Başkent Tahran’da üniversite hocalarıyla bir araya gelen Hamaney, burada yaptığı konuşmada, ABD ile müzakerelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“İRAN, KESİNLİKLE ABD İLE MÜZAKERE ETMEYECEKTİR”
İran’ın AB ülkeleri başta olmak üzere diğer devletlerle bir sorunu olmadığını ve onlarla müzakere edebileceklerini dile getiren Hamaney, “Müzakerede asıl mesele müzakere edilecek konunun belirlenmesidir. Biz her konuda müzakere etmeyiz. Devrimin temel ilkeleri ve ülkenin savunma kapasitesi müzakere konusu olamaz.” şeklinde konuştu.
Ülkede yürütme organı, siyaset ve diplomatik kurumların ABD ile müzakere edilmemesi konusunda hemfikir olduğunu aktaran Hamaney, “ABD ile müzakere kesinlikle tavsiye edilmemektedir. İran, kesinlikle ABD ile müzakere etmeyecektir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ABD ile müzakere etmeyişimizin nedeni şudur: Birincisi hiçbir faydası yoktur, ikincisi de zararı vardır.” değerlendirmesinde bulundu.
“MÜZAKERE, ABD’NİN İRAN ÜZERİNDEKİ BASKI STRATEJİSİNİ TAMAMLAMA TAKTİĞİDİR”
İran’ın baskı araçları ve elindeki imkanları doğru bir şekilde kullanması durumunda ABD’nin baskılarının azalacağını ve durma noktasına geleceğini ifade eden Hamaney, baskı araçlarının zamanında kullanılmaması durumunda ABD’nin herhangi bir maliyet ve zararla karşılaşmayacağını bildiği için mevcut politikalarına devam edeceğini ancak aksi bir durumda farklı adımlar atmaya başlayacağını söyledi.
ABD’lilerin genel olarak hedeflerine ulaşmak için kullandıkları bir strateji ve taktikleri olduğunu, karşı tarafı bezdirmek için baskı stratejisi uyguladıklarını ve o baskıyı sonuca ulaştırmak için de müzakere kartından yararlandıklarını ifade eden Hamaney, “Müzakere, ABD’nin İran üzerindeki baskı stratejisini tamamlama taktiğidir. Buna karşı mücadele yolu da diğer tarafın, üzerindeki yaptırımları azaltmak için baskı araçlarını kullanmasıdır. Fakat eğer karşı taraf müzakere aldatmacasına düşer ve ‘benim baskı araçlarından yararlanmama ihtiyaç yok’ derse, o zaman altındaki zemin kayacaktır ve bu da kesin yenilgi demektir.” görüşlerini paylaştı.
“DİNİ AÇIDAN NÜKLEER VE KİMYASAL KİTLE İMHA SİLAHLARI HARAMDIR”
Nükleer anlaşmadaki taahhütlerin kısmen durdurulması kararının doğru olduğunu kaydeden Hamaney, şöyle devam etti:
“İran’ın nükleer alandaki teknolojisi, etkili bir baskı aracıdır. Nükleer alanda teknik ve bilimsel potansiyele sahip olmamıza rağmen kesinlikle nükleer silah peşinde değiliz. Çünkü dini açıdan nükleer ve kimyasal kitle imha silahları haramdır. Depoya kaldırmak amacıyla dahi olsa kitle imha silahlarının üretimini yanlış, mantıksız ve akıl dışı görüyoruz. Çünkü bu durumda da ülke bunun için yüksek miktarda masraf yapacak ve bütçe ayıracak ancak bu üründen istifade edilmeyecek.”
Kitle imha silahlarına karşı olduklarına ancak zenginleştirilmiş uranyumun bu ülkenin gelecekteki bir ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Hamaney, bugün için söz konusu alanda kapasitelerini artırmamaları durumunda 10 yıl sonra sıfırdan başlamak zorunda kalacaklarını söyledi.
“SAVUNMA GİBİ MESELELER MÜZAKERE KONUSU YAPILAMAZ”
Müzakerelerde karşılıklı ilişki kurulduğunu ve bazı konularda geri adım atıldığına vurgu yapan Hamaney, “Savunma gibi meseleler müzakere konusu yapılamaz. Müzakere, karşı tarafın ‘benim şu konularda taleplerim var’ bizim de ‘hayır’ sözümüzden ibarettir. Bu müzakere gerçekte müzakere değildir. Uyguladıkları baskının mahsülünü toplamak için bir vasıtadır. ABD ile müzakere masasına oturmak, baskı ile oluşturmak istedikleri ortamın hazırlanması demektir.” diye konuştu.
ABD’nin baskılarına karşı İran’ın da gerekli baskı araçlarını elinde bulundurduğunu ve bu araçların askeri olmadığını ancak gerektiğinde ve zamanı geldiğinde o kartı da ellerinde bulundurduklarını dile getiren Hamaney, şunları kaydetti:
“Önceki ABD hükümetinin davranışları da özü itibarıyla mevcut hükümetten farklı değildir. Zahirde her ne kadar farklı görünseler de özleri birdir. İran hiçbir şekilde