Hükümete yakın Sabah gazetesinde bugün “Başbakanlık ofisini basan grubun beraat kararı bozuldu” başlıklı bir haber yayımladı.
Haberde, Yargıtay’ın, Gezi eylemlerine katıldığı gerekçesiyle Beşiktaş’ın taraftar grubu çArşı’nın önde gelen isimlerinden Cem Yakışkan ve Numan Bülent Ergenç dahil 35 kişiye “darbeye teşebbüs” suçlamasından verilen beraat kararının bozulduğu aktarıldı.
Bozma kararını davanın avukatları da Sabah’tan öğrendi. Kararda ayrıca, çArşı davasının, Osman Kavala’nın da yargılandığı Gezi davasıyla birleştirilmesi talep edildi. çArşı davasının da birleşmesi halinde, Gezi davası, 52 sanıklı torba davaya dönüşecek.
SAVCILIK BERAAT KARARININ BOZULMASINI İSTEMİŞTİ
Peki, dava sürecinde neler yaşandı?
Geçen sene Mayıs ayında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi Parkı eylemlerine katılmaları nedeniyle açılan davada beraat eden çArşı üyeleri hakkında verilen kararın bozulmasını istedi.
“Hükümeti devirmeye teşebbüs” ve “suç örgütü kurma ve yönetme” suçlarına beraatin bozulması istenen tebliğnamede, Cumhurbaşkanlığı’nın suçtan zarar gördüğü halde davadan haberdar edilmeden hüküm kurulması, kararın bozma gerekçesi olarak gösterildi.
Eylemlere başlangıçta demokratik tepki amacıyla katılanlar dışarıda tutularak, “eylemlerin herhangi bir silahlı terör örgütü olmadan, arkasında güçlü bir dış veya iç destek olmaksızın, hiyerarşi dışında gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı” belirtildi.
CUMHURBAŞKANLIĞINA HABER VERİLMEMESİ BOZMA GEREKÇESİ
Yargıtay 16. Ceza Dairesi de yeni aldığı kararda, “Cumhurbaşkanlığının (başbakanlık) suçtan doğrudan zarar görüp davaya katılma hakkı bulunduğu halde, usulüne uygun olarak dava ve duruşmalardan haberdar edilmeksizin yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmasını” beraat kararlarının bozulmasına gerekçe olarak gösterdi. Sanıkların eylemlere katılıp katılmadıklarına yönelik Adli Tıp, TRT ya da TÜBİTAK’tan rapor alınmamasını da gerekçeleri arasında yer aldı.
Yargıtay’ın bozma gerekçeleri arasında şunlar da yer aldı:
“Taksim Gezi olaylarına ilişkin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kapsamlı bir dosyanın bulunması, adı geçen dosya ile bu dosya arasındaki hukuki ve fiili irtibat bulunması, örgüt üyeliği suçunun (terör ve suç örgütü yönünden) özelliği nazara alınarak her iki dosyanın birleştirilmesi yoluna gidilmesi, sanıkları hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma neticesinde beraatlarına karar verilmesi…”
İSTİNAF MAHKEMESİ İŞARETİ VERMİŞTİ
Osman Kavala’nın sanıkları arasında bulunduğu Gezi davasında verilen beraat kararlarını Ocak ayında İstinaf Mahkemesi bozmuştu. Mahkeme, bozma gerekçesinde çArşı iddianamesine de atıflarda bulunmuş, Kararda çArşı davası ile Gezi davasının da Yargıtay kararına göre birleştirilebileceği ifade edilmişti.
Gezi davasında karar veren İstinaf Mahkemesi, aylar öncesinden iki davanın birleşeceğinin işaretini vermişti.
YEREL MAHKEMENİN BERAAT GEREKÇESİ: YASAK DELİL NİTELİĞİNDE
Yargıtay verdiği bozma kararında, iddianamede yer alan telefon tapelerine değindi. çArşı davası dosyasında yer alan tapeler sıklıkla gündeme gelmişti.
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 2016 yılında beraat kararının gerekçesini açıklamıştı. Kararda, dosyada dava açılması için yeterli delil olarak gösterilen baz istasyonu tespitlerinin, tek başına bir anlam ifade etmediği, yan delillerle de desteklenmediğine dikkat çekilen kararda, “Bu dosya açısından usulüne uygun olarak alınmayan telefon görüşme tapelerinin yasak delil niteliğinde olduğu, bir kısım sanıklarla ilgili olduğu belirtilen, olay yeri görüntülerin ise isnatlarla örtüşmediği, emanete alınan malzemelerin de daha sonra bir kısım sanıkların ev aramaları sonucunda elde edildiği” belirtildi.
