Türk Televizyon Tarihinin En Çok Konuşulan ve Beynimize Kazınan 20 Yarışma Programı

80'li yıllarda başlayıp çok uzun süre devam eden, program dışında da çeşitli eğlence aktivitelerinde tekrarlanan bir yarışmaydı. Erkan Yolaç bu işin ustası olarak karşısındaki kişiye bir şekilde 'evet' veya 'hayır' kelimelerini kullandırtmaya çalışırdı. Onun oltasına gelmemek ise imkansızdı…

90'larda yayınlanan yarışma, kıpır kıpırdı. Şebnem Dönmez ve Murat Başoğlu harika ikililerdi. O zamana kadar Türkiye'de bir benzeri yoktu. Aksiyon ve eğlenceyi bir araya getirmiş ilk uygulama denilebilir.

Erhan Yazıcıoğlu'nun efsane yarışması Seç Bakalım'ı hatırladın mı? Henüz Çarkıfelek yokken o vardı. Çok eğlenceli olmasının yanında, yarışmacılara giydirilen enteresan kostümler de dikkat çekiyordu.

Aslında Güner Ümit ve Turnike deyince şöyle derin bir nefes almak gerek. Başlarda çok eğlenceli olan program, talihsiz sözleriyle beraber tabuya dönüşmüştür. Zaten o saatten sonra da Güner Ümit bu sektörde pek tutunamamıştır. Biz de hatırlatmak dahi istemiyoruz ama çok konuşulduğu gerçeğinden de kaçınamıyoruz.

Aslında Çarkıfelek, Türkiye'nin ilk yarışmalarından biri. Yani tarihi çooook çok eskiye dayanıyor. Ama bizim aklımıza kimse değil, sadece Mehmet Ali Erbil geliyor. Yarışmayı o sunmaya başladıktan sonra her şey değişti. Eğlenceli şovu, konuklara yaklaşımı, akılda kalan hostesleri, Uğur Derin Dondurucu, parmaktan sonra ve oranj desek yeterlidir herhalde. O da birkaç kez söylenmemesi gereken sözlere imza attı ve kanal kanal dolaştı. Şimdi ise maalesef o yok ama bir şekilde bu gelenek farklı sunucularla devam ettiriliyor.

Pazar günü banyonuzu yaptıktan sonra karşısına kurulmanız daha dün gibi değil mi? Ah o yüzük geçirme oyunları, mayın tarlası misali boya kutuları üzerinde gezme, daha neler neler… Hem de bugün olsa konuk etmeyi aklınızdan bile geçiremeyeceğiniz herkes geçti bu programdan. Kostümleri ile Süheyl ve daha ağırbaşlı haliyle Behzat Uygur, tatlı hostesliği ile İpek Tanrıyar hep unutulmaz kalacak.

Şöyle eğlence yarışmalarını bir düşüneyim deseniz hemen akla gelmez. Ama Dost Elver ve Ebru Şallı'nın sunduğı Pazar Yıldızı, gerçekten çok eğlenceli bir programdı. İki grubu birçok farklı kategoride yarıştırır ve arada da komik birçok şeye bizi tanık ederlerdi. Dost Elver aslında buradan yürüse yeni bir Mehmet Ali Erbil olabilirdi….

Gelmiş geçmiş en zevkli bilgi yarışmalarından biriydi kesinlikle. Metin Uca, genel kültürü ile sadece yarışmayı sunmuyor, adeta şov yapıyordu. Ha şov demişken, Passaparola şarkısı ile dans eden hanımları da unutmadık. Ödül iküçüktü ama mücadele eeeepey büyüktü.

Formatını da ne olduğunu da çok iyi biliyorsunuz, anlatmaya gerek yok. Ama şuna değinmeye gerek var ki, hiçkimse Kenan Işık'ın yerini dolduramadı. Ayrıca gelmiş geçmiş en uzun soluklu bilgi yarışmalarımızdan biri olarak da kaldı.

En en en en efsane yarışmadır belki de. Yurt dışından uyarlanan bu format, bizi esir aldı. Zaten o saatten sonra artık geri dönüşü olmayan bir yola girdik. Eleme geceleri, sonucu bir türlü açıklamayan Doğa Bey, cevval sunuculuk ve yarışma ile ünlü olma kavramı böyle girdi hayatımıza. Hala daha Melih, Eray, Hülya, of deli gönül Tarık, Melike, Ali gibi karakterleri hatırlıyorsan tamamdır zaten… Öykü Serter ve Tan Sağtürk ise bu yarışma ile beraber parlaşmıştı.

Aynı evde kalan ve elenmemeye çalışan yarışmacılardan, birdenbire bambaşka bir noktaya geçtik. Bir eve kapanan gelin ve damat adayları ile onların anneleri, çok uzun zaman Türkiye'nin gündeminde kaldı. Tülin ve Caner de popülaritede hiç fena değildi ama asıl efsane görselde… Semra Kaynana, oğlu Ata, gelin adayı Sinem hep gündemdeydi. Semra Kaynana'nın gereksiz yüksek açıklamaları ile Sinem'e resmen psikolojik bir şiddet uygulandı. Neyse ki şimdi alakası bile yok, kendini hayvanlara adamış durumda.

