Çin’de büyük can kaybına neden olan virüs hayatı da durma noktasına getirdi. İşin sağlık ve sosyal tarafı elbette çok önemli, ancak bizler piyasalar üzerindeki etkisini değerlendiriyoruz ve durum bu sürecin ekonomi üzerinde hissedilir etki yarattığını gösteriyor.
Çin, ABD’den sonra dünyanın en büyük ekonomisi ve ihracat kadar ithalatta da dünyanın en kritik ülkesi konumunda, çünkü birçok büyük şirket üretimini Çin’de yaparken orda istihdam sağlıyor, Çin ise kalabalık nüfusu ile dünyanın önemli ithalatına sahip ülkelerden. Pazar payının büyük olması nedeniyle ülkede ekonomiyi bozacak her gelişme haliyle ticaret yaptığı ülkelere de sirayet ediyor. Bunun örneğini bu defa da görüyoruz.
Virüsün ülkede üretim ve tüketimi durma noktasına getirmesiyle Çin ekonomisindeki maliyet giderek büyürken ticaret ortaklarının ekonomisinde de bu durum hissedilmeye başladı.
Avrupa, kendi içindeki ticareti dışında en çok Çin ile ticaret yapıyor ve bölgede de Almanya bu ticaretin liderliğini üstleniyor. Euro Bölgesi ekonomisi 2019’u oldukça kötü geçirmişti ve lokomotif ülke Almanya ise üretim ve sanayi tarafında son yılların en sert düşüşünü yaşamıştı. Bu zaten bölgenin ticaretinde azalmaya neden olurken ekonomiyi de durgunlaştırdı. 2020’nin ilk iki ayında Çin’deki virüs bölgenin Çin ile olan ticaretini de azalttı.
Euro Bölgesi’nde;
-Sanayi üretimi geriliyor.
-Büyüme yavaşlıyor.
-Yatırımcıların güveninde azalma var.
-Enflasyon hedefe yaklaşamıyor.
-Petrol fiyatlarındaki düşüş enflasyondaki baskıyı da artırıyor.
-Brexit hala risk.
Bu başlıklar en önemli sorunlar ve son olarak Çin’deki durumun ticaret gelirlerini de azaltmasıyla Avrupa Merkez Bankası’nın yıl içinde aksiyon alması olasılığı da kuvvetleniyor. 2019’da varlık alımlarına devam eden ve faiz indirimi yapan kurul, son toplantıda bölge üzerindeki aşağı yönlü risklerin devam etmesi durumunda ek araçlar kullanacaklarını belirtti.
Şubat ayında virüsün ekonomi üzerindeki etkisinin yüksek olacağı anlaşıldı ve ilk çeyrek büyümede de hedefler yakalanamayabilir, bu nedenle ECB’nin Mart toplantısı önemli ve hem virüsün maliyetinin artması hem de göstergelerdeki zayıflığın sürmesiyle ECB, yılın 2. yarısında faiz indirimine gidebilir.
Euro tarafındaki fiyatlamaya baktığımızda;
Ocak toplantısındaki güvercin açıklamalar ve zayıf verilerle düşüşe geçen euro, doların da güçlenmesi ile kayıplarını hızlandırdı. EUR/USD son bir ayda 1,11’den 1,0775’e gerileyerek Mayıs 2017 sonrası en düşük seviyeyi gördü.
Euro, TL karşısında Aralık ayında 6,70’e yaklaşmasının ardından Ocak ayını düşüşle geçirdi ve Şubat ayı içinde de aylık bazda negatif bölgede fiyatlanıyor. TL’nin jeopolitik riskler ve faiz getirisinin azalması ile bu ay içinde gelişen ülke paralarından negatif ayrışarak değer kaybetmesine karşın EUR/TRY kurunda yükseliş yaşanmıyor. Kur bu ay içinde 6,60-6,50 aralığında işlem görüyor. Kurda yükseliş için 6,70 direncinin kırılması gerekiyor ve eğer TL’deki kayıplar hızlanırsa kur, zayıf euroya karşın yükseliş yaşayabilir.