◊ Ödül sezonuna girdiğimiz şu günlerde, iki yeni filminiz de güzel tepkiler alıyor. Kariyerinizin şu döneminde yaptığınız tercihleri neler etkiliyor?
– 25 yıldır bu işi yapıyorum. İş hayatımda birçok şey yaşadım. Hayal kırıklıklarım da oldu, sürpriz mutluluklar da yaşadım. Bazı projelerim çok sevildi, çok emek verdiğim bazı işlerim ise beklenen sonucu vermedi. İyi zamanlar kötü zamanlar yaşadım. Uzun yıllardır bu mesleğin büyük dalgalarıyla boğuşuyorum. Önceden karşıma çıkacak dalgaların büyüklüğünden korkardım. Beni yutacak mı diye düşünürdüm.
◊ Şimdi…
– Şimdi o korktuğum dalgaların eninde sonunda yatıştığını anladım. Gerçi bazı dalgalar yatışırken yenileri oluşmaya başlıyor. Erkek arkadaşım sörf tutkunu, sörf yaparken kendini nasıl dalgaya bırakıyorsan hayatta da öyle yapmak gerektiğini söylüyor. Ben de öyle yapıyorum. Dalgaların korkusunu bir kenara bıraktım, kariyerimi özgürlüğe kavuşturdum.
◊ Bunun etkileri nasıl oldu peki?
– Etkilerini belli örneklerle anlatamam. Çünkü çok fazla heyecan veren, aynı zamanda umutsuzluğa düşüren anlar yaşadım. Çok uzun yıllar kariyerimde dönüşüm yaşadığımı düşündüm. Şimdi o dönüşümün sonucunu yaşıyorum gibi.
“Marriage Story”yi izledikten sonra annem aradı. “Yaptın işte, oldu. Artık çocuk değil kadınsın” dedi. Teşekkürler anne! Kariyerimin bu döneminde annemin de aynı şeyi hissetmesi ya da bu işlerin kariyerimin bu döneminde gelmesi çok güzel…
◊ Bir dergideki röportajınızda kamera arkasında da çalışmayı düşündüğünüzü söylediniz. Nasıl filmler çekmek istiyorsunuz?
– Bazı kadın yönetmenler beni hayran bırakan işler yapıyor. Alma Har’el’in “Honey Boy”u çok çok iyi bir film mesela. Birkaç yıl önce Chloe Zhao da “The Rider”ı yaptı. Hayran olduğum bir işti. Karmaşık duyguları anlatan hikayeleri seviyorum.
◊ Sanat filmleri diyebilir miyiz?
– Sanat filmleri de diyebiliriz, bağımsız filmler de…
ANNE OLUNCA KALBİN BÜYÜYOR
◊ Anne olmanın iş hayatınıza etkileri oldu mu?
– Anne olunca kalbin ekstra büyüyor. Birini sonsuz kapasitede sevecek duruma geliyor. Hayatımda ilk defa anne olunca başka bir varlık için her şeyi yapabileceğimi hissettim. Sahip olduğum her şeyi o varlığa vermeyi istedim. Bunlar bir oyuncu için önemli duygular. Daha önce hiç anneyi oynamamıştım. “Jojo Rabbit” ve “Marriage Story”de peş peşe anne rolünü üstlendim. Kendi annelik deneyimimden faydalanarak karakteri çizmek güzeldi.
COLIN MÜTHİŞ BİR KOMEDİ YAZARI
◊ Nişanlınız, “Saturday Night Live”dan tanıdığımız komedyen Colin Jost. Onunla ilişkinizden sonra, kendinizi komediye daha yakın hissetmeye başladınız mı?
– Eğer oynayacağım komediyi Colin yazarsa, daha rahat ve güvende hissedebilirim. (Gülüyor) Şaka bir yana Colin müthiş bir komedi yazarı. Komediye daha yakın hissediyor muyum… Çok farklı bir tür. Eğer iyi yazılmış, beni etkileyen bir komedi hikayesi bulursam oynamayı çok isterim. Ama bu çok nadir olan bir şey. İyi bir komedi senaryosu, en nadir rastlanan senaryolardan. Eğer iyi bir hikaye bulursan bana yollayabilirsin. (Gülüyor) Yapım şirketim var. İyi komediler, aradığımız ama bulamadığımız hikayeler.
