Bir dönem sesli film yapmak o kadar zormuş ki, film yapımcıları 1920'lerin sonuna kadar sessiz film yapmaya devam etmiş. İşte biz de bu içerikte sizler için sessiz film teknolojisi ile üretilen filmleri derledik. İyi seyirler…
Not: Filmlere ait tanıtım yazıları IMDb ve beyazperde.com'dan alınmıştır.
Sessiz filmler ilk olarak 1860'larda yapıldı.
1. Yumurcak (1921)
IMDb: 8,3
Yumurcak, kimsesiz bir çocukla onu sahiplenen bir adamın hikayesini anlatıyor. Edna doğum yaptıktan sonra kocası tarafından terk edilir. Bir başına kalan kadın bebeğine bakabilecek gücü kendisinde bulamaz ve çocuğu sokağa bırakır. Tesadüf eseri çocuğa rastlayan sempatik ve sevecen Charlie'nin yumuşak kalbi el vermez, kimsesiz bebeği yanına alır. Birlikte beş yıl boyunca son derece mutlu zamanlar yaşayan ikilinin arasında kopması zor bir bağ oluşmuştur. Ta ki hastalanan küçük Jack, Charlie tarafından doktora götürülene kadar… Aralarında biyolojik bir baba-oğul ilişkisi olmadığını anlayan doktor ikiliyi birbirinden ayırır. Ancak bu sıcak dostluk önemli olanın biyolojik bağ olmadığını kanıtlar niteliktedir. Bir şekilde tüm zorlukları aşacak olan ikiliyi güzel günler beklemektedir.
Sinemayı sinema yapan isimlerin başında gelen Charlie Chaplin tarafından yönetilen yapıt, mizahla örtülü bir dram olsa da gülen gözlü Chaplin'in izleyenine neşe ve umut aşıladığı filmlerinden biri.
2. Potemkin Zırhlısı (1925)
IMDb: 8,0
Rus-Japon savaşı sırasında yenilgiye uğrayıp zayıf düşen Çarlık Ordusu, köylü ayaklanmalarını bastırırken daha da güçsüz duruma düşer. Askerler arasında da hoşnutsuzluklar artmaya başlar. Bunun yanında çarlık subayları, gemi mürettebatına sürekli baskı yapar, mürettebatın yatma yerleri, yedikleri, içtikleri ve çalışma koşullarının dayanılmazlığının yanında subayların bu davranışları da işi katlanılmaz boyutlara taşır. 27 Haziran 1905’te Potemkin Zırhlısı’nda bir isyan patlak verir. Potemkin Zırhlısı; 1905 devrimi yansıtan devrimci bir film olmasının yanında, büyük usta Eisenstein’ın sinema sanatında devrim yaratan bir çalışmasıdır.
3. General (1926)
IMDb: 8,1
The General, sevdiği kadını kaçıranlardan kurtarmaya çalışan bir adamın hikayesini anlatıyor. Johnnie makinisti olduğu treni “The General”a ve Annabelle Lee isimli bir kadına aşıktır. Ancak Amerikan İç Savaşı başladığında çalıştığı hat iptal edilir ve Johnnie de bir mühendis olarak daha değerli hale geldiğinden servisten alınır. Annabelle bu durumun Johnnie’nin korkaklığından ötürü kaynaklandığını düşünmektedir. Bir casus Annabelle’in de içinde olduğu treni kaçırınca Johnnie hem trenini hem de sevdiği kadını kurtarmak üzere adrenalinle dolu bir yolculuğa çıkacaktır.
4. Metropolis (1927)
IMDb: 8,3
Metropolis'te, insanlık artık ikiye ayrılmıştır. Yer altında makinelerle birlikte yaşayan sınıf ve yukarıda daha konforlu bir yaşam süren yönetici sınıf. Yer altında yaşayan işçiler zorlu bir yaşam sürerken, yönetici sınıf konforlu bir hayat sürer. Hayatlarından oldukça memnun olan yönetici sınıf, yaşam mücadelesi veren yer altındakilerin durumu pek de önemsemez. Lang, bölünmüş toplumsal yapıyı, insanı bir aşktan yola çıkarak, uzlaştırmaya çalışır.
5. Kanatlar (1927)
IMDb: 7,5
Wings, I. Dünya Savaşı'nda savaş pilotları olarak görev alırken aynı kadına aşık olan biri zengin diğeri orta sınıf olan ki genç adamın hikayesini konu ediyor. Filmin başrollerinde Clara Bow, Charles Rogers ve Richard Arlen yer alıyor.
