Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) dünyaya yayıldığı yer olan Çin, kendisine yönelik eleştirilere, “virüsün dünyanın her yerinde her zaman ortaya çıkabileceği” yanıtını verdi. Kendilerinin de diğer ülkeler gibi kurban olduğunu savunan Çinli yetkililer uluslararası soruşturmadan da çekinmediklerini kaydetti.
Dünya genelinde şu ana kadar 4.5 milyon kişi hastalığa yakalanırken 300 binden fazla kişi de hayatını kaybetmiş durumda.
Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, salgın sebebiyle diğer ülkeler gibi Çin'in de bir “kurban” olduğu ve “suçlu olmadığı” belirtildi.
Kovid-19'un dünyanın her yerinde her zaman ortaya çıkabileceği vurgulanan açıklamada, “Kovid-19, insanlığın ortak düşmanıdır.” ifadesine yer verildi.
Tazminat taleplerine karşı önceki salgınlar işaret edildi
Açıklamada, “Çin'in salgın sebebiyle özür dilemesi ve tazminat ödemesi gerektiği” görüşleri karşısında, dünyada daha önce yaşanan salgın hastalıklar hatırlatılarak, H1N1 gribi, AIDS (HIV) ve deli dana hastalığı gibi salgınlar ile ilgili sorumluluğu bulunanların ve tazminat ödemesi gerekenlerin de sorgulanması istendi.
“Uluslararası soruşturmadan çekinmiyoruz”
İlk Kovid-19 vakasının Vuhan'da çıkmasının “virüsün Vuhan merkezli olduğu” anlamına gelmediği belirtilen açıklamada, bağımsız uluslararası soruşturma heyetinin Çin'i ziyaret etmesinden korkulmadığı kaydedildi.
Açıklamada, Kovid-19'un insan yapımı değil, doğal bir felaket olduğu da bildirildi.
ABD'nin Çin'e yönelttiği suçlamalar nelerdi?
ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, bu ay başında Kovid-19'un Vuhan'daki bir laboratuvardan çıktığı yönündeki iddialarını dile getirmişlerdi.
Trump, virüsün Vuhan'daki bir laboratuvardan çıktığına ilişkin kanıtları gördüğünü ancak detay paylaşamayacağını açıklamıştı.
Detaylar için
Öte yandan Trump, 27 Nisan'da Beyaz Saray'da yaptığı basın toplantısında, Kovid-19 salgınına ilişkin ABD'nin Çin'den tazminat talep edebileceğini kaydetmişti.
Çin hükümeti, virüsün Vuhan'daki bir laboratuvarda üretildiği iddialarını yalanlıyor ve konunun siyasileştirildiğini savunuyordu.