◊ Peki hayatınızda mizah yeteneği güçlü birinin olması nasıl bir his?
– Mizah gücü yüksek insanlar hayatımda hep vardı. Anne ve babam da komik insanlar. Abim de çok komik bir adamdır. Ailemden dolayı partnerlerimde mizah anlayışına her zaman önem verdim ve mizah bir erkekte bana en çekici gelen şey oldu.
◊ Nişanlınız evde de komik mi, yoksa tamamen farklı bir kişilik mi?
– Colin çoğu zaman ekranda göründüğü gibidir.
Çabuk düşünür, hızlıdır, rahattır ve hayatı hafife alır. Evde de komik. Gülmeyi seviyor. Kahkaha dolu bir evimiz var, ok gülüyoruz…
MARTIN SCORSESE’NİN SÖZLERİ ESKİ KAFALI BİR BAKIŞ AÇISI
◊ Martin Scorsese Marvel filmleri için “Sinema değil” dedi. Scorsese’nin bakış açısı hakkında neler söylemek istersiniz?
– Her tür film için yer var. Hele şimdi bir de dijital platformlar eklendi. Alanımız genişledi. Herkese yer açıldı… Kendisi de Netflix’e film yaptı. Sektöre teknoloji ile gelen değişimden faydalandı, kucakladı ve hikayesini anlattı. Bilmiyorum. Sözleri eski kafalı bir bakış açısı gibi geldi bana.
Scarlett Johansson, “Jojo Rabbit” filminde çocuk oyuncu Roman Griffin Davis ile kamera karşısına geçti.
‘JOJO RABBIT’İ 2 SENE ÖNCE ÇEKTİK
◊ Gişe filmlerinin ardından iki bağımsız filmle karşımızdasınız. Planladığınız bir şey miydi bu?
– Böyle denk geldi. “Avengers”, “Infinity War” ve “Endgame”i birlikte çektik. Çekimler 10 ayımızı aldı. “Avergers”ı çekerken Noah ile “Marriage Story” için görüşüyordum. Noah henüz yazım aşamasındaydı. “Jojo Rabbit”ten de Chris Hemsworth sayesinde haberim oldu. Yönetmenimiz ve senaryo yazarımız Taika Waititi, Chris ile “Thor” serisinde birlikte çalışıyor. Filmi 2 sene önce çektik, ancak şimdi vizyona girdi. Taika yaptığı işlere zaman harcar, acele etmez…
◊ Bir yanda gişe filmleri, diğer yanda bağımsız yapımlar. İkisi de yaratıcı olarak ihtiyaçlarınızı karşılıyor, öyle değil mi?
– Yaptığım tüm filmler beni tatmin eden işler. Büyük ya da küçük, bağımsız ya da gişe filmleri, başarılı ya da istediğimiz sonucu almadığımız işler… Hepsini belli sebeplerle çekiyorum. Bir yönü mutlaka beni tatmin ediyor. Kariyerimi bir mimara teslim edip yapılandırmadım, çalıştıkça öğreniyorum.
“Marriage Story” filminde Scarlett Johansson ve Adam Driver başrolde.
MUTSUZ, ÜZGÜN VE ÖFKELİ
◊ “Marriage Story” 6 Aralık’ta Netflix’te yayınlanmaya başlayacak. Noah Baumbach filmi hem yazdı hem de yönetti. Onun anlatımı, siz ve Adam Driver’ın performansı oldukça etkileyici… Filmi sizden dinleyebilir miyiz?
– Teşekkürler. Kendi karakterim Nicole’ün bakış açısından hikayeyi anlatırsam… Nicole, kocasının hayalleri için kararlar alıp fedakarlık yapan ama bunların kendine geri dönüşünü görmeyen bir kadın.
Bir noktadan sonra vazgeçtiği hayallerini düşünüyor.
Mutsuz, üzgün ve öfkeli bir hâl alıyor. Filmde hiçbir şey kurgu gibi hissettirmiyor.
Çok gerçek, çok içten ve karmaşık bir hikaye. İlişkinin boyutlarını farklı yönlerden anlatıyor. Tüm ilişkiler karmaşık, filmimiz de bunu tasvir ediyor.