Gerçek kişilerin etkileyici ve düşündürücü yaşam öykülerini ele alan 14 biyografik filmi sizin için derledik. Keyifli okumalar!
1. Amadeus (1984)
2. Walk the Line (2005)
“Walk the Line”, ünlü müzisyen Johnny Cash’in hayatını kronolojik olarak beyazperdeye getiriyor. James Mangold’un (“Logan”, “Ford V. Ferrari”) yönettiği filmin başrollerinde Cash’e ustalıkla hayat veren Joaquin Phoenix ile En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar ödülü kazanan Reese Witherspoon yer alıyor.
3. Ed Wood (1994)
www.beyazperde.com
Ed Wood, kimilerine göre dünyanın en kötü yönetmeni, kimilerine göre de, filmleri son derece keyifli, nev-i şahsına münhasır kült bir yönetmen. Tim Burton, ikinci grupta yer alan bir yönetmen olarak daima ilhamları arasında tuttuğu Wood’un filmcilik serüveni üzerine bu filmi gerçekleştirdi. Oyuncu adrosunda Johnny Depp, Sarah Jessica Parker, Martin Landau ve Bill Murray’nin yer aldığı filmde Ed Wood’un ayrıntılı yaşam hikayesinden çok, en bilinen yapımlarını çektiği dönem ve film yapma konusundaki hırsı konu ediliyor.
4. Andrei Rublev (1966)
www.beyazperde.com
15. Yüzyılda Tatarların saldırıları altında inleyen Rusya’dayız. Andrei Rublev hem bir keşiş hem de ikona ressamıdır. Barbarlık, şiddet ve kana kontrast olarak doğanın mucizevi güzelliği ve inanç Rublev’in beslendiği kaynaktır. Ne var ki bir köylü kızını tecavüzden kurtarmak için bir adamı öldürmek zorunda kaldığında hayatı ve Tanrı inancını yeniden sorgular. Yaratıcılık ateşinin, konuşmama ve resim yapmama yemini eden Rublev’in içinde yeniden yanmaya başlaması için toy bir delikanlının dev bir çanı imal etmesini seyretmesi gerekecektir. Bu aslında sanatçı keşişin eserlerine gerçek rengin ve hayatın da gelmesinin işaretidir. “Andrei Rublev”, usta yönetmen Andrei Tarkovski’nin imzasını taşıyor.
5. Werk ohne Autor (2018)
“Das Leben der Anderen” ile En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülü kazanmış Alman yönetmen Florian Henckel von Donnersmarck’ın imzasını taşıyan “Werk ohne Autor” (“Asla Gözlerini Kaçırma”), Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya kaçan ancak Nazi rejimi altındaki çocukluğunu ve komünizm gölgesindeki gençliğini unutamayan Kurt Barnert adında bir sanatçıya odaklanıyor.
6. The Elephant Man (1980)
www.beyazperde.com
1880’li yıllarda, Londra’dayız. Şehrin sokaklarından süzülen kasvet ve karamsarlık, arka sokaklarda olup bitenleri belli eder nitelikte. Doktor Treves, isli sokaklarda gezindiği esnada gezici bir sirke rastlıyor. Önündeki kalabalıktan anlaşıldığı üzere içeride normal olmayan bir gösteri var… Ve bu normal olmayan gösterinin kahramanı, doğuştan engelli olan John Merrick. Annesi Merrick’e hamileyken bir fil tarafından saldırıya uğradığı söylenir bu sirkte. Doktor Treves ise hızlı bir hamleyle tedavi altına almak ister bu fil görünümlü adamı ve istediği gibi de olur. Her haliyle ürkütücü olan fil adamın bu korkunç görünümünün altında, gönlünde yatanlar ise zamanla dökülmeye başlar. David Lynch imzalı “Fil Adam”, naif ve dokunaklı bir başyapıt.
7. The Social Network (2011)
www.beyazperde.com
“The Social Network”, tüm dünyada olduğu kadar Türkiye’de de bir fenomene dönüşmüş, milyonların sosyal paylaşım sitesi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve arkadaşlarının öyküsü. Bir Ekim gecesi, yıl 2003. Mark Zuckerberg, sarhoş kafayla Harvard Üniversitesi’nin sistemine sızar. Kız arkadaşı tarafından terk edilmiştir ve bunun acısını kampüsteki tüm kızların bilgisinin olduğu bir veritabanında birleştirmek ister, bu sayfaya da Facemash adını verir. Sitenin başarısı hızla yayılır fakat Mark’ın kadınlara olan nefreti ve bu yolda gizlilik kurallarını ihlal etmiş olması Harvard Üniversitesi’nin de tepkisi çeker. Bu durum sitenin evrilerek Facebook’a dönüşmesine olanak sağlar. Öncelikle yalnızca Harvard’da kullanılan Facebook, daha sonra diğer üniversitelerde de açılır ve Ivy League’den Silikon Vadisi’ne tüm dünyada yayılmaya başlar. Sosyal medya denince günümüzde akla gelen ilk uygulamalardan olan Facebook’un arkasında yatan gerçekler, oluşumunun öyküsü ve günümüz dünyasına sunduğu artı ve eksiler Mark Zuckerberg’in hikayesinden yola çıkılarak ele alınıyor. Usta yönetmen David Fincher’ın imzasını taşıyan film, Facebook’un veri koruması konusunda tartışmaların yaşandığı günümüzde tekrar tekrar izlenebilecek bir modern klasik.
