Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile dün Denizkurdu 2019 Tatbikatı’nın Seçkin Gözlemci Günü’ne katıldı.
Bakan Akar ve komutanların sancak gemisi TCG Salihreis’e çıkmasının ardından gemi limandan ayrıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı birlik, gemi ve deniz hava vasıtalarının harekata hazırlık seviyelerinin artırılmasının amaçlandığı tatbikatta 131 gemi, 57 uçak, 33 helikopter ve 25 bin 900 personel yer aldı.
Tatbikatın seçkin gözlemci günü, SAS timinin taktik pençe harekatıyla başladı. Timlerin denizde sürüklenen mayını imhasının ardından SAT harekatına geçildi. Helikopterden bot ve personelin atıldığı harekat kapsamında paraşüt atlayışı ve helikopterle sudan personel toplama görevi de yürütüldü. Hazırlanan senaryo kapsamında kıyıdaki hedeflerin imhasının ardından mayın gemisi tarafından belirlenen mayın imha edildi.
Denizaltı savunma harbi roketi atışının ardından denizde ikmal ve malzeme transferi yapıldı. Daha sonra TCG Salihreis, atış sahasına intikal etti. Burada insansız hava aracı (İHA) tarafından belirlenen hedefe helikopterden güdümlü füze atışı gerçekleştirildi. Atışın ardından belirlenen hedeflere su üstü atışları yapıldı. Hedeflerin tam isabetle vurulmasının ardından Akar ve komutanlar, tatbikata katılan unsurları selamladı. Akar, daha sonra TCG Salihreis’in telsizinden tatbikata katılan unsurlara hitap etti.
“PRUVANIZ NETA, DENİZLERİNİZ SAKİN OLSUN”
Mavi Vatan-2019’un ardından Denizkurdu-2019 tatbikatının da başarıyla gerçekleştirildiğini ifade eden Akar, tatbikatı TSK’nin komuta kademesiyle büyük bir gurur ve heyecan içinde izlediklerini belirtti.
Tatbikatla mavi vatanda Türkiye Cumhuriyeti’nin, deniz hak ve menfaatlerinin korunması için verilecek her türlü görevi yerine getirmeye hazır ve kararlı olunduğunun bir kez daha gösterildiğini vurgulayan Akar, “Mavi vatanın yılmaz koruyucuları, kahraman bahriyeliler, sizler denizlerimizdeki hak, alaka ve menfaatlerimizi korumanın yanı sıra tüm dünya denizlerinde bayrağımızı dalgalandırarak dünya barış ve istikrarına da önemli katkı sağlamaktasınız.” diye konuştu.
Başarılı geçen tatbikattan dolayı personeli tebrik eden Akar, sözlerini, “Pruvanız neta, denizleriniz sakin, yolunuz ve bahtınız açık olsun.” ifadesiyle tamamlandı.
“PLANLI BİR TATBİKAT”
Bakan Akar, daha sonra geminin hangar bölümünde askeri ataşeler ve tatbikata katılan birliklerin komutanlarıyla bir araya geldi.
Denizkurdu 2019’un jenerik bir senaryoda gerçekleştirildiğine dikkati çeken Akar, “Jenerik ülkeler kullanılarak icra edilen bir tatbikat. Dolayısıyla tatbikattaki yerler veya yapılan faaliyetler hiçbir şekilde başka bir ülkeye karşı değildir. Altını çizmek istediğim bir diğer husus da bu tatbikatın planlı olmasıdır. İki yılda bir yapılmakta ve planlamaları önceden gerçekleştirilmekte. Bu tatbikatın şu anda yapılmasının içinde bulunduğumuz şart ve durumla uzaktan yakından alakası yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.
Tatbikatla personelin bilgi ve becerisinin artırılması, Deniz Kuvvetlerinin harekata hazırlık seviyesinin, mavi vatandaki hak, alaka ve menfaatleri koruma ve kollamada imkan ve yeteneklerin görülmesi ve NATO usullerine uygun şekilde gelişmiş kriz ve harp dönemi faaliyet ve taktiklerinin denenmesinin amaçlandığını bildiren Akar, Deniz Kuvvetlerinin tatbikatın yanı sıra diğer milli ve NATO görevlerini de yerine getirdiğini anlattı.
Tatbikatla Türk Deniz Kuvvetlerinin gücünü, kuvvetini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcılığını ve verilecek her türlü görevi yapmaya muktedir olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurgulayan Akar, TSK’nin, operasyon ve tatbikatlarında çevreye gösterdiği duyarlılığa dikkati çekti. Bunu Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında bir kez daha gösterdiklerini belirten Akar, “Deniz Kuvvetlerimiz bu tatbikatta da deniz canlılarının korunması ve deniz kirliliğinin önlenmesi konularındaki hassasiyetini bir kez daha göstermiştir.” ifadesini kullandı.
