Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu toplantıları kapsamında ABD’nin New York kentinde bulunan Trump ve Pakistan Başbakanı İmran Han, BM binasında ikili görüşme gerçekleştirdi.
ABD-Pakistan ilişkilerinin ve bölgesel güvenlik konularının ele alındığı görüşmede Trump, Keşmir konusunda önemli mesajlar verdi.
Her iki ülkenin liderleriyle Keşmir konusunu görüştüğünü ve bu meselenin çözüme kavuşturulmasını istediklerini dile getiren Trump, ABD ile Pakistan arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri artırma konusunda da mutabık kaldıklarını söyledi.
“YARDIM ETMEYE HAZIRIM”
Trump, “Keşmir konusunda yardım etmeye hazırım, bunu isterim ve edebilirim. Bu çok karmaşık bir konu ve uzun zamandır devam ediyor. Fakat eğer her iki taraf da (bunu çözmeye) istekliyse ben de bunu yapmaya hazırım.” ifadesini kullandı.
Keşmir konusunda hem Pakistan hem de Hindistan’ın bir noktada buluşması gerektiğinin altını çizen Trump, “Başbakan Modi ile çok iyi bir ilişkim var, Başbakan Han ile de çok iyi bir ilişkim var. Eğer bir şeklide orta noktada buluşulabilirse ben çok iyi bir arabulucu olurum.” diye konuştu.
“BU İNSANİ BİR SORUNDUR”
Başbakan Han ise Keşmir meselesinin çözüme kavuşturulmasında ABD’nin hem sözünün geçeceğini hem de bir sorumluluğunun bulunduğunu belirtti.
Han, “Bugün Keşmir’de 8 milyon insan, 900 bin askerin kuşatması altında yaşıyor. Bu insani bir sorundur. Eğer şu anda onunla (Modi) görüşüyor olsanız en azından bu kuşatmayı kaldırmasını isterdim.” ifadesini kullandı.
Başbakan Han, “Keşmir sorununun çözümü noktasında ABD’nin desteğini bekliyoruz. ABD bu konuyu BM Güvenlik Konseyi kapsamında gündeme getirebilir ve çözüm için bir şeyler yapabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Trump, Pakistan’a “terörle mücadele” konusunda güvendiğini vurgulayarak, “Bu yanımda oturan beyefendiye ve Pakistan’a güveniyorum.” dedi.
Taliban ile görüşmeler konusuna da değinen Trump, “Taliban’ı daha önce olmadığı kadar vurduk. Müzakereler konusunda Pakistan bize çok yardımcı oluyor.” diye konuştu.
Trump ayrıca, Pakistan medyasına ilişkin övgü dolu değerlendirme yaptı ve Amerikan medyasının kendisine haksızlık yaptığını savundu.