Utançtan Uyuyamama Garantili Ergenken Dünyaca Ünlü Birilerine Tutulmuş Herkesin Çok İyi Hatırlayacağı 16 Durum

Birinin adını anmadan duramadığınız, tüm paranızı postere yatırdığınız, dışarıdan bakınca psikopatça ama içine girince çok eğlenceli dönemden bahsediyoruz.

Yetişkin olmamızla birlikte yenilikleri yeni bir işe ya da okula bağlar hale geldik ama o zamanlar yenilik demek yeni bir albüm, şarkı, film ya da kitap gibi şeylerden ibaretti. Çok kolay mutlu oluyorduk, sanki hayatımızdaki tek eksik oymuş gibi.

Hayranı olduğumuz kişinin varlığı bize ilginç bir mutluluk verdiği için o kişiden bahsetmeden duramazdık. Aile yemekleri, arkadaşlarla okuldaki o kısacık teneffüsler hep aynı isimle dolardı. Eğer karşınızdaki kişi de sizin gibiyse ne ala ama değilse üzülüyoruz biraz o kişilere şimdi. Ama sevgi böyle bir şey o yaşlarda sanki…

E, tabii ki bu kişileri takip edebilmek için tek yolunuz sosyal medya. Her yerden takip ettiniz, her gün de profilleri kontrol ediyorsunuz. Sizi de takip ediyorlarsa demeyin keyfinize. Belki aynı anda bir milyon kişiyi daha takip ediyor olabilirler ama o yaşta tweetinizin anasayfasına düşmesi fikri şimdi bakınca korkunç görünen bir mutluluk veriyordu insana.

Ne de olsa hakkında binlerce bilgi okudunuz, o kişiyi tanımak için daha neye ihtiyacınız olsun ki (!)

Belki bu dönemin en güzel yanlarından biri, insanlarla çok kolay arkadaş olabilmekti. Aynı kişiye hayranlık duymak insanlara en baştan ortak bir nokta sağladığı için arkadaş olmak çok kolaylaşıyordu. Bu dönemleri son on yıl içinde yaşadıysanız internette birçok arkadaş edinmiş olma ihtimaliniz yüksek… Hatta belki o arkadaşlıkların hala devam etmesi.

Ebeveynlerin korkulu rüyası! Aman boya dökülecek, aman bant izi kalacak… Şimdi şu odaya bakınca baya gözüm korkuyor ama birilerine hayranken dünyanın en havalı şeyi gibi geliyordu böyle odalar.

Hayran olunan kişiyi öyle sahiplenmek ki ilişkisi olduğunu duyunca üzüntüden yataklara düşmek… Evet böyle bir grup insan vardı. Selena Gomez’e tehdit mesajları atanlar mı, Gigi Hadid’e video çekenler mi, ne ararsanız… Zor günler atlatmışız valla.

Bu dönemin diğer bir güzel yanı: heyecan. Dünyanın en saf heyecanlarından birini bu dönemde yaşıyor belki de insan. Her yeni şeye merakla yaklaşıyor ve heyecan hissediyorsunuz. Çocuk olduğunuz için o da, keşke birazı herkeste kalsa diyor insan.

Takıntılı bir şekilde evinizde sürekli onu tanımayan bir insandan bahseden bir ergen düşünün. O zamanlar abartıyorlar gibi geliyordu ama ailemiz baya haklıymış. Dalgalarında da endişelerinde de!

1 liraya Trendy, 1 liraya da Salsa dergisi alalım… 5 liraya HeyGirl alırsak bu haftalık harçlık çöp oluyor. Ne yapalım daha ilkokuldayız ve yıl 2009.

Ah o uzaktan sevdiğinizin sizinle aynı ülkeye adım atması ihtimali. Asla gidemeyeceğiniz konserin heyecanı… Küçük şeylerle mutlu olmak bu olsa gerek.

Düşünün ne kadar uzaktaymışız ki bunlara seviniyorduk!

Sabahlara kadar oturup farklı ülkelerin saatleriyle izlediğiniz ödül törenlerinde hayranı olduğunuz kişinin ödül almasının sağladığı ilginç bir gurur vardı.

Justin Bieber’ın doğduğunda mor havluya sarıldığını hala hatırlamama neden olan ergen halime buradan selamlarımı yolluyorum.

Ne kadar kaotik bir zaman dilimi olsa da, bu dönem aslında insana çok şey de öğretiyordu. Çünkü yabancı birine hayransanız onu anlamak için dil öğreniyor, sevdiği şeyleri araştırırken kendinizi normalde karşılaşmayacağınız bir bilgi yığınının içinde buluyordunuz.

Eğer bu dönem hayatınızda belli bir yer kapladıysa, şu an bu konudan ne kadar uzak olursanız olun hala müziklerini duyduğunuzda, filmlerini izlediğinizde vs. hayran olduğunuz kişi size nostaljik hisler yaşatır. Sanki eski bir arkadaşla karşılaşmış gibi…