Biz tembeliz sanıyorduk meğer klinomanikmişiz.
Klinomani, en basit tanımıyla “yataktan çıkmama isteği” olarak biliniyor.
Klinomaninin farkıysa tam olarak burada ortaya çıkıyor.
Nitekim klinomani sahibi kişiler için böyle özel durumlara neden yok. Gayet güneşli bir günde de tüm günü yataktan çıkmadan geçirebilirler, TÜM GÜNÜ.
Yani klinomani özetle yatağına resmen aşık olanları, yatakta zaman geçirmeye bayılanları kapsayan bir durum.
Bu tarz insanlar yastık, yatak, battaniye, yorgan, çarşaf gibi kişiyi kucaklayıp saran eşyalardan mutluluk ve haz duyuyorlar. Tanıdık geliyor mu?
Klinomani sahibi insanların kendilerini kötü hissettiklerinde veya bir olay yüzünden huzursuz olduklarında rahatlayabilmek için yataklarına koştuğu da biliniyor.
Normal bir insan geçer koltukta ağlar, çıkar biraz hava alır, en kötü elini yüzünü yıkar, değil mi? Klinomani sahipleri içinse bunların hiçbiri çözüm değil; tek çözüm bir an önce yatağa kavuşmak ve iyi hissedene kadar yastık ve yorganla kucaklaşmak.
Bununla beraber klinomani yatakta tüm gün sadece uzanmayı gerektirmiyor.
Yani yemeğini yatakta yemek isteyenler, komik videolarını yatağından izleyenler, işini veya ödevini yatağından halledenler de bu gruba dahiller.
Yalnız şunun ayrımını belirtmeden geçmeyelim: Klinomani bir uyku rahatsızlığı değil, yalnızca yatakta herhangi bir şekilde zaman geçirme isteği.
Örneğin klinomani sahibi bir kişi alarmı çaldığında uyanmakta hiçbir sıkıntı yaşamayabilir, ancak iş yataktan çıkmaya gelince bir hayli zorlanabilir.
Yine de yazıyı noktalamadan önce bir hatırlatma yapalım.
Yastık ve yatak her ne kadar güzel, sıcak ve konforlu gelse de, klinomaninin bir rahatsızlık olduğunu unutmamak ve sağlık açısından yatakta geçirilen süreyi kısmen de olsa azaltmaya çalışmak gerek; her ne kadar pek kolay olmasa da…