Yamaç'ın akıl sağlığı babası öldükten sonra pek yerinde değil. Peki mesele sadece biraz kulak çınlaması, biraz bağır çağır, birkaç kafa sallama mı? Hayır. Yamaç bildiğin şizofreniye doğru gidiyor. Bakalım sen de bize katılacak mısın… Yorumlarda seni de bekliyoruz!
Yamaç geçtiğimiz sezonda abisinin, yengesinin, yeğenlerinin, dostlarının üstüne bir de karısının ölümüyle yüzleşmiş ve çok sarsılmıştı.
Tam kendini toparlar mı acaba derken; düşmanları bu sefer de onu babasıyla karşı karşıya getirdi. Birinden birinin ölmesi gerekiyordu.
Yamaç bu zor kararı aldı ve öz babasını kendi elleriyle öldürmek zorunda kaldı. Daha ilk anda kafayı sıyırmış gibiydi. “Kolonya getirir misiniz lütfen?” diye yardım isteyecek kadar kendini kaybetti.
“Yok yok bir şey olmadı, tansiyonu düştü. Ne olur ne olmaz kolonya getirir misiniz lütfen?”
Bu lütfenler size birini hatırlattı mı? Yamaç daha önce rüyasında da gördüğü gibi Aliço'ya mı dönüştü diye düşünmemek elde değil…
Ha delirdi ha delirecek dediğimiz Yamaç, en sonunda akıl hastanesine yatırıldı. Omzuna binen yüklerin sonu gelmeyince çocuğun dediği başına geldi yani.
Ama Yamaç işte, deliliği de böyle orijinal oluyor. Şarkı söyleyerek, müzik yaparak kendini bir nebze iyileştirdi.
Sonra hastanede Nehir diye bir kızla tanıştı. Kendi gibi çatlak, agresif bir kız. Şimdi diyeceksiniz ki “Eeee, ne şizofreni?”.
Yamaç'ın akıl hastanesindeki odasına Nehir diye bir kız geldi. Kız çok sinirliydi. Çünkü dediğine göre bu oda onunmuş, o gelir diye oda devamlı boş tutuluyormuş.
Bir hastanenin böyle bir uygulaması olabilir mi? Ne garip ki bir hizmetli de bunu destekliyor ama o adamı öncesinde ve sonrasında görmüyoruz. Nehir'i desteklemek için gelmiş ve gitmiş gibi.
Yetmiyor, canı istediğinde hastaneye gelip yatan bu deli şimdi de Yamaç'ın odasını basıyor gece. “Bura benim odam, burada yatacağım.” diyor.
Yamaç'ın gözünü korkutuyor. Kızsa da garipsese de o gece beraber uyumak zorunda kalıyorlar yatakta. Tabii tabii kesinlikle, çalışanların da takdir edeceği bir hareket olur bu değil mi? Bize öyle geliyor ki biz daha sonra bu sahneyi Nehir o yatakta olmadan da izleriz…
Sonra Yamaç Nehir'i rüyasında görüyor. Nehir ona bir bebek veriyor. Ne var ki Nehir de aynı rüyayı görmüş o gece aslında. Ne garip değil mi, sanki tek bedende yaşıyorlar:)
Nehir'i görmeye hastaneye gidiyor. Nehir'e oda tutan, istediğinde alıp istediğinde salan hastane, gece gece konferans salonunu kapatıp müzik açan ve playback yapan Nehir'e de ço doğal olarak ses çıkarmıyor!
Adeta ruh eşleri değil mi sayın okur… Hatta öyle ki, Yamaç'ın cümlelerini tamamlıyor. Yamaç'a dair her şeyi biliyor, herhalde gerçekten de hastanedeki kayıtları açtılar bu kıza da okudu. Yersen…
Ve gelelim zurnanın zırt dediği yere… Herkes Yamaç ve Nehir'in cringe dansına takıldı ama mevzu bundan büyük.
Ailesinin bile bulamadığı Yamaç'ı, Nehir çat diye buldu, bir anda yanında bitti. Kafasının içinde çalan müziğe de Yamaç eşlik etti.
Bu sahnenin bir de Yamaç'ın tek başına oynadığı, aslında yanında kimsenin olmadığı bir versiyonunu da çekmişlerse efsane olur.
Hatta Yamaç'ın arabasının kurşunlandığı günü bile biliyor. Telefonunun kırık olduğunu görünce Nehir Yamaç'a “Kazada mı oldu?” diyor. Nereden bildiğini sorunca da “Sen söyledin.” diyor. Söylemedi arkadaşlar, söylemedi:)
Yamaç'a kendi numarasını veriyor ama ne hikmetse Yamaç bu numarayı aradığında Nehir'e hiç ulaşamıyor. O da peşine hastaneye gidiyor. Onu bekler gibi duran Nehir, yine Yamaç'ın taaaa içinde bildiği şeyleri ona söylüyor.
Yamaç gibi konuşan, Yamaç'a akıl veren, onu yönlendiren Nehir kim? Gerçekten böyle biri var mı yoksa Yamaç'ın hayalinde yarattığı biri mi? İşte bunu merak ediyoruz.
Kaldı ki Nehir'i sorduğunda bir hasta bakıcıdan da öyle biri olmadığına dair bir ima almıştık. Ya gerçekten böyle biri yok ya da bambaşka bir kapı açıyor bize.
Nehir gerçekten Yamaç'ı devamlı izliyor olabilir mi? Belki de kurşunlanan arabadan onu kurtaran ve abisinin kapısına bırakan odur. Ama öyleyse de abisinin evini bilmesi ve bulması çok saçma. Polis bile Akın sayesinde buldu:)
Yine yaptı yapacağını, tekrar kafamızda soru işaretleri yaratarak bizi merak ettirmeyi başardı. Takipteyiz