Dünya üzerinde bilinmeyen bir dilde yazılmış, hangi amaçla kaleme alındığı bilinmeyen gizemli bir kitaptan bahsedeceğim size.
Voynich Elyazması, ortaya çıkarıldıktan sonra yapılan incelemeler sonrasında, 15. yüzyılda yazılmış, yazarının kim olduğu bilinmeyen bir kitap.
Yazan kişi, dünya üzerinde olmayan bir dili kullanmış, böyle bir kitabı yazma amacının ne olduğu ise halen bilinmiyor.
Kitabın ismi ise kitabı gün yüzüne çıkaran kişi M. Voynich adındaki sahaftan geliyor.
Voynich kitabı bir şekilde ele geçirdikten sonra gizli kalmış bazı şifrelerin olabileceğini düşünerek yıllarca şifreyi çözmeye çalışır.
Fakat hiçbir sonuç elde edemez. Sonrasında da kitabı Yale Üniversitesine bağışlar (kitap halen orada saklanmakta).
O yıldan beri Voynich Elyazması dilbilimciler, kriptologlar, tarihçiler, diğer branşlardan bilim insanları ve meraklılar tarafından yoğun olarak incelenmekle birlikte, çözüldüğüne dair hiç bir kanıt bulunmamaktadır.
Kitap ana hatlarıyla 5 bölüme ayrılmıştır.
İlk bölümde bol bol bitki resimleri, altlarında da yazılar yer almaktadır. Bu bölümde yer alan bazı bitkiler tanımlanamamıştır. Muhtemelen hayali olarak çizilmiştir. İkinci bölümde ise astrolojik ve astronomik şekiller yer almaktadır. Güneş, ay, gezegenler.
Üçüncü bölümde ise kitap cozutmakta ve çıplak olarak tasvir edilmiş kadın resimleri eşliğinde damarlar, kollar, garip hayvan şekilleri içermektedir. Dördüncü bölümde ilaç tarifleri olduğu düşünülüyor.
Beşinci bölüm ise bir özet. Kısa paragraflar.
Ve bölümler ilerledikçe her sayfa daha karanlık bir hal alıyor denebilir.
Kitapla alakalı halen sır olan ve çözülemeyen o kadar çok gizem var ki, hangisinden başlamak lazım bilmiyorum.
Kitabın sahte olup olmadığı ile alakalı merakları gidererek başlayalım. Kitap keşfedildikten sonra üzerinde onlarca uzman tarafından, onlarca inceleme yapıldı.
İncelemeler sonrasında kitapta kullanılan metnin tamamen orijinal olduğu görüldü. Ayrıca karbon analizinde hem kağıdın hem mürekkebin 15. yy başından kalma olduğu da kanıtlandı.
Kitapta kullanılan yazı ise rastgele karalamalardan, resimlerden ya da hiyerogliflerden oluşmuyor.
Yazar, kendisinden başka kimse bilmese de bir dil geliştirmiş ve kullanılan yazı da alfabetik.
Kitap ayrıca Avrupa geleneklerine uygun olarak kaleme alınmış.
Kullanılan harfler de, harflerin soldan sağa kullanım şekli de Avrupa geleneklerine tamamen uyuyor.
Bunun yanında yazarken kullanılan 25-26 kadar harfin aynı olması, kelime başında, sonunda vs şekil değiştirmemesi de Avrupa geleneklerine uyuyor.
Kitabın yazımında herhangi bir duraksama ya da akışın bozulması olmadığı için, yazan kişinin bu dile aşina olduğunu düşünüyor uzmanlar.
Bu sebeple de içeriğinde gizli bir şifreleme sisteminin olduğu yönünde onlarca iddia ortaya atılmıştır.
Fakat kitabı onlarca tarihçi, kriptografi uzmanı ve bilim insanı incelese de hiçbir şey bulunamamıştır.
Peki, bu kitabı kim, niye yazdı öyleyse?
Ortaya atılan birçok iddia var elbette.
Birincisi, kitabın yazarının sırf gelecekte ortalığı karıştırmak amacıyla böyle bir şeye giriştiğini ve hiçbir amacı olmayan bir ‘troll’ olduğu yönünde.
(Çok da mantıksız değil.)
İkincisi yazarın henüz keşfedilmemiş bir şifreleme yöntemi ile kitabı yazdığı ve zamanla bu gizem perdesinin ortadan kalkacağı.
(Ehh işte.)
Son teori aşina olduğumuz, pek bi’ (!) sevdiğimiz yerden geliyor.
Yazar bu kitabı dünya dışı zeki varlıkların yardımıyla yazmıştır, yani kitabın yazarı uzaylılardır.
(Demiştim tanıdık diye ama…)
Birtakım araştırmacılar da bu kitabın bir ölümsüzlük ve Tanrı korkusu hakkında olduğunu iddia ederler ve onlara göre bu kitabın dili çözüldüğünde ölümsüzlük iksiri bulunacaktır.
Bu uğurda yıllarca kitabın şifresini çözmeye çalışan kriptoloji uzmanı ve tarihçi malesef akli dengelerini kaybetmiş.
Kitapla alakalı bildiklerimiz bunlar fakat bilmediğimiz bir yığın bilgi olabilir.
Ve ürkütücü olan da işte bu zaten…