Kastamonu’nun merkezinde 500’den fazla konak var. Biz yürüyüşümüze, Şeyh Şaban-ı Veli Caddesi’nden başlıyoruz. Bu cadde hem eski, hem de restore edilen yan yana konaklardan oluşuyor. Uğurlu Konakları’nın sahibi Gülsen Kırbaş bizi ağırlıyor; şu bilgileri veriyor: “Halkın çoğu halen bu konaklarda yaşar. Konaklar, içlerinde yaşayan ailelerin adlarıyla anılır. Kastamonu’nun çok özgün bir mimarisi vardır. Burası Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli bir eyaleti olduğundan zengin yaşam kültürünü her yerde görürsünüz.” Caddeyi arşınladıktan sonra tepedeki Kale’ye tırmanıyoruz. M.S. 12. yüzyılda Kalemnoslar tarafından yaptırılan kale restorasyonda olduğundan kapalı ama Atabeygazi Mahallesi’nden aşağı yürüdüğünüzde zamanda bir yolculuk yapmış gibi olacaksınız.
Eski sokakları, tek tük göreceğiniz ama hep güler yüzlü insanları, dekoratif kapıları ve sayısız konakla sosyal medya hesabınız için buradan bolca kare çıkarabilirsiniz. Yol üzerinde karşınıza Yakupağa Külliyesi çıkacak. İçeride size Kastamonu’nun meşhur çekme helvasından ikram edilecek. Kibarlık etmeyin, mutlaka yiyin! Kaleden aşağı yürüyüş sizi Nasrallah Camii ve hanlar bölgesine getirecek. Burada önce, Fatih Sultan Mehmet’in rakip iki oğlu Cem Sultan ve 2. Beyazıt tarafından yaptırılmış karşılıklı iki yapı göreceksiniz…
Cem Sultan Bedesteni’nin 1469’da yaptırıldığı düşünülüyor. Şu an restoran olarak hizmet veriyor. Hemen karşısındaki Penbe Han’sa 1481–1512 yılları arasında 2. Beyazıt tarafından yaptırılmış. Bir dönem deve ticaretinin de yapıldığı mekan da yöresel lezzetleri tadabileceğiniz bir restoran. İlerideki Kurşunlu Han 1443-1461 yılları arasında yaptırılmış. O tarihte Kastamonu’nun en büyük ticaret merkeziymiş. 2008’den beri otel. Nasrullah Camii’nin bulunduğu meydan şehrin kalbini oluşturuyor. Buraya oturup güvercileri, banklarda sohbet eden insanları, bir yere yetişmeye çalışan Kastamonuluları izleyebilirsiniz.
Nehrin karşısında Cumhuriyet ruhu
Şehrin ortasından geçen Karaçomak Çayı, Kastamonu’yu ikiye ayırıyor. Tarihi Nasrullah Köprüsü’nden karşıya geçince karşınıza çıkacak Cumhuriyet Meydanı içinizi açacak. Önce dev ‘Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı’yla karşılaşacaksınız. Meşhur heykeltraş Tankut Öktem’e yaptırılan heykelin üç bölümü var; Kurtuluş Savaşı’nda Türk kadının kahramanlığının simgesi haline gelen Şerife Bacı, Atatürk ve Cumhuriyeti simgeleyen figürler ve Kuva-i Milliye. Gerçekten etkileyici bir yapıt. Meydanın etrafında da birbirinden güzel iki bina var. İlki 1902’de Vedat Tek’in yaptığı Hükümet Konağı. Diğeriyse Anadolu’nun en eski lisesi olma özelliğini taşıyan 1885 yapımı Abdurrahman Paşa Lisesi. Yazar Rıfat Ilgaz’ın da 1927’de kayıt olduğu ve ölümsüz eseri Hababam Sınıfı’nı yazdığı okulun binası İl Kültür Müdürlüğü ve Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanılıyor. Binanın hemen yanındaki dar merdivenlerlerden yukarı çıktığınızda da yine Vali Abdurrahman Paşa tarafından yaptırılmış olan Saat Kulesi’ne ulaşıyorsunuz.