Biri Bizi Gözetliyor'dan tanıdığımız Doğa Bey'in bizi kanser eden yavaşlığı, Dokun Bana'da devam etti. Dünyanın en heyecansız yarışması denilebilir gerçekten. Yarışmanın ödülü de olan bir arabaya dokunarak başlayan yarışmacıların, elini arabadan asla çekmemesi gerekiyordu. Çeken eleniyor, sona kalma dirayetini gösteren ise kazanıyordu. Sunuculardan Acun Ilıcalı'nın röportaj yaparken yanlışlıkla yarışmacının elini bıraktırdığını biliyor muydunuz?

Defalarca remake'i yapılan bu yarışma, listenin en sempatiği. Birbirinden tatlı çocuklara sorular sorup verdikleri cevaplar kaydediliyor, yetişkinlere de ne cevap verecekleri üzerinden adeta bahis oynatılıyordu:) Ama o çocuklar da, cevapları da, en iyi sunucusu Berna Laçin de unutulmadı.

BBG reality show kavramını değiştirdiyse, Popstar Türkiye de müzik yarışması anlayışımızı değiştirdi. Ercan Saatçi, Deniz Seki, Ahmet San ve Armağan Çağlayan ile jüri üyesi nasıl olur ve ortalık ne kadar karışabilir öğrendik. Hala hatırladığımız Bayhan, Serkül, Abidin, Barış, Firdevs, Evren, Aydan gibi yarışmacıları da en uzun süre popüler kalan yarışmacılar olabilir. Ama her şey gibi bunun da bir sonu var, o şöhret hiçbir zaman sonsuza dek sürmedi. Geriye skandallar, muazzam renkli tartışmalar ve müzik şöleni kaldı.

atv ise Kanal D'nin müzik yarışması hamlesini görüp, büyük oynadı. BBG ve Popstar Türkiye'yi birleştiren bir konsept geliştirdi. Yetenekli yarışmacılar bir eve yerleştirildi, eğitildi ve yarışma günlerinde şarkılarını söyledi. Doğal olarak da seyir ve dinleme zevki daha yüksek performanslara tanık olduk. Bize de Pınar Aydın, Özgür Çevik ve tabii ki Barış Akarsu gibi isimler kaldı. Her şey unutulsa bile, Barış Akarsu ve onun seslendirdiği Cem Karaca şarkıları hiç unutulmadı…

Tüm bu yarışmacılar içinde en verimli, Türkiye'ye en fazla isim kazandıran yarışma ise kesinlikle Türkiye'nin Yıldızları. Yetenekli yarışmacıların eğitim aldığı ve her hafta kısa skeçler hazırladığı bu yarışmadan Beren Saat ve Engin Akyürek çıktı, daha ne olsun!

Müzik, dans ve performans artık hayatımıza girmişti. Benimle Dans Eder misin yarışmasının farkı ise, renkli jürisi ve Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi şovmenlerinden Huysuz Virjin'in sunuculuğunu yapmasıydı. Buradan da epey isim kazandık diyebiliriz. Hatta Turabi'nin de Survivor'dan önce burada yer aldığını fark ettiğimizde şaşırmıştık. Ama ne yalan söyleyelim, her hafta eğlenceli birkaç saat geçiriyorduk işte…

7 nota var, kaç beste çıkabilir değil mi? Serdar Ortaç bu tezine karşın, bir müzik yarışması sundu. Müzikle ilgili yapılabilecek bütün müsabakaları barındırıyor, çok da eğlenceli oluyordu. Ağırladığı konuklar da o dönemin en popüler kişileriydi. Valla harika programdı, keşke yine olsa!

Wipe Out sanki bir oyunun easy, Fear Factor da hard seviyesi gibiydi. Asuman Krause'nin sunduğu ve hem onun hem dış sesin bize kahkaha attırdığı bu macera yarışması dün gibi aklımızda. Gerçekten çok eğlenceli ve heyecanlı bir programdı.

Gelelim Acun'un bir diğer işine… Zaten Acun bu işin profesyoneli artık. Kendi kanalını açmadan önce son yaptığı işlerdendi bu yarışma. Her bir yarışmacının önüne mühürlü kutular diziyor, kura ile bir tanesini yanına çağırıyordu. Yarışan kişi, diğer arkadaşlarının kutusunu açtırarak, en düşük tutarları bulmaya çalışıyordu. Finalde de, esrarengiz Hamdi Bey'in kutusuna verdiği teklif ve kendi kutusu arasında bir karar vermesi gerekiyordu. Cem Yılmaz'ı hatta 50 Cent'i bile ağırlayan bu program, en çok konuşulan programlardan biri.

Yemekteyiz, yıllar önce başladığında çok daha zevkliydi sanki… Mizah gücü yüksek bir dış ses ve özenle seçilmiş yarı deli yarışmacılarla tam bir seyir şöleniydi. Hasan Bey'i, “Üzüm var üzüm ye” Ümit'i ya da Karadeniz'in hırçın kızını unutmak imkansız. Hala devam ediyor ama aynı tatla mı, bilmem…

Survivor da başladı başlayalı asla ara vermeyenlerden. 2005'te başlayan program her zaman odak noktası oldu. Hala daha Cemal Can, Ardahan vesaire diye konuşuyoruz İçinden efsaneler çıkarmış bu program, gelmiş geçmiş en konuşulan yarışma programı olabilir.