8. Goodfellas (1990)
www.beyazperde.com
Henry Hill adında bir gangster, Jimmy Conway ve Tommy De Vito adlı iki arkadaşıyla birlikte bir soyguna kalkışır. Gözleri daha yukarıda olan iki arkadaşı soyguna katılan diğerlerini öldürür ve mafya içinde yükselmeye başlarlar. Bu durum Henry’i olumsuz etkilemiştir ve bu konuda bir şeyler yapması gerekmektedir. Büyük usta Martin Scorsese’nin başyapıtlarından biri olan Goodfellas, 1991 yılında 6 dalda Oscar’a aday gösterilmiş, En İyi Yardımcı Erkek oyuncu dalında Joe Pesci’ye ödül kazandırmıştı.
9. Raging Bull (1980)
www.beyazperde.com
“Kızgın Boğa” orta siklet bir boksörün dizginlenemez kariyer hırsının, boksörün hayatına olan etkilerine odaklanıyor. Her zaman en iyisi olmak için kendine zarar verecek derecede korkutucu bir hırs barındıran boksör Jake LaMotta, bu agresifliğini ring dışındaki özel hayatına da taşıyor. Bu nedenle zamanla kariyerini kendi elleriyle un ufak ederken yakın çevresini de yavaş yavaş kaybediyor. Bu yükseliş ve düşüş hikayesini boksörün kendi sesinden anlatan siyah-beyaz film, usta yönetmen Martin Scorsese imzalı ve özellikle başroldeki Robert De Niro’nun muazzam oyunculuğu daha uzunca yıllar hafızalardan silinmeyecek türden. Usta aktörün bu başarılı performansıyla Akademi Ödülleri’nde Oscar’ı kucakladığını hatırlatalım.
10. Marie Antoinette (2006)
www.beyazperde.com
Antonia Fraser’ın çok satan kitabından Sofia Coppola tarafından beyaz perdeye uyarlanan film, tarihin en ünlü kadın figürlerinden birine, Fransa kraliçesi Marie Antoinette’in dramına odaklanıyor. Dönemin politik ve siyasi şartları gereğince Fransa kralıyla evlendirilen genç Avusturya kraliçesi Marie Antoinette, yaşamını sürdüreceği bu saray düzeninde çeşitli zorluklarla karşılaşır. Kayıtsız ve ilgisiz bir kocaya sahip olan genç kraliçe, Versailles sarayının ihtişamlı atmosferinde çeşitli siyasi oyunlara ve politik hesaplaşmalara tanık olur. Genç kraliçe bu alışık olmadığı düzende mücadele etmenin yolunu uçarı partilerde ve tehlikeli dostluklarda ararken, film ana karakterini tüm insansı halleriyle ele alıp alışılmışın dışında bir Marie Antoinette portresi çizer.
11. Persepolis (2007)
www.beyazperde.com
Yıl 1970 İran. Marjane Satrapi, gencecik gözlerle izlemektedir İran rejiminde olan bitenleri. Marjane’in ailesi Şah iktidarının düşüşü karşısında çok mutludurlar. Ekonomik ve toplumsal yaşam standartları açısından artık yeni umutlar filizlenmiştir. Onca zor zamanlardan sonra artık demokratik bir yönetim anlayışına kavuşacaklarını düşünen İranlılar büyük hayal kırıklığı yaşayacaklardır; şimdi de mollaların zamanıdır. Bu karanlık dönemleri Marjane’in penceresinden anlatan Persepolis, yakın tarihin trajik sayfalarından birine genç bir kızın gözünden bakan, oldukça düşündürücü ve ibretlik bir animasyon filmi.
12. Mishima: A Life in Four Chapters (1985)
Japon edebiyatının en önemli yazarlarından Yukio Mishima’nın ilginç hayatını dört ayrı bölümde, özgün ve serbest bir üslupla anlatıyor. Paul Schrader’ın yazıp yönettiği filmi özellikle enteresan bir hayat hikayesine tanıklık etmek isteyen okurlarımıza tavsiye ediyoruz.
13. Ray (2004)
www.beyazperde.com
Ray, kendi halinde yaşayıp giden, hayalleri olan küçük bir çocuktur. Yaşadığı oldukça trajik bir olay sonucunda hayatına kör olarak devam etmek zorunda kalır. Yaşadığı bu acıya rağmen hayata dair umudunu kaybetmez ve yepyeni, taze hayallerle hayat yolculuğuna devam etmeye karar verir. Ray, karşısına çıkan engellerle savaşacak ve dünyanın en önemli müzisyenlerinden biri haline gelecektir. Küçük Ray, hem adıyla hem de soyadıyla tanınan Ray Charles olacaktır. Film, başroldeki güçlü performansıyla Jamie Foxx’a bir Oscar heykelciği kazandırmıştı.
14. Bonnie and Clyde (1967)
www.beyazperde.com
Amerika Birleşik Devletleri ekonomik bir çöküşün içerisinde can çekişmektedir. Bonnie, annesinin arabasını çalan Clyde’a aşık olur ve birlikte kaçmaya karar verirler. Artık ikisi de haydutluk müessesesinin yılmaz birer üyesidirler. Artık yapılacaklar listesinde alt alta işlenecek suçlar sıralanmıştır. Peşlerine düşmek üzere olan emniyet güçleri de onları yakalamaya kararlıdır. Dönemin önemli oyuncuları Warren Beatty ve Faye Dunaway’in canlandırdığı Bonnie and Clyde, kendi döneminin en cesur yapıtlarından biri.
Önerileri aldık. Peki izlerken ne yiyeceğiz? Sen de film – dizi keyfini Ruffles ile taçlandır, ekran başında olduğun her andan keyif al.
Aç bi’ film Ruffles’la dalgana bak!