◊ Erdem Yener güzel güzel kendi şarkılarını çalıp söylerken ne oldu da Yeşilçam’a tutuldu?
– Daha önce böyle bir projenin hiç yapılmaması, ayrıca iki mesleğimin buluşma noktası olması gibi sebepler beni heyecanlandırdı açıkçası. Kuşkusuz ki hepimiz Yeşilçam’ın tutkunuyduk ama farklı etkenlerin bir arada olması bu çalışmayı doğurdu işte.
◊ 1960’lardan günümüze en unutulmaz Türk filmi şarkılarını yorumlayacaksınız. Peki onca şarkı arasından nasıl seçim yapabildiniz? Kendi sevdiklerinizi mi yoksa en çok dinlenilenleri mi aldınız listeye?
– Sadece hit seçmek fikren cazip olsa da bu yaklaşımla başarılı bir seçki oluşturmak mümkün değil diye düşünüyorum. Sevdiklerim, en çok dinlenilenler, ayrıca “Böyle bir iş yapıyorsan şu ismin bir eseri olmazsa olmaz” tavsiyeleri gibi birçok belirleyici etken vardı. Yani seçki oluşturulurken tek bir pencereden değerlendirme yapılmadı. Hatta hâlâ liste üzerinde çalışmaya devam ediyorum.
Ama tabii şu var; düzenlerken ve söylerken iyi taşıyabileceğim, özgün sound ettirebileceğim eserler olması elzemdi. Biraz his, biraz deneme yanılma işi diyelim…
BU PROJE NEMALANMAK
İLE KATKIDA BULUNMAK
ARASINDA BİR YERLERDE
◊ Hakkınızda “Oyunculuğa ara verdi” gibi bir algı oluşsa da çektiğiniz klipler tam tersini söylüyor. Kliplerin böylesine teatral olması ne kadar önemliydi sizin için? İki mesleği bu şekilde buluşturmak mı istediniz?
– Aslında ara vermek gibi düşünmemek lazım bunu… Zira hiç ara vermeden kendi şirketim bünyesinde yeni filme çalışmaya başladım. Klip meselesine gelince…
Kliplerde bir şekilde Yeşilçam’a gönderme yapmak istedim ben. İlk videoda yani “Bana Yalan Söylediler”de “Arşive girip görüntülerden montaj yapsak ne olurdu” fikriyle yola çıktık. İkincisinde insanların acılarına tanık olan bir taksi şoförünün hikayesini düşündük.
Videoların görsel olarak o dönemlere ait gibi görünmesi de proje bütünlüğü açısından kıymetli geliyor bana. O şekilde daha doğru anlatabildiğimi/anlatabileceğimi düşünüyorum. Günün sonunda konumuz film müzikleri olduğundan, görsel içerik yabana atılamayacak bir başlık oldu.
◊ Düzenlemelerdeki yenilikçi dokunuşlar neden bu kadar önemli?
– Şarkıları anlamını, bütünlüğünü koruyarak, bizlerde bıraktığı duyguya saygısızlık etmeden olabildiğince farklı hale getirmek ilk şartımdı. Zira bu proje, nemalanmak ile katkıda bulunmak arasındaki ince bir çizgide duruyor.
Böyle bir proje olacaksa, hayata geçirmek için en doğru adaylardan biri olduğumu düşündüm. Hâl böyleyken müzikal olarak da mevcut esere yeni bir şey katabilmeliydim. Yani en azından bunun için elimden geleni yapıyorum.
“BELKİ” BENİM HEM GURURUM HEM DE YARAMDIR
◊ “Belki’yi son dönemde yeniden seslendirdiniz. Ferman Akgül size eşlik etti hatta. Bu şarkı müzik kariyerinizde nasıl bir yerde duruyor?
– Hem gururum hem yaramdır “Belki”. O dönem hem Dream TV hem MTV’de 5’er hafta üst üste 1 numara olmuştu. Ama ne menajerim ne ilgilenenim vardı. Bir de daha şarkı listelerdeyken düşüp topuğumu kırınca ve eve hapsolunca, birlikte uçmayı hedeflediğim şarkım penceremden uçup gitmiş gibi hissettim.
10 yıl sonra anladım ki bensiz uçan bu kuş çok pencereye konmuş, bir sürü “an”a ortaklık etmiş. Şimdi o kuş omzumda, uçmasak da birlikte yürüyoruz diyelim. İnsan olgunlaşınca uçmayı dilemeyi bırakıp yürüyüşünü güzelleştirmeye çalışıyor sanırım. Önce en güzel yürüyen ol, sonra belki uçarsın gibi bir şey belki.
İZZET ÖZ’ÜN 1987 YILINDAKİ
ANONSU HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ
◊ İzzet Öz’ün “Bana Yalan Söylediler” klibinizde yer alması neden önemliydi?
– Onun 1987 sonbaharında, TRT’deki “Pop Saati” programında yaptığı “Yeni 45’liğiyle Michael Jackson sizlerle” anonsuyla hayatım değişti. Ve ne yapmak istediğime karar verdiğim o anın üstünden tam 32 yıl geçti. O nedenle İzzet abi “Bana Yalan Söylediler”in videosunu aynı anonsla açsın istedim.
◊ O 32 senede sizin için neler değişti?
– 32 senede hiçbir şey değişmedi. Hâlâ aynı hayallerle, aynı kaygılarla, aynı dertlerle, aynı kendini kanıtlama çabasıyla geçiyor ömür. Bu uzun ve zorlu yolun ahlaklı bir yerinde vedalaşabilmek adına da ne tempomu ne güzergahımı değiştiriyorum.