Yerel mahkemenin beraat kararının gerekçesinde, “Sanıkların kendilerini Beşiktaş Spor Kulübü Çarşı taraftar grubu olarak isimlendirdikleri, aralarında takım taraftarlığından ve sosyal paylaşımlardan kaynaklanan arkadaşlık ve dostluk ilişkisi dışında, hiyerarşik yapı, görev dağılımı, organizasyon şeması, maddi kaynakları, silah mühimmatı, gizlilik esasları bulunmadığı” vurgulandı.
Grubun takım taraftarlığından kaynaklanan, legal sosyal etkinlikler dışında herhangi bir illegal faaliyet içinde bulunmadıkları kaydedilen kararda, “Grubun Haziran 2013 tarihinde olan Taksim Gezi Parkı protestolarını düzenleyen yapı içinde bulunmadıkları, sanıkların Taksim Gezi Parkı protestolarına katılmalarına rağmen, her sanık için ayrı ayrı, gün, zaman ve eylem belirtilerek somutlaştırılamadığı” ifade edildi.
Deliller ve tespitlere göre yapılan değerlendirmede, sanıkların, ne şekilde terör örgütü (silahlı örgüt) kurduklarına, sanıkların hangilerinin yönetici, hangilerinin üye olduğu, ne tür yönetsel faaliyetlerde bulundukları tespit edilemediği ifade edildi.
“DARBE YAPACAK GÜCÜMÜZ OLSA…”
Çarşı davasının ilk duruşması 16 Aralık 2014’te görüldü. Duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi’ne binlerce taraftar geldi.
Sanıklar, duruşma salonuna Beşiktaş marş ve tezahüratlarıyla girdi. Çağlayan Adliyesi’nin içinde, taraftarların “Aldırma Kartal aldırma” sesleri yankılandı.
İlk duruşmaya damgasını vuran söz ise, çArşı grubunun önemli isimlerinden Cem Yakışkan’dan geldi. Yakışkan, darbe suçlamalarına karşı, “Darbe yapacak gücümüz olsaydı Beşiktaş’ı şampiyon yapardık” savunmasını yaptı. Yakışkan’ın bu sözleri salonda büyük alkış aldı.
FETÖ’NÜN YURTDIŞINA KAÇAN SAVCISI SORGULADI
Gezi eylemlerinin son günlerinde çArşı’ya yönelik gözaltılar yapıldı. 16 Haziran 2013’te gözaltına alınan çArşı üyelerini dönemin savcısı Muammer Akkaş sorguladı. FETÖ’nün yurtdışına kaçan savcısı Akkaş, sorguladığı şüphelilerden 5’i için “şiddet eylemlerini organize etmek” ve “kanunsuz eyleme çağrı yapmak” suçlaması yönelterek tutuklanmalarını istedi. Diğer 15 şüphelinin ise serbest bırakılmasına karar verdi.
Ergenekon davalarında da görev yapan Savcı Muammer Akkaş, daha sonra 25 Aralık soruşturmasında görevi kötüye kullandığı gerekçesiyle meslekten ihraç edildi. Hakkında dava açıldı ve kendisi yurtdışına kaçtı.
İDDİANAMEYİ YAZAN SAVCI “ÖRGÜT YOK” DEMİŞTİ
çArşı davasının iddianamesini ise Adem Meral yazdı.
Meral’in, iddianameyi hazırlamadan üç ay önce Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü’ne yazdığı yazıda, “Şüphelilerin telefonlarının örgüt kapsamında dinlendiği ancak örgütle ilgili herhangi bir yapılanma ya da örgüt yapısı tarif edilmediği”ni belirttiği ortaya çıktı.
Savcı Adem Meral Organize Suçlar Şubesi’ne gönderdiği yazıda, “şüphelilerin telefonlarının örgüt kapsamında dinlendiği ancak örgütle ilgili herhangi bir yapılanma ya da örgüt yapısı tarif edilmediği”ni vurguladı ve “Şüphelilerin toplantı gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet niteliği dışında bir yapısının olup olmadığı hususunun ve varsa örgüt şemasının gönderilmesini” istedi.
Ancak emniyetten gelen yanıtta, Gezi eylemleri değil, çArşı’nın futbolla ilgili faaliyetlerine yer verildi.
çArşı davası işte böyle yıllarca sürdü. Yargıtay’ın kararından sonra yeniden başlayacak. Mahkeme kararları ve savcılık işlemleri arasında çelişkiler olsa da anlaşılan o ki, yargılama devam edecek.