Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Haber Türk televizyonunda katıldığı canlı yayında, yeni ortaöğretim sistemiyle ilgili şunları söyledi:
Şimdi ilkokulda olan çocuk 2040’ta iş hayatına başlayacak. Diyecek ki, siz bizi neye hazırladınız? Bu geleneksel eğitim yapısıyla bizim bu ekonomiyi kaldırmamız gerçekten güç. Dolayısıyla eğitimin demokrasiyle bütünleşik şekilde geleceği yönlendirilmesi, bütün fotoğraf.
“Şu ülkenin eğitim sistemi güzel” deniyor. Peki ortaöğretimde orada şu kadar ders var, indirelim diyoruz. Hayır indirmeyin hepsi zorunlu olsun diye itiraz ediyorlar. Öğrenciler hepsini yüzeysel olarak alıyorlar. Bir öğrenciye Kurtuluş Savaşı’yla ilgili konuş ya da on senedir İngilizce alıyorsun, konuş dense… Mesele bunun seçmeli ya da zorunlu olması değil. Mesele nicelik değil, nitelik. Her çocuğa her şeyi tek paket olarak vermeyelim. İlgi ve ihtiyaçları takip edelim. Disiplinlerüstü bir yaklaşıma taşıyoruz yapıyı.
SINAV DEĞİŞİKLİĞİ SÖZ KONUSU DEĞİL
YÖK’ün, MEB’in yetkisinde olan konular var. Bunlar oturulup istişare edilecek şeyler. Zamanı geldiğinde oturur, konuşuruz. Şu anda bir sınav veya model değişikliği söz konusu değil. Ancak genel olarak yapmak istediğimiz, eski-yeni meselesi değil. Zamanın ruhunu yakalamak için uğraşıyoruz. Zamanın ruhu, belli zamanda belli şeyler doğuruyor. Süreç içinde, eğitimde 6 ayda, bir senede değişikliğe gidersek ortaya konan çözümler problem olur. Biraz zaman gerekli. Her şeyin altyapısını kurmak gerekiyor. Yeterli hazırlık olmadan bir şeyi yapmak doğru değil. Deneme tahtası değil bu. Biz şu anda simülasyonlar yapıyoruz. Yolda bazı sıkıntılar görürsek değiştiririz.
MATEMATİK ŞU AN ZORUNLU, PEKİ MUTLU MUYUZ?
Matematik her sene zorunlu. Oturup veriye bakalım. Matematiğin zorunlu olduğu bir düzen var. Peki mutlu muyuz? Sınav sonuçlarına bakalım. Mutlu muyuz? Demek ki, neden-sonuç ilişkisinde bir sorun var. “Matematik her sınıfta zorunlu olursa, iyi öğrenilir.” Öyle bir şey yok. 9, 10, 11’de herkes için zorunlu. 12’de niye değil? 12’de çocuk “Beni bırakın ben bir yere yöneleceğim?” diyor, “Ben artık kendi ilgi ve yeteneklerime uygun olan konularda daha çok ders alayım. Ben artık matematikte ilerlemek istiyorum”. Biz de ona “Hayır, sınava girmeyeceğin konularda da derslere gireceksin” diyoruz. Derslere girmiyor, rapor alıyor, hastaymış gibi yapıyor. Eğer benim ilgimi dikkate almayacaksan 12’nci sınıfta, o zaman ben de rapor alırım, derslerden kaçarım.
Bunun niye tartışıldığını da anlamıyorum. Biz üniversite sınavına hazırlamıyoruz, yükseköğretime hazırlıyoruz. 12’nci sınıf tam da kariyer sınıfı.
ÖĞRETMEN FAZLALIĞI OLMAYACAK
Biz ilkokul ve ortaokulda tasarı ve beceri atölyelerinde öğrencilere her gün binlerce kez tecrübe ettireceğiz okullarda. Aynı şey HEY’de sanat, spor ve benzeri alanlarla ilgili. Akademik alanda sıkışmasını önleyecek bir alan var. Daha sanat, sporla ilgili öğretmenlere ihtiyaç olacak. Niyetimiz öğretmen kadrosuna bakarak karar vermek değil, öğrenciyi hizaya alarak karar vereceğiz. Öğrencinin geleceği önemli. Norm kadro fazlası olmayacak, yeni öğretmen kadrolarına ihtiyaç olacak. Bizim öğretmenlerimiz, gerekli eğitim ve olanaklar sağlanırsa her şeyi yapar.
KARİYER EĞİTİMİ İÇİN ÜNİVERSİTELERDEN DESTEK İSTEDİK
Beceri eğitimleriyle ilgili 20 binden fazla öğretmenin eğitimi yapmalıyız ki bu dersleri verelim. Biz 1, 1.5 senede bu eğitimi veririz. Üniversitelerle iş birliği protokolleri hazırladık. Kimse merak etmesin bu öğretmenler yetişecek. Genç ve çocuklar hakkında karar vermek elbette ailelerin hakkı. e-Portfolyo sistemine çocukların tüm gelişimini, ilgi ve yeteneklerini kaydediyoruz. Onlara “Senin yetenek ve yatkın olduğunu alanlar bunlar” diyeceğiz. Bunu velilere de teklif edeceğiz ancak kararı onlar verecek. Kariyer ofisi ve rehber öğretmenlerini güçlendirecek. Mesleklerle ilgili bilgi verecek bir portal hazırladık. Kariyer konusunda fikir verecek. Hem rehber öğretmenlerin desteğinden yararlanacağız, hem de gönüllü öğretmenlerimize kariyer konusunda eğitim vermek üzere üniversitelerden destek istedik. En iyi okul ile en yetersiz okul arasındaki fark yüksek. Bu süreci 4-5 seneye yaymanın nedeni bu. Öğretmen hazır olsa bugün başlarız. Ama 4-5 yıla ihtiyacımız var.
TATİL GÜNÜ SAYISI DEĞİŞMEDİ
Aileler haklı. Eylülün ikinci haftası okullar açıldığında ya da haziranın sonuna doğru kapandığında… Biz dedik ki semineri kasıma aldık eylülü de nisana aldık. temelde okul günü ve tatil günü sayısı aynı. Öğretmen için de aynı değişmedi. Daha önce verilen seminerler zamanlaması açısından verimli değildi. Biz Türkiye’yi düşünerek, öğrencilerin verimini düşünerek yaptığımız araştırmalar sonucunda bu kararı verdik. Bu sadece Türkiye’de yük. Anglosakson ülkelerde hep böyle.