Dünyanın birçok ülkesinde ilaç firması Covid-19 tedavisinde kullanılacak aşı ve ilaç üzerinde çalışmalara başladı. Peki koronavirüs aşısı bulunduğu takdirde tüm insanlık bundan eşit şekilde faydalanabilecek mi yoksa ancak şanslı bir azınlığa yetecek kadar mı üretilebilecek?
Euronews'ten Sertaç Aktan'a konuşanMilan Üniversitesi Kamu Maliyesi Profesörü Massimo Florio SARS salgını sonrası geçen 20 sene içerisinde ilaç şirketlerinin influenza virüslerini önceliklerine almadıklarını çünkü kronik hastalıklar kadar istikrarlı bir durum oluşturmadıklarını belirtiyor.
Florio daha önceki salgınlarda ilaç firmalarının aşılara harcanan paralar nedeniyle zarar ettiklerini de kaydediyor. Daha önceki salgınlar bugünkü boyuta ulaşmadığı için üretilen aşıların çoğu şirketlerin elinde kaldı.
Bunun yanı sıra firmalar aşı olmak isteyip istemeyeceği belli olmayan herkese ucuz aşı sağlamak yerine aşı olmayı isteyecek daha az sayıda kişiye daha pahalı şekilde üretilen aşıyı satma yoluna gidebilir. Öyle olduğu takdirde aşı adedi de kısıtlı sayıda olacak.
Araştırma projelerinin yarısı kanserle ilgili
Bloomberg tarafından yapılan analizlere göre dünyanın en büyük 20 ilaç firması 2019 yılında 400 civarı araştırma projesi üzerinde çalıştı. Bunların yarısı kanser ile ilgiliyken yalnızca 65 tanesi bulaşıcı hastalıklar ile ilgiliydi.
Bunun yanı sıra bu 20 firmadan sadece dördünün aşılara özel ar-ge departmanı bulunuyor.
“Sistem çelişki üzerine kurulu”
Florio “Var olan sistem 'sağlık için bilim' ile 'kar için bilim' arasında çözülemez bir çelişki üzerinde işliyor” diyor.
Aşıyı bulmak için zamana karşı yarış sürerken Avrupa Birliği (AB) ve tüm devletlere aşı bulunduğu takdirde tüm insanlığın kullanımına açık ve ekonomik olarak en fakir ülkelerce bile erişilebilir olması çağrısı yapılıyor.
17 Nisan tarihinde Avrupa Parlamentosu'nda onaylanan bir tasarıda herhangi bir oranda kamusal fondan yararlanan her çalışmanın kamusal alanda kalmak zorunda olduğu belirtildi.
“Piyasa her şeyi çözer fikri bir aldatmaca”
Belçikalı parlamenter Yeşiller üyesi Petra De Sutter “-Piyasa her şeyi çözer- fikri bir aldatmacadır. Kriz zamanlarında bu tür durumlarla hükümetler yüzleşmeli ve meseleyi bizzat ele almalıdır.” diyor. De Sutter şöyle devam ediyor:
“İlaç gibi bazı sektörlerde tüketicilerin hastalandıkları zaman seçme şansı yok. İçinde bulunduğumuz sistemde ilaçlarını önceliğini piyasa belirliyor. Ancak piyasa bu gündemi ilaçların karlılık oranlarına göre belirliyor. Bu nedenle Avrupa'da bu sistemi yeniden düşünmeli ve değerlendirmeliyiz.”
AB'den ayrılmış olan İngiltere'de de 20 farklı sivil toplum kuruluşu hükümete benzer bir yasa çıkarması için taleplerini iletti.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre şu anda dünyada 62 ayrı araştırma programında Covid-19 aşısının geliştirilmesi için uğraşılıyor.
Son olarak Costa Rica aşının daha hızlı şekilde son aşamaya geçebilmesi için gerekli verileri toplamak adına DSÖ'nün gönüllülerden oluşan bir havuz yaratmasını istedi.
Bunun karşılığında DSÖ “Covid-19 ile mücadele araçlarına hız verme” adı altında küresel bir proje oluşturdu ve dünyanın her yerinden gönüllülerin katkı sağlamasının önü açıldı.
Fikri haklar ve patent Covid-19 için nasıl işleyecek?
Avrupa Patent Ofisi kurallarına göre genellikle ilaç patentleri 20 yıl sürüyor ve her ülke ilaç şirketleri ile kendi fiyat pazarlığını yapabiliyor.
Avrupa dışında ise, örneğin Kanada'da, varolan bazı fikri haklar esnetildi ve devletin belli patentleri patentin sahibi olan kişi veya şirketin rızası olmasa bile belirlenmiş bir kök ücret ödeyerek hemen sahip olmasının önü açıldı.
Dünyada buna benzer adımlar atan başka ülkelerde var ancak çoğu ülke ve vatandaşları aşı bulunduğu takdirde ne olacağını ve sistemin nasıl işleyeceğini hala bilmiyor.