İSTANBUL’da yaklaşık 7 şiddetinde beklenen deprem için hem doğanın hem uzmanların uyarıları artıyor. Deprem kadar gerçek olan başka bir konu var ki İstanbul’da kimse depreme hazır değil. Hazır olmayan kesimlerden biri de sanayii. İhracatın, ekonominin bel kemiği sanayiinin durumunu birinci ağızdan işitmek ise gerçekten üzücü. Türkiye’nin en büyük sanayicilerini çatısı altında toplayan İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Anadolu gezileri kapsamında ziyaret ettiği Şanlıurfa’da Başkan Erdal Bahçıvan’la güncel konulara ilişkin bir sohbet de yaptık. Sohbetin en önemli konusu ise deprem oldu. Hatta sorularımız arasında deprem olmayınca Bahçıvan, kendi hatırlattı ve önemli açıklamalarda bulundu.
SURİYE DEĞİL DEPREM
Türkiye’nin en önemli riskini “Ne Suriye ne şu ne bu. En büyük risk deprem” diye tanımlayan Bahçıvan şunları söyledi: “Depremle ilgili öz eleştirimizi yapmak, yapabileceklerimizi öne çıkarmak adına İSO olarak, sorumluluğu güçlü bir şekilde almaya kararlıyız. İstanbul’daki tüm sanayi firmalarının hakikaten samimi ve sağlıklı bir check-up’ının yapılması gerek. Kabul edelim ki İstanbul içerisindeki binalar eski ve çok katlı. Bu check-up neticesinde uygun olmayan firmaların da çok hızlı bir şekilde dönüşümlerinin yapılması lazım. Her sektörün kendi öz eleştirisini en sağlıklı şekilde yapması gerek. Hepimiz ameliyata gireceğiz. Bu konuda artık üç maymunu oynama dönemimiz bitti.”
BİR VEBAL GÖRÜYORUM
Dönüşüm konusunda, “Bununla ilgili bir metodoloji belirleyeceğiz” diyen Bahçıvan, “Geçen gün vali beyle de oturduk bu konuyu konuştuk. Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu da bu çarşamba meclisimize geliyor. Yani bunu hasıraltı etmeme noktasında ben kendi adıma son derece kararlıyım çünkü bunu bir vebal olarak görüyorum. Umursamama lüksümüz yok.” Bahçıvan İstanbul’un marka değerinin de arttırılması gerektiğini belirterek İstanbullu sanayicinin Anadolu’daki kentlere yatırım yapması için verilen teşviklere değindi. Bahçıvan, taşınma teşvikinin bu anlamda yatırımları ivmelendireceğini vurguladı. Bahçıvan, “İstanbul’u bizim artık cezbetme noktasından çıkartmamız gerekiyor. Çok yüklendik İstanbul’a… Deprem de belki bunun en önemli uyarıcısı” diye konuştu.
BANKALAR HATALI KREDİ KULLANDIRDI
“MERKEZ Bankası kararlarına girmeyi uygun bulmuyorum çünkü görevi finansal istikrarın sağlanması noktası” yorumunu yapan Bahçıvan şunları söyledi: “Merkez Bankası’ndan da önemli olan piyasanın kendi faizi. Maalesef bankacılarımızın birtakım sektörlere çok rahat kredi verdiği gerçeğini herkesin kabullenmesi gerekiyor. Bence herhalde Türkiye’nin alması gereken en büyük ders bu kredileri verirken biz nerede hata yaptık, bu kredileri başarı primleri olarak birilerini çok mu cezbetti? O başarı primleri, biraz ana gerçeklerden bizi uzaklaştırdı mı? Enerjiye verilen krediler hatalıydı. Sanayinin, bankadan finansman sağlama olayı yerine yeni alternatifleri ortaya koyması gerek.”
VW YATIRIMI REFERANS ALINIR
BAHÇIVAN gündemdeki Volkswagen yatırımına ilişkin olarak, “VW çok çok önemli bir yatırım ama bunun dışında da farklı sektörlerde, özellikle de sanayide, imalat sektöründe şu anda ilgi yüksek değil ama orta-yüksek olduğunu söyleyebilirim. Farklı görüşmelerin olduğunu biliyoruz. Yani şu anda masada bitmek üzere olan sadece benim bildiğim üç beş tane ciddi diyebileceğimiz boyutta işlem var. Özellikle Avrupa dışında, yani Japonya’dan enteresan bir ilgi var mesela onu söyleyeyim. Hakikaten Japonların enteresan bir ilgisi var. Hindistan’dan enteresan, stratejik ilgiler var. Volkswagen kesinleşirse ben tekrar Avrupa’dan da onu referans alacak olan yatırımcıların da Türkiye’ye döneceğiniz bekliyorum” yorumunu yaptı.
BÜYÜMEDE UMUT VAR
İSO Başkanı Bahçıvan ekonomiye ilişkin ise şu yorumları yaptı: “İSO PMI 18 ay sonra ilk defa eylülde 50 rakamını yakaladı, olumlu seviyenin tabanı demek. Detaylara girdiğimizde istihdam, stoklar, dış siparişler, iç siparişler ve saire, o alt başlıklarda da olumluluğu ortaya koyuyor. Otomotiv malum. Son ayların en iyi satışını yaptı. Konutta ciddi artış var. Perakende hızlanıyor. Faizlerin düşmesi en önemli nedeni. Son Tünelin ucundaki ilk ışıkları görmeye eylülde başladık. İnşallah bu harekat sürecinin tekrar toparlanmasıyla, başta enflasyondaki düşüş işaretleri, onu besleyecek olan faiz ve en önemlisi de finansal istikrarın tekrar yakalanıyor olmasıyla önümüzdeki ayları daha olumlu geçireceği düşüncesindeyim. O inancımızı kaybetmiş değiliz. Büyüme yüzde 5 olur mu? Olması çok mu doğru? Yani bizim artık büyümeyi rakam olarak konuşmak değil, büyümeyi nitelik olarak konuşmamız lazım.”