Bayıla bayıla dinlediğimiz Ezhel'i gelin biraz yakından tanıyalım…
Yaptığı birbirinden güzel şarkılarla bir anda herkesin çok sevdiği, merak ettiği, rap camiasının önemli isimlerinden biri oldu Ezhel. Küçük yaşlarda müziğe başladı ve Hiphoplife'ın desteklediği Freestyle King 2 yarışmasında 1. oldu.
Bir konserinde hip-hop ile Eminem sayesinde tanıştığını söyledi. Daha sonra Eminem'in '8 Mile' filmini izlemiş ve sanatçıdan hikayesiyle birlikte daha çok etkilenmiş.
Ezhel'in gerçek ismini hepimiz biliyoruz ama biz yine de bilmeyenler için bir tekrar edelim. Ömer Sercan İpekçioğlu…
Yanındaki kişi biricik annesi.
Ezhel ismi ise tesadüfen bir Osmanlıca sözlükte karşısına çıkmış. Dalgın, aklı beş karış havada, gafil anlamına geliyor. Duyar duymaz işte bu benim demiş.
Aslen Erzincanlı ama kendisi tam bir Ankaralı olmakla beraber Ankara aşığı da bir insan. Öyle ki yüzündeki bir dövmede Ankara haritası var ve içinde '06' yazıyor 🙂
1 Temmuz 1990 yılında Ankara'da dünyaya geldi.
Ankara’da yaşadığı mahalle kültürünü şarkılarında yansıtan Ezhel, yaptığı müziğin türünü “Anatolian Urban Core/Hip-Hop/Reggae-Dub/Trap” olarak tanımlıyor.
Ezhel’in sesini duyurması ilk olarak 2008 yılında Keişan ile birlikte yaptığı 'Taşşak Senfonisi' ile başladı.
Çok daha geniş kitlelere ulaşması 2011 yılında Anıl Piyancı, Red, Kamufle, Keişan, İndigo, Nomad ve Grogi ile birlikte yaptığı 'Sekiz' şarkısı ile gerçekleşti.
Türkçe rapin önemli isimleriyle çalıştıktan sonra yine aynı yıl Funk'd up, Dj Suppa ve Aga B ile VooDoo Records'u kurdu.
Ankara oyun havalarına burun kıvıranlara çok sinir oluyormuş. Ben hiçbir müzik türünde bu kadar özgür ve cesur sözleri görmedim diyor. En çok dinlediği kişilerden biri ise Çubuklu Yaşar'mış.
“Çubuklu Yaşar gördüğüm en iyi hikâye anlatıcısı. Karakteristik oyun havalarında sürekli bir olaylar anlatıyor mesela… Kendi müziğimle onun parçalarını çok yakın görüyorum.”
Bir Ankaralı olarak pavyon kültüründen kaçmak çok zor ve ben o ortamı çok seviyorum diyor. Hatta 3. albümünün kutlamasını bir pavyonda yapmayı çok isterdim dedi.
Yine Ankara'nın en büyük spor kulüplerinden biri olan Gençlerbirliği için 2012-2013 sezonunda bir şarkı yaptı.
Tüm Türkiye onu İmkansızım şarkısı ile tanıdı ve ardından hemen Müptezhel albümü ile büyük bir patlama yaşadı. Albümdeki Şehrimin Tadı, Geceler ve Alo şarkıları birer hit haline geldi.
Biz daha bu albümünü eskitmeden Ezhel DJ Artz ile Pavyon şarkısını piyasaya sürdü. Uzun zamandır bu kadar eğlenceli bir şarkı dinlememiştik. Ankara onunla bambaşka bir şehir oldu.
Sonra da Murda ile 'Aya' şarkısını bomba gibi patlattılar. Tam bir yaz şarkısı olan Aya, kıpır kıpır Latin soundlar içeriyordu. Sözleri de Türkçe ve İngilizceydi. Dans etmelere doyamadık vallahi. Hele o bol teyzeli ve keçili klibi :)))
Biliyorsunuz bu şarkıda dans etmeyen ünlü kalmadı. Bakınız Hadise, Ebru Polat, Yonca Evcimik…
Biz onu dinlemeyi çok seviyoruz peki ama o kimleri dinliyor dersiniz? Ezhel güzel olan her şeyi dinliyormuş. Rock, blues, caz, türkü… Sıkı bir arabesk müzik dinleyicisi olduğunu da söylüyor. Miles Davis de dinliyor, Orhan Gencebay da!
“Arabesk camiasında daha çok Bergenciyim. Biraz daha zalim seviyorum. Arabeskin dibini seviyorum. Eyüphan falan dinliyorum yani o kadar underground.” diyor.
Eğer rap yapmasaymış kesinlikle türkücü olurmuş. İçinde inanılmaz bir türkücü potansiyeli varmış. Bozlak ve uzun hava söylemeyi çok seviyormuş.
En büyük hayallerinden biri de bir müzik grubunda bas gitar çalmak. Kendisi ayrıca piyano, gitar, darbuka, def ve ney çalabiliyor.
Her zaman güçlü bir kadın vokalle düet yapmak istemiş. Büyük Ev Ablukada ve Bartu Küçükçağlayan'la da düet yapmayı çok istiyormuş.
Çalışmaları da başlamıştı zaten.
2018 ve 2019 yıllarında Spotify'da en çok dinlenen kişi Ezhel oldu. Felaket isimli şarkısı ise geçtiğimiz yılda Türkiye'de en çok dinlenen şarkı. Tebrik ediyoruz, alkışlar Ezhel'e…
Bugüne kadar yaşadığı en harika duygu ise sahnede olmakmış. İnşallah o sahnelerden hiç inmez de bizi de şarkılarından mahrum etmez! Seni seviyoruz Ezhel!