6. Yedinci Cennet (1927)
IMDb: 7,6
anet Gaynor, Charles Farrell ve Ben Bard'ın başrollerinde yer aldığı filmde bir sokak temizlikçisi zor durumda olan bir kadının hayatını kurtarır ve bu ikili kısa sürede birbirlerini sevmeye başlarlar. Savaş, bu aşka mani olacak mıdır?
7. The Docks of New York (1928)
IMDb: 7,5
Gemilerde çalışan Bill Roberts, limana yanaştıkları ve bir gece izinde olacakları günlerden birinde kıyıda intihar etmek üzere olan genç bir kadınla karşılaşır. Suya atlayan Bill kadını kurtarır ve intihar sebebinin çektiği yoksulluk olduğunu anlar. Birlikte rıhtımdaki barın yolunu tutarlar ve hayatlarını değiştirecek bir gecenin içine atılırlar… John Monk Saunders'ın The Dock Walloper adlı hikayesinden perdeye uyarlanan sessiz filmin yönetmeni Josef von Sternberg.
8. Endülüs Köpeği (1929)
IMDb: 7,7
Genç Bunuel ve Dali, her zamankinden daha gerçeküstücü bir anlayışla, beyaz perdeye unutulmaz kareler kazandırdılar. Öncelikle akla gelen sahnelerden biri ise bu sıra dışı filmde karşılaştığımız ay ve bulut görüntüsünü takip eden göz kesme sahnesi. Sinemacılar burada saf düşsel ve sinemasal anlatımı bozan yapılarıyla dönemin sinema seyircilerini son derece şaşırtırken sadece sinema dünyasına değil, sanat dünyasına da bomba gibi düşen bir kısa filme imza atmışlardır.
9. Pandora'nın Kutusu (1929)
IMDb: 7,9
Dansçı Lulu, saygın ve tanınmış bir gazete editörü olan Dr. Ludwif Schön'ün metresidir ve kirası zengin patronları tarafından ödenen bir evde kalmaktadır. Bir gün kapısı eski patronu Schigolch tarafından çalınır ve tam bu esnada Schön de kapı da belirir. Eski patronunu terasa sakladıktan sonra sevgilisi Schön'den yıkıcı bir haber alır. Schön, bir bürokratın kızı olan Charlotte von Zarnikow ile evleneceğini söyler. Lulu onu kararından döndürmek için ikna etmeye çalıştığı sırada Schön, Schigolch'u fark eder ve ipler tamamen kopar. Ancak tüm bu yaşananlar bir hikayenin sonu değil, aksine karmaşık bir hikayenin başlangıcı olacaktır.
10. Kameralı Adam (1929)
IMDb: 8,4
Bu film, senaryosu dahil her aşamasıyla, başta tek bir kişinin deneysel zekası ve bir grubun başkalarına örnek olmak için verdiği karşılıksız mücadelenin bir ürünü. Filmin yapımında sinema tarihinin her türlü başarısının yanında, bir kameranın yapabildiği muhteşem değişiklikleri de görebilirsiniz. Sanatsal drama alanında bilinen teknikleri değiştiren, hatta yıkan bir film olarak Kameralı Adam, aynı zamanda sinema ve sinema tarihine bir tür saygı olarak kabul edilmelidir.
11. Şehir Işıkları (1931)
IMDb: 8,5
Şehir Işıkları, görme engelli genç bir kızla evsiz bir gencin hikayesini anlatıyor. Kör bir çiçekçiye aşık olan ve sokaklarda yaşayan iyi niyetli bir serseri, kıza kendisini varlıklı biri olarak tanıtır. Bir milyonerin hayatını kurtarmıştır ve onun kendisine yardım edeceğine güvenmektedir. Adamı ziyaret edip sevdiği kızın gözlerini ameliyat ettirebilecek kadar para ödünç alabileceğini düşünür. Ama zengin insanlar aslında ikiyüzlü bir yaşam sürmektedirler. Çoğu eleştirmene göre bu film Charlie Chaplin’in başyapıtı. Sesli sinemanın yeni yayılmaya başladığı bir dönemde, bu devrimi reddederek yine sessiz çektiği filminde, neredeyse tüm becerilerini konuşturuyor Chaplin.
12. Doğdum, Ama… (1932)
IMDb : 8,0
Ünlü yönetmen Yasujirô Ozu'nun filminde iki genç erkek kardeş, babalarının iş yerindeki en önemli adam olmadığını keşfettiklerinde oldukça fazla öfkelenirler. bakalım bu öfke başlarına neler getirecektir?
