* Parçalanmış bir ailenin evladıyım. Biz dört kardeşiz, annemin evden gidişini hâlâ hatırlıyorum… Annem evi terk ettiğinde ben dört yaşındaydım. Üvey anne elinde büyüdük. 19 yaşıma kadar çekyata sırtımı yaslamam yasaktı. İki büklüm otururdum.
* Kardeşlerimle birlikte üvey annemden resmen işkence görüyorduk. Kışın soğuk su ile yıkanırdık. Yemekleri bizden saklardı. Çocukluğumu asla yaşayamadım. Sevgi görmedim.
* Babam ekmek parasının peşinde gece gündüz çalışıyordu. 50 yaşında kalp krizinden vefat etti. Öldüğünde ben askerdeydim, cenazesine bile yetişemedim. Çocukluğum aklıma geldikçe bazen kendi kendime ağlıyorum. Gördüğümüz zorluklar karşısında daha güçlü ve düzgün insanlar olduk. Kendi ailemi yıllarca el üstünde gezdirdim. Evlatlarımı da çok düzgün yetiştirdim.
* Ben eşim Fadime’yi 50 yıl önce tanıdım. Çok sevdiği bir çikolata var. 50 yıldır ona aynı çikolatayı alırım. Yani ilk gün nasılsam bugün de öyleyim. Benim sesim sadece sahnede şarkı söylerken yükselir. Şiddetten çok rahatsız oluyorum. Geçenlerde bir adam kızgın yağı karısının yüzüne atmış ve o aşağılık adam üç gün sonra serbest bırakılmış. Gel de çıldırma! Başka insana eziyet eden, öldüren insanlar için normal cezaevi az kalır, başka yapıların yapılması lazım. Bunlara gün yüzü göstermeyeceksiniz.
* Ailem çok önemli. Eğer bekar olsaydım daldan dala konardım ama ailevi değerlere hep önem verdim. Bu da başarıyı ve istikrarı getirdi. Üç evlat yetiştirdim, yedi torunum var.