Hayal kırıklıklarıyla dolu aşık bir kadın mı yoksa bir anne miydi?
Bu içerik BBC Türkçe'den yararlanılarak hazırlanmıştır.
Amerikalı şair Sylvia Plath, dünyada trajik bir şekilde intihar ederek hayata veda edişiyle tanınmış şairlerden bir tanesi.
''1963 yılının dondurucu bir Şubat öğleden sonrası Sylvia, çocukları Frieda ve Nick ile Islington'daki evimin kapısını çaldı.''
O muhteşem ve yetenekli şair, artık eskisi gibi neşeli olamamıştı bir daha…
''Sylvia bir-iki saat uyuduktan sonra aşağıya indi. Eve gitmek istemediğini söyledi.''
Sylvia Plath, günlük hayatına devam ediyor gibi görünse de aslında hiç iyi değildi son günlerinde.
''Ne konuştuk hiç hatırlamıyorum, ama Sylvia'nın sorunlarını konuşmadık. En azından sofrada.''
Aşk acısı çeken bir kadın olmasının yanı sıra, bir anneydi de aslında.
Hissettiği büyük, talihsiz ve dayanılmaz aşk, gözlerini kör etmişe benziyordu. Sanki artık buna dayanamıyormuş gibi…
''Nihayet uykuya daldığında gece yarısı olmuştu.''
''Gözlerini kapatıyor ama aniden açıyordu. Bir ara uykusundan yarı fırlayıp etrafa baktı, hâlâ orada olduğumu görünce rahatlamış gibi geri yattı.''
Böyle bir ihtirası anlamak da dünyanın en zor şeylerinden biri olmalı.
''Bir sonraki akşam Sylvia evden getirdiğim mavi ve gümüş işli elbisesini giymişti.''
''Frieda ve Nick'i öptü ve iyi geceler diledi. Kapıdan çıkarken, arkasından yetişen küçük Frieda'ya doğru eğilip “Seni seviyorum” dedi.''
Yalnızca hayatının aşkından alabildiği o hayat enerjisini, tekrar kazanmışa benziyordu oysa şair.
Acaba bu kararı çok öncesinde mi vermişti, yoksa sonrasında planlanan bir şey miydi?
''Kocam Gerry, “Emin misin gitmek istediğine?” diye sordu. Evet, emindi.''
Üzgün ama kararlı bir kadın…
''Hem, acıma duygusu kalbi yoruyordu zamanla. Ama bu duygularım yüzünden uzun yıllar pişmanlık duyacağımı bilmiyordum.''
Instagram takipçi nasıl arttırılır
Instagram 10.000 takipçi kaç TL