13. Modern Zamanlar (1936)
IMDb: 8,5
Modern Zamanlar, 1929 yılında tüm dünyada baş gösteren global ekonomik krizi döneminin atmosferini tüm çıplaklığıyla yansıtan bir Charlie Chaplin filmi. Film, döneminin sosyal ve ekonomik konumu üzerine gerçekçi yorumlar getirir. Bir fabrikada sıkı bir mesaiyle çalışan Şarlo’nun, bu tempoya ayak uyduramaması, beraberinde türlü yanlış anlaşılmalarla akıl sağlının yerinde olmadığına karar verilip hastaneye yatırılması gibi trajedileri konu alır. Hastaneden çıkan Şarlo, bu kez amaçsızca elinde salladığı kırmızı bayrak yüzünden komünist zannedilerek hapse atılır. Her haliyle kara komedi ve esaslı bir eleştiri niteliği taşıyan filmde Şarlo’nun hayatını değiştiren şey ise kimsesiz bir kızla yollarının kesişmesi olur.
14. Deli Dolu (1976)
_**IMDb: 6,7
**_
Mel Brooks, Marty Feldman, Dom DeLuise'nin yer aldığı filmde, bir film yönetmeni ve garip arkadaşları, kırk yıl içinde ilk büyük sessiz sinema filmini çekmeye çalışıyor.
15. Tuvalu (2001)
IMDb: 7,4
Köhne bir kapalı havuzda çalışan Anton’un hayatı, bu yıkık dökük binadan ibarettir. Tek amacı, okyanustaki Tuvalu adlı adaya gidip orada yaşamaktır. Havuza gelen müşterilerden Eva’ya aşık olan kahramanımız, aynı zamanda yöredeki tek eski bina olan havuzu korumaya çalışan kör babasının yanında mücadele vermektedir. Binayı satın alıp oraya devasa tesisler kurmak amacıyla devreye giren üçkağıtçı iş adamlarının çabalarını boşa çıkarmak için ellerinden geleni yapar baba-oğul. Bu arada Anton, Eva’yla olan ilişkisinde de türlü aksilikler yüzünden açmazlar yaşamaktadır…
16. Cthulhu’nun Çağrısı (2005)
IMDb: 7,2
Cthulhu’nun Çağrısı, HP Lovecraft'ın en ünlü hikayesindeki meşhur yaratık Cthulhu'nun hikayesini anlatır. Bu efsanevi yaratık üzerine yaratılan bir hikayeyi incelemek için yola çıkan profesör hayatını kaybeder ve görevi yeğeni devralmak zorunda kalır. Kolları sıvayan genç adam, amcasından kalan belgeleri bir araya getirir ve zaman ilerledikçe parçalar birleşir. Ortaya çıkan sonuç ise oldukça korkutucudur.
17. Beyne Vurulan Damga (2006)
IMDb: 7,3
Çocukluk anılarını, bir korku ve bir dedektif filmini, bir de Grand Guignol sevdasını harmanladığı film, dolambaçlı bir senaryonun esrarengiz labirentleri ile birbirine bağlı. Yetişkin Guy Madden, doğup büyüdüğü gizemli adadaki çocukluk günlerini hatırlayıverir. Kız kardeşi, birlikte yaşadıkları diğer yetim çocuklar, zorba bir anne ve kendisini bilime adamış bir baba… Bu hali ile bile yeterince esrarengiz olan yaşayışları, adaya iki yeni yetme dedektifin gelmesi ile daha da ilginç bir hal alır.
18. Artist (2011)
IMDb: 7,9
1920'li yılların sonunda Hollywood sinema sektörünü kökünden değiştirecek 'teknolojik' bir devrim yaşandı. Ses, “henüz hiçbir şey duymadınız” repliği ile film pelikülüne bir daha hiç ayrılmamak üzere girdi. Fakat sinema sektöründe yaşanan bu devrim boyutundaki bu değişim pek çok insanın mesleğini ve kariyerini de derinden sarstı.
Dönemin en karizmatik aktörleri arasında yer alan George Valentin (Jean Dujardin) de sesin beklenmedik biçimde sinema perdesine yansımasından payına düşeni alıyor. yanı başında boy gösteren taze ve güzel oyuncu Peppy Miller'ın ise aklı fikri şöhrette.
Peki siz bu filmler hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz.
Bu içeriklere de göz atabilirsiniz;