asıl sıkıntı burada zaten. Erken okuyan çocukların ve aynı zamanda çok soru soran çocukların ‘zeki’ olduğu düşünülür ama bu soruların manalı, derin sorular olması gerekiyor, gereksiz, anlamsız şeklinde değil. Manalı, derin sorular soran çocuklar genellikle zekidir, üstün zekalıdır. Üstün zekalı çocuklar genellikle enerjiktirler, belli alanlara kendilerini odaklaştırırlar. Kelime hazneleri güçlüdür. Bilimsel merak içindedirler. Uzay konusunda araştırma yaparlar. Tabiatın çeşitli yönleriyle alakalı sorular sorarlar. Bazen büyük insanların soramadığı soruları sorabilirler. Aykırı tiplerdir. Aykırı bakış açısına sahiptirler.”
BEŞERİ SERMAYENİN ÖNEMİ
Opr. Dr. Kemal Tekden, her çocuğa sevgiyle yaklaşmak, sordukları sorulara gayriciddi veya üstünkörü yanıtlar vermek yerine istek, beklenti ve hayalleri doğrultusunda cevaplandırmak gerektiğini belirtti. Bütün toplumları eşit yaratıldığını anlatan Tekden, şunları söyledi:
“Bütün toplumlarda yüzde 2.5 civarında üstün zekalı, 10 binde 1 de deha çapında çocuklar bulunur. Bu konuda her toplum eşit düzeydedir. Önemli olan bunların farkına varıp onları ön plana çıkartabilmek. Biz tarihte hep bunu yapmışız, atalarımız yapmış ve bu nedenle güçlü olmuşuz. Maalesef şu anda bunu tam manasıyla yapabildiğimizi söylemem çünkü dahi çıkartamıyoruz. Ancak yurt dışına giderse oralarda yetişirse dahi olabilen insanlar var, Aziz Sancar gibi. Oysa gelişmiş ülkeler beşeri sermayesini yani sadece üstün zekasını değil, zekisini de kullanabilen, değerlendirebilen ülkeler olduğu gibi bizim çocuklarımızı alıp değerlendiriyorlar.”
Tekden, ‘beyin göçü’ne işaret ederek, bu durumun gelişmiş ülkelerin aleyhine olduğunu söyledi. Türkiye’nin, beşeri sermayesine sahip çıkmasının önemli olduğunu belirten Tekden, “Türkiye’de ilkokul, ortaokul ve lise çağlarında tahminen 500-600 bin üstün zekalı, 5-10 bin de dahi çocuk olduğunu söyleyebilirim. Vakıf olarak bunları arayıp bulmak istiyoruz” dedi.