Konaklar mahallesi: Kastamonu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde bie idari merkez oluğu için kentte çok sayıda ve çok farklı tipte konak var. Tarihi Atabeygazi Mahallesi’nin, yan yana dizili konaklı sokaklarında yürürken eski zamanları hayal edebilirsiniz. Tek tük insanla karşılaşacaksınız ama hepsi güler yüzlü olacak… Size keyifle Kastamonu tarihini anlatacak, geldiğiniz için ne kadar mutlu olduklarını söyleyecek.
Ahşap, örtü, helva: Gıda alışverişi; pastırma, siyez bulguru, ekmeği, erişte, helva ve Taşköprü sarımsağı. Bölgede ahşap oymacılığı yaygın; küçük ahşap objeler. Taş baskı örtüler ve Kastamonu işi dantelleri de kaçırmayın.
Doğal güzellikler
Yemeklerin bu kadar leziz olmasının bir sebebi var; Kastamonu’nun muhteşem doğası! Peki nerelere gidilebilir? Küre Dağları Milli Parkı, Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Ilıca Şelalesi, Horma Kanyonu, Ilgaz Dağı Milli Parkı, Azdavay, Cide, Daday… Pınarbaşı, Tosya… Üstelik tam yaprakların sararmaya başladığı günlerdeyiz. İnebolu’dan başlayıp Kastamonu ve Çankırı üzerinden Ankara’ya uzanan, Kurtuluş Savaşı boyunca İnebolu’ya deniz yoluyla gelen cephanenin kağnılarla cepheye ulaştırılmasında kullanılan 340 kilometrelik yolun 95 kilometrelik kısmı 2008’de ‘İstiklal Yolu’ adıyla yürüyüş rotasına dönüştürüldü. 19. yüzyılın sonlarında gönüllülerle mahkumların ortak emeğiyle yapılan toprak yolun günümüzde hala belirgin şekilde kalan en iyi bölümünü İnebolu-Kastamonu arasındaki kağnı yolu oluşturuyor. Rota, Ersizler Kanyonu, Karacehennem Boğazı ve Çuhadoruğu gibi doğal güzelliklerle bezeli.
Eserleri kadar binaları da güzel müzeler
Etnoğrafya Müzesi: 1879-1881 arasında Mir Liva Sadık Paşa tarafından yaptırılan üç katlı konak 1997’de Etnografya Müzesi’ne dönüştürülmüş. Eski eşyalarla dekore edilmiş konakta Kastamonu’daki günlüm yaşamı hayal edebilirsiniz.
Arkeoloji Müzesi: 1917’de İttihat ve Terakki Kulübü olarak yapılmış, 1921’de İstiklal Mahkemesi olarak hizmet vermiş ama binayı asıl tarihi yapan özelliği Atatürk, 1925’te Şapka ve Kıyafet İnkılabı’na ilişkin nutkunu, İnebolu’dan sonra burada vermiş. 1952’de müze olmuş. İçeride Roma Dönemi’nden kalma eserler var.
Vedat Tek Kültür ve Sanat Müzesi: Geniş bahçe etrafında Cumhuriyet Evi, Şapka Müzesi, Dantel Müzesi ve Bebek Evi yer alıyor. Cumhuriyet Evi’nde sergilenen ilk Türk yapımı piyanoyu kaçırmayın.
Sonbahar pastırma zamanı
Kastamonu’nun zengin bir mutfağı var; ekmekler, çorbalar, et yemekleri, hamurlular, üryani eriği, Taşköprü sarmısağı, Tosya pirinçleri… Ilgaz Dağı’nın rüzgârlarıyla kurutulan etler, nesillerdir bu işi yapan eller tarafından kesiliyor.
En meşhurları Tabakoğlu. Mahkemealtı Çarşısı’ndaki dükkânda Sedat Tabakoğlu’nu tezgâhının başında müşterilere incecik dilimli pastırmalarından tattırırken bulacaksınız. Bölgenin meşhur yemekleri tirit kebabı, ekşili pilav, banduma, yaprak sarma, etli ekmek tarhana ve Ecevit çorbayı hem hanlarda hem de Münire Medresesi civarındaki lokantalarda bulabilirsiniz. Tarihi döneri içinse en popüler adres Naila Döner.