Yurt içi piyasalarda gözler, TCMB’nin yarın gerçekleşecek PPK toplantısında.
TCMB, 2019 yılının ilk yarısında %24 olan faizde değişikliğe gitmemişti, ancak yılın ikinci yarısında küresel risklerin Fed ve ECB gibi büyük merkez bankalarını faiz indirimine yönlendirmesiyle gelişen ülke merkez bankaları da bu fırsatla faizleri düşürdü. TCMB de 24 Temmuz’da faizi %19,75’e, 12 Eylül’de %16,50’ye, 24 Ekim’de %14’e 12 Aralık’ta %12’ye ve 16 Ocak’ta ise %11,25’e indirdi.
Ocak’ta enflasyon aylık %1,35 artışla %12,15 oldu ve merkezin son faiz indirimiyle beraber piyasalardaki faiz de negatif bölgeye geçti. Gerek merkez gerekse diğer yetkililer bunun risk oluşturmadığını belirtti.
Yarın gerçekleşecek yılın ikinci PPK toplantısından ne bekleniyor?
Geçen haftaya kadar merkezin Şubat toplantısında 50 ila 75 bp aralığında faiz indirimi yapması beklenirken bugün itibariyle bu tahminler maksimum 50 bp ya da bu ayın pas geçilmesi yönünde değişti.
Beklentiler neden değişti?
Küresel sebebi, Çin’deki virüsün büyüme üzerinde olumsuz etki yaratacağı kaygısı risk iştahını azalttı ve gelişen ülke varlıkları dolar karşısında düşüş yaşıyor. Bu TL’de de kayıp yaratıyor, ancak TL’nin en çok değer kaybedenler arasında olmasının nedeni ise yurt içi gelişmeler.
Evvela şunu tekrar hatırlamakta fayda var: Geçen yıl içinde çok defa gündemin başında yer alan S400 konusu ve yaptırımlar hala çözülmüş değil, ancak durumda ne iyi ne kötü yeni bir gelişmenin yaşanmaması ile bu konu da son aylarda gündemden düşmeye başladı.
İdlib başta olmak üzere Suriye konusunda ABD ve Rusya’ya zaman zaman müttefiklik devam ederken zaman zaman da anlaşmazlıklar oldukça belirginleşiyor. Türkiye’nin Suriye meselesinde geri atma durumunun olmayacağını Cumhurbaşkanı Erdoğan çok kez yineledi ve ABD-Rusya ile bu süreçte tam ve net olarak birliğin sağlanamayışı haliyle jeopolitik riskleri daha da artırıyor.
Merkez, neden faiz indirmemeli?
Son gelişmeler kur tarafında yükselişe neden oldu, ancak bu yükseliş şimdilik çok hızlı değil ve seviyeler de ciddi risk yaratmıyor. Lakin dışarda güçlü dolar, içerde de risklerin artması kurdaki atakların hızlanmasına neden olabilir.
Enflasyon tarafında da çift hane korunuyor ve belirgin olmasa da yükseliş var, buna karşın negatif faizde makasın açılması TL’nin de kırılganlığını artırır.
Faiz politikasında istikrar sağlanabilmesi için temellerin sağlam olması gerekiyor, aksi durumda politika değişikliği de oynaklığı artırabilir. Örneğin, Fed’in sene başındaki faiz artışı, yılın ikinci yarısında faiz indirimine döndü, ancak bu ne oynaklığı çok yükseltti ne de ekonomide sert bir değişime neden oldu. Eğer, TL varlıklardaki riskler artmaya devam eder ve buna rağmen merkez de faiz indirimini sürdürürse bu defa durumu kontrol etmek için yüksek oranda faiz artışına gitmesi gerekir. Bu süreç de elbette göstergeler ve lira üzerinde hasara neden olabilir.
Fiyatlamalar nasıl olur?
Öncelikle şunu belirtelim ki kurdaki son hafta harekette jeopolitik riskler etkili, dolayısıyla merkezin faiz değiştirmeme kararının fiyatlardaki etkisi kısa süreli ve sınırlı kalabilir. Şu anda 6,07 seviyesinde olan kurda 6,04 altı hareket sınırlı kalabilir. Eğer merkez, 50 bp üzerinde faiz indirimi yaparsa piyasalarda buna tepki gelebilir ve kur 6,09 direncini aşabilir.
Son gelişmeler, piyasalarda temkinli havanın bir süre daha devam edeceğini gösteriyor, dolayısıyla riskli varlıklardaki baskı da bu nedenle sürebilir. Altın, yen ve frank gibi güvenli varlıklar ise gücünü korumaya devam edebilir.
Bugün ons altının yeniden 1,590$ seviyesine yaklaşması ve USD/TRY kurunun da 6,07’ye çıkması ile Gram altın 310 TL tarihi rekor seviyeyi yeniden test etti. Gramda 312 TL’yi en yakın direnç olarak izliyoruz ve haftanın devamında 307 TL direncinin korunması ile yeni rekor seviyeler görülebilir.