Abartısız her sahnesinde, beyin hücrelerinizin her birine ayrı ayrı ihtiyaç duyacağınız bir dizi olduğunu şimdiden belirtelim…
28 Kasım 2019’da izleyicisiyle buluşan dizi, sektöre beklenmedik bir şekilde damga vurdu.
1. sezonu 10 bölümden oluşan mini dizi, 2. sezon onayını da çoktan almış durumda.
Gizem dolu dizide korkudan ziyade insanı gerim gerim geren sahneler mevcut. Bolca psikolojik dram unsurları barındıran dizi, sonraki bölümlerde doldurmak üzere insanın beyninde boşluklar bırakıyor. 30-35 dakika olan bölümlere bir de merak faktörü eklenince bir çırpıda izlenebiliyor.
'Coma, Dig ve Six Feet Under' yapımlarından tanıdığımız Lauren Ambrose, dizinin ilerleyen bölümlerinde öğreneceğimiz bir sebepten bebeğini kaybeden Dorothy Turner'ı canlandırıyor.
Varsa yoksa kariyerim diyen tiplerden birisi olan Dorothy, çok ünlü bir haber muhabiriyken yaşadığı olayların sonucunda aklını yitirip tuhaf bir kadına dönüşüyor. Bu süreçte eve bir bebek bakıcısı almaya karar vermesiyle birlikte olaylar cereyan etmeye başlıyor.
'Black Mirror, Fantastic Four ve Warcraft' yapımlarından aşina olduğumuz Toby Kebbell, Dorothy Turner'ın eşi ve dizideki en normal insan olan Sean Turner'a hayat veriyor.
Sean çok başarılı bir şef ve yemek tadım uzmanı olmasının yanı sıra eşine aşık ve onun için her şeye katlanmaya hazır fedakâr bir adam. Eve gelen bakıcıdan sonra eşinin gittikçe daha da tuhaflaştığını gören Sean, 18 yaşındaki bakıcı kızın gizemli ve ürkütücü derecedeki tuhaf hallerini de görebiliyor.
Snatch, The ABC Murders ve Sick Note' yapımlarının yanı sıra elbette kiii 'Harry Potter'ın Ron Weasley'i olarak aklımıza kazınan Rupert Grint, dizide Dorothy'nin lüks düşkünü erkek kardeşi Julian Pearce rolünde.
Bakıcını eve gelmesiyle olağan dışı olaylara tanık olan ve baş etmekte güçlük çeken Sean, çareyi Dorothy'nin durumundan haberdar olan Julian'dan yardım istemekte buluyor. Olan biteni mantık çerçevesinde değerlendirmeye çalışsalar da onları çok daha gizemli olaylar bekliyor.
'Game of Thrones, Too Old to Die Young' yapımlarından bildiğiniz Nell Tiger Free, bebek bakıcısı Leanne Grayson'ı oynuyor.
Birden bire ortaya çıkan Leanne, başlarda normal davransa da sonraları hareketleri ve davranışlarıyla adeta bir ruh hastası haline geliyor. Dorothy yaşadığı travma sonrası olup bitenleri anlamazken Sean bu kızla ne yapması gerektiğini bilemiyor.
Olay örgüsünün farklı olması, gizem unsurları ve oyuncuların performansları yönünden bakılınca bir şansı fazlasıyla hak eden bir yapım diyebiliriz.
Servant trajik bir şekilde çocuklarını kaybeden bir çiftin bu durumla başa çıkarken yaşadıklarını farklı bir açıdan ele alıyor. Dorothy çocuklarını ölümünden kendini sorumlu tuttuğu için psikolojik olarak çöküş yaşarken Sean ve Julian durumu kimseye anlatmadan çözüm bulmaya çalışıyorlar.
Apple TV+ dizileri beklenen sükseyi yaratmayı henüz başaramamış olsa da Servant umut vadeden dizilerin başında geliyor.
Bir terapistin tavsiyesiyle hiçbir şeye tepki vermeyen Dorothy'e gerçekçi bir oyuncak bebek alan Sean, karısının bebeği gerçek sanmasıyla derin bir nefes alıyor. Taaa ki Leanne bakıcı olarak eve gelene kadar. Bakıcı kızın da bebeğe gerçek gibi davranmasıyla Sean ve Julian neye uğradıklarını şaşırıyorlar.
Alışılagelmiş korku-gerilim yapımlarına göre çok daha farklı bir ilerleyişi var.
Leanne, sadece Dorothy'nin yanında değil o yokken de rol yapmaya devam edince Sean bir tuhaflık olduğunu sezmeye başlıyor. Gittikçe çığırından çıkan olaylar sonucunda, Sean ve Julian akıllarını yitirmemek için uğraşırken bir yandan da olan bitene mantıklı bir sebep bulmak için kıvranıyorlar.
Gündelik hayattan kopmadan olağanüstü bir dünyayı dizinin içine taşımışlar desek doğru olur.
Görsellik oldukça cezbedici ama bir o kadar da iç karartıcıyken dizide tam anlamıyla korku-gerilim yapımına uygun renk tonlamaları mevcut. Olayların geçtiği evin içerisindeki sahnelerde, merak edilen konulara yönelik ip uçları yakalamak mümkünken alt metinde psikolojik ögeler de göze çarpıyor.
Dizideki müzikler ve ses efektleri, gerilimi üst seviyeye taşıyacak türde.
Leanne'nın olduğu sahneler, dünyevi zevklerle inanç unsurlarını bir noktada kesiştiren cinsten. Dizi, dua ve inançla alakalı sahnelerde dinsel bir boyut kazanacağının sinyallerini veriyor. Günah ve arınma kavramlarının yansıtıldığı sahneler, gizem ve tuhaflık boyutunu arşa çıkarıyor.
Bölümlerde bırakılan boşluklar, dizinin tahmin edilebilirliğini imkansızlaştırıyor.
Dizideki en 'eeeh!' dedirten sahneler sürekli şarap içilen, durgun geçen kısımlar olsa gerek. Ama bir süre sonra bu sahnelerin de belli bir amaç uğruna oluşturulduğunu anlıyorsunuz. Bu sahneler, ilerleyen bölümlerde anlam kazanmaya başlıyorlar. Bu sahnelerde gözden kaçırdığınız bir detay sonraki bölümün anahtarı olabiliyor.
Servant, sıradan korku yapımlarındaki klişe sahneler olmadan da insanın içini ürperten unsurlar oluşturulabileceğini gösteriyor.
2. sezon itibariyle bizleri nelerin beklediğini merak ediyoruz. Öyle ki hâlâ 1. sezonun final bölümünden kalma soru işaretleri beynimizi kurcalıyor. Sizlerin de sıkılmadan çerez gibi tüketebileceğiniz bir dizi olduğunu düşünüyoruz ve şiddetle tavsiye ediyoruz…