Konya Barosu Başkanı Mustafa Aladağ, sevgilisini döven saldırganı durdurmak isterken bıçaklayarak öldüren Kadir Şeker’in yaptığının ‘meşru müdafaa sınırları içinde kalabileceğini’ söyledi.
'Kasten mi kazara mı ?'
Aladağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuğa bu bıçağı neden sakladığı sorulduğunda da 'Tekin bir yer değil. Dershanemden evime giderken korunma amaçlı üzerimde bulunduruyorum.' diye ifadesi var. Bu bıçak çocuk tarafından kasten mi maktule saplanıyor yoksa boğuşma sırasında yere düşerken kazara mı meydana geliyor, buna dair en canlı görgü tanığı, şiddete uğrayan kadın. O da net bir ifadede bulunmuyor. Görgü tanıkları basına yansıdı. Bunlar parkı gören apartman dairesinde oturan insanlar. Uzaktan, çocukla adam arasındaki bu kavga olayına şahit olduklarını söylüyorlar. Bu hususun netliğe kavuşması, adaletin tecellisi, kamu vicdanının rahatlatılması ve aydınlatılması noktasında Başsavcılığımız lehe ve aleyhe çalışmalarını yürütüyor.
Burada hassasiyet gösterilen husus, bu bıçağın kasten mi yoksa kavga sırasında mı kazara maktulün vücuduna isabet ettiği noktasında kriminal bir inceleme ve ardından ölüm nedeni.”
Olayla ilgili çalışmaları yakından takip ettiğini anlatan Aladağ, yeni görgü tanıklarının olduğunu öğrendiklerini, güvenlik güçlerinin çevredeki kamera kayıtlarına ulaşmaya çalıştığını dile getirdi.
'Olay yerinde keşif yapıldı'
Dün akşam olay yerinde keşif yapıldığını belirten Aladağ, şöyle konuştu:
“Buna dair somut değerlendirme yapılıp deliller toplandıktan sonra maddi gerçeğin, adaletin, hakkın ve hakikatin tecellisi noktasında titiz bir çalışma yürütülüyor. Mağdur bir kadına yardım amacıyla oraya giden ama eylem suretiyle de belki hayallerinden mahrum kalan bir evladımız var. Olayın bana göre ana teması bu. 'Eylem, o korku ve heyecanla meşru müdafaa, sınırın aşılması mıdır yoksa ağır tahrik kapsamında mı kalacaktır, çocuğumuz ceza alacak mıdır, almayacak mıdır' hususu, ne benim söyleyebileceğim bir ifadedir ne de savcılık makamının. Buna en doğru şekilde karar verecek, kovuşturmayı yapacak olan yüce heyettir, mahkemedir. Birlikte, titizlikle ve yakından takip edeceğiz.”
“Kamuoyunun Kadir Şeker'e yönelik ciddi bir desteği var. Kamu vicdanı, vatandaş anlamında bunun sergilenmesi çok doğal ancak biz bir avukat, hukukçu gözüyle değerlendirmek zorundayız. Olaya baktığımız zaman meşru müdafaa sınırları içinde kalma ihtimali de var ancak kalmadığı takdirde haksız tahriğin ağır hükümlerinin uygulanması kaydıyla, biliyorsunuz adam öldürmenin karşılığı müebbet hapistir. Haksız tahriği en ağır şekilde değerlendirdiğinizde, kanun 12 ile 18 yıldır. 12 yıl ceza düşündüğünüzde bir de buna iyi hal indirimi yaptığınızda 10 yıllık bir cezaya tekabül ediyor ancak Türk Ceza Kanunu'nun 27/2. maddesi kapsamında da olayın değerlendirilmesi mümkün.”
“Ne olmuştu?
Üniversiteye hazırlanan Kadir Şeker, merkez Selçuklu ilçesi Kosova Mahallesi'ndeki parkta bir kişinin sevgilisini darbettiğini görmüş, çifti ayırmaya giden genç, bu sırada saldırgan Özgür Duran'ın sözlü ve fiziki müdahalesiyle karşılaşmıştı. Genci bir süre kovalayan ve darbeden Özgür Duran, boğuşma sırasında aldığı bıçak darbesiyle yere yığılmıştı.
Göğsüne aldığı yara nedeniyle ambulansla Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan Duran, hayatını kaybetmişti.
Polis ekipleri, olay yerindeki kan izlerini takip ederek Şeker'i ikamet ettiği teyzesinin evinde gözaltına almıştı.
Tutuksuz yargılanması için internette imza kampanyası başlatıldı
Change.org internet sitesinde başlatılan imza kampanyasında “Kadir Şeker Tutuksuz Yargılanmalı” çağrısı yapıldı. Pazar günü açılan sayfaya 50 binden fazla kişi imza attı.
İnternet sitesinin kampanyasında şu ifadeler yer aldı:
“Fen Lisesi mezunu olan ve tıp fakültesine hazırlanan 20 yaşındaki Kadir Şeker, bir erkek tarafından şiddete maruz kalan Ayşe D'nin hayatını kurtarmak istedi. Çıkan boğuşmada bıçak, şiddet uygulayan şahsın kalbine isabet etti ve şahıs öldü. Şiddete maruz kalan Ayşe D. de Özgür Duran'ın kendisini önce evde sonra parkta dövdüğünü, yanlarına gelen gencin kendisini kurtamaya çalıştığını söyledi.”
Özgür Duran'ın birçok suçtan sabıkası olduğu da hatırlatılan dilekçede “Bu olaya 'meşru müdafaa' çerçevesinde yaklaşılmalı. Sadece 'can' kurtarmak isteyen bu genç tutuksuz yargılanmalı” çağrısı yapıldı.