“CAZİBE MERKEZİ HALİNE DÖNÜŞTÜ”
Akar, Denizkurdu 2019’da yerli, milli silah ve diğer sistemlerle başarılı atışların gerçekleştirildiğini dile getirerek, “Zaferlerle dolu şanlı tarihimizden ilham alan Türk Silahlı Kuvvetleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde devletimizin bekası, asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı için azim ve kararlılıkla mücadele etme, 462 bin kilometrekarelik mavi vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi koruma, aynı zamanda NATO ve BM görevlerini de başarıyla yerine getirebilme imkan ve kabiliyetine sahiptir.” dedi.
Türkiye’yi 3 taraftan çevreleyen denizlerin, Türk milletinin güvenliği ve refahı için önemli olduğunu ifade eden Akar, şunları söyledi:
“Her anlamda barındırdığı potansiyel nedeniyle bu denizlerin önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Doğu Akdeniz geçmişten bugüne devam eden jeostratejik önemine ilave olarak sahip olduğu enerji kaynaklarıyla da günümüzde bir cazibe merkezi haline dönüşmüş, gelmiştir. Bu nedenle küresel anlamda bir mücadele alanına dönüşen Doğu Akdeniz’de en önemli konulardan biri deniz yetki alanlarının sınırlandırılması meselesidir. Türkiye, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta deniz yetki alanlarında eşit, egemen hakların korunması ve kaynakların adil paylaşımı yönünde ilkeli bir tutum sergilemektedir. Biz her zaman uluslararası hukuka uygun, hak ve adalet ilkelerine saygılı bir şekilde deniz yetki alanlarının belirlenmesi gerektiğini savunmaktayız. Özellikle son günlerde Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynakları ve deniz yetki alanları temelinde meydana gelen gelişmeler neticesinde bölge içi ve bölge dışı ülkeler tarafından maalesef uluslararası hukuku göz ardı eden açıklamalar yapılmaktadır. Temennimiz, beklentimiz Doğu Akdeniz’de en uzun sahil şeridine sahip Türkiye’nin ve KKTC’nin hak ve menfaatlerine saygı gösterilmesidir. Bütün taraflardan bu konularda saygı gösterilmesini bekliyoruz, bu da bizim en doğal hakkımızdır.”
“TÜRKİYE HİÇBİR ÜLKEYE TEHDİT DEĞİLDİR”
Akar, uluslararası hukuktan doğan haklar kapsamında Barbaros Hayrettin Paşa araştırma gemisinin Doğu Akdeniz’de ilan edilen sahada sismik araştırma, milli sondaj gemisi Fatih’in ise Kıbrıs adası batısında Türk kıta sahası içinde sondaj faaliyetlerine devam ettiğini, bunlara Deniz Kuvvetleri Komutanlığı gemilerinin refakat ettiğini dile getirdi.
Bundan sonra da uluslararası hukuk ve karşılıklı haklara saygı ilkeleri çerçevesinde Türkiye’nin, kendi deniz yetki alanları ve garantör ülke olarak KKTC’nin ruhsat verdiği yerlerde sondaj ve araştırma faaliyetlerine devam edeceğine dikkati çeken Akar, şunları kaydetti:
“Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin yer almadığı, hak ve menfaatlerimizin dikkate alınmadığı, uluslararası anlaşmalardan doğan haklarımıza gerekli saygının gösterilmediği bir projenin yaşama şansı yoktur. Türkiye hiçbir ülkeye tehdit değildir, amacımız vatan topraklarımızın, mavi vatanımızın, semalarımızın ve asil milletimizin güvenliğini sağlamanın yanı sıra bugüne kadar olduğu gibi bölgemizin huzur ve istikrarına da katkıda bulunmaktır. Bu çerçevede Türkiye, Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki sorunların iyi komşuluk ilişkileri içerisinde ve uluslararası hukuk dahilinde çözümünden yana olduğunu her fırsatta dile getirmekte, bu yönde gayret göstermektedir. Bu çerçevede değerli meslektaşım, (Yunanistan) Savunma Bakanı Apostolakis ile vardığımız mutabakat doğrultusunda heyetlerarası görüşmeler Atina’da tamamlanmıştır. Bu görüşmelerin önümüzdeki dönemde de devam edeceğine inanıyorum ve bunun iki ülkenin de yararına olduğunu değerlendiriyorum. Biz tüm olumlu, yapıcı yaklaşımlarımızı ısrarla sürdürürken Ege ve Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan doğan haklarımızı görmezden gelen girişimlerden kaçınılması, sorunların çözümüne hiçbir yararı olmayan provokatif davranış ve sorumsuz açıklamalara izin verilmemesi en samimi beklentimizdir.”
Konuşmasının ardından ataşelerle sohbet eden Akar, Seçkin Gözlemci Günü faaliyetlerinin tamamlanması sonrası limana yanaşan gemiden inerek iftarı yemekhanede Aksaz Üs Komutanlığında görevli Mehmetçik ile yaptı.