Müslüm Gürses’ten Acun Ilıcalı’ya, Şebnem Ferah’tan Yıldız Tilbe’ye… Ünlülerin yaşadığı dramları biliyor musunuz?
Tüm ailesini kaybetti: Acun Ilıcalı
Babası, annesini öldürdü: Müslüm Gürses
Arabeskin efsane ismi, hayranlarının ‘Baba’sı Müslüm Gürses, hayata yenik başlayanlardan… Fakir bir ailenin çocuğu olan Müslüm Gürses, şöhret basamaklarını tırmanmak üzere hazırlandığı esnada babasının annesini öldürmesiyle sarsıldı. Cezaevine giren babasıyla bir daha hiç görüşmedi. 1978 yılında Tarsus’tan Adana’ya giderken geçirdiği trafik kazasında öldü sanıldı. Hastanede yaşama tutunan Müslüm Baba’nın kafatası kemiği parçalandı, başına beynini koruyacak plaka takıldı. Bu kazadan dolayı koku alma duyusunu tamamen yitirdi, işitme duyusu ise ciddi biçimde zarar gördü. Konserlerinde kendisini jiletleyenler nedeniyle ağır eleştiriler aldı. Beş yıl önce kaybettiğimiz Müslüm Gürses’i her zaman saygıyla anacağız.
Art arda ablasını, babasını ve annesini kaybetti: Şebnem Ferah
Rock müziğin en güçlü vokallerinden Şebnem Ferah da aile üyelerini birer birer yitirenlerden… Sezen Aksu tarafından keşfedildiği ilk zamanlarda ablası Aycan’ın ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrendi. Komadaki ablasının başucunda beklerken ‘Deli Kızım Uyan’ şarkısını yazdı. Şarkıyı dinlediğinizde acıyı en içinizde hissetmemeniz mümkün değil… Ablasını kaybettikten sonra derin bir sessizliğe gömüldü. Küllerinden yeniden doğmaya çalıştığı sırada 1999 depreminde babasını kaybetti ancak bitmedi. 2011 yılında da annesini kalp krizinden yitiren Şebnem Ferah, büyük bir acıyla baş başa kaldı.
Çocuğu olamayacak kadar işkence gördü: Turgay Tanülkü
Tiyatronun efsane isimlerinen Turgay Tanülkü, pek çok çocuğa babalık yapsa da hiçbir zaman evlat sahibi olamadı… 1970’li yıllarda, 18 yaşındayken hapse girdi ve işkence gördü. Bu işkenceler sonucunda hiçbir zaman çocuk sahibi olamadı ama hapisanelerdeki çocuklara her zaman kol kanat gerdi. Kazandığı tüm parayla çocuklara destek oldu, onları okutmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Turgay Tanülkü, dünyada iyiliğin her zaman kazanacağının adeta kanıtı…
Esrarla yakalandı, pavyona düştü: Yıldız Tilbe
Kendine has dansları ve insanın içini paramparça eden şarkı sözleriyle her daim gündeme oturan Yıldız Tilbe’nin hikayesi herkese ders olacak cinsten… Çalışmak zorunda olduğu için okuyamadı. 18 yaşına gelmeden yeni tanıştığı biriyle kaçarak evlendi, bir ay sonra eşi askere gittiği için hamileliğini yalnız başına geçirdi. Sezen Aksu’ya hayranlığı nedeniyle kızının adını Sezen koydu. Pavyonda şarkı söylediği günlerde Sezen Aksu ve Uğur Yücel tarafından keşfedildi. Sezen Aksu’nun evinde yaşadığı sırada Uzay Heparı’yla tanıştı ve aşık oldu. Bu nedenle yıllarca Sezen Aksu’yla küs kaldı. 1994’te ‘Delikanlım’ şarkısıyla her yeri kasıp kavurdu ancak 1996’da esrarla yakalandı. Düşüşü de bundan sonra başladı. 1998’de yeniden pavyonlarda şarkı söyledi, başı belaya girdi ve kendisini ‘pezevenklerin’ elinden İbrahim Tatlıses kurtardı ama onunla da arası bozuldu. Şimdilerde yıldızı yeniden parlasa da yaşadıklarının izlerini her zaman taşıyacağı kesin…
Yüzüne kezzap atıldı, kurşunlanarak can verdi: Acıların Kadını Bergen
Erkek şiddetinin bir kadının hayatını nasıl kararttığının hikayesi aslında Bergen’inki… Gazinoda şarkı söylerken patronu ve ileride eşi olacak bir hayranı tarafından oyuna getirildi. Halil Serbes, sahte borçlarını ödedikten sonra kendisine aşık etti Bergen’i ve dramlar da bundan sonra başladı. Dayak yedi, kaçtı ama saklanamadı. 1982’de Halil Serbes’in tuttuğu bir adam sahne alan Bergen’e kezzapla saldırdı. Bir gözünü kaybeden ve sayısız estetik ameliyat geçiren Bergen, Serbes’i affetti ancak hayatının hatasını yaptı. 1989’da turneden dönerken Halil Serbes’in silahından çıkan kurşunlarla hayatını yitirdi.
“Gecekondumuz gece yıkılıyordu, sabah dikiliyordu”: Özcan Deniz
Türk filmlerine konu olacak kadar fakir bir çocukluk geçiren Özcan Deniz’in şöhret basamaklarını acılarla tırmanmasının hikayesi… Düğün salonlarında sahne aldı. Çocuk yaşta pavyonlarda sahne aldı, bir baskında bulaşıkçı rolüne büründü ama şöhretin buralarda olmadığını biliyordu. Doldurduğu kasediyle Unkapanı’na gitti, parası bitince bir dönercide çırak olarak çalıştı, uzun süre Almanya’ya gidebilmek için vize almak üzere uğraştı ve sonunda 1991 yılında gitti. Oturum izni almak için Türk bir kızla evlendi ve iki senede üne kavuştu. Hilmi Topaloğlu’yla tanışması da hayatının dönüm noktası oldu. Şimdilerde dizilerin ve filmlerin aranılan oyuncusu…
Annesi onu dört yaşındaki haliyle hatırlıyor: Ceyda Düvenci
Güzelliği ve kurduğu sıcacık yuvasıyla her daim örnek bir kadın olan Ceyda Düvenci’nin yaşadıkları hiç kolay değil… Annesi, bir trafik kazasında gözlerini kaybetti. O sırada 4 yaşında olan Ceyda Düvenci’yi annesi kıvırcık sarı saçları ve kırmızı yanaklarıyla hatırlıyor.
Çiçek hastalığına yakalandı, gözlerini kaybetti: Aşık Veysel Şatıroğlu
Sazı sözü ve alçakgönüllülüğüyle her zaman zihinlerimizde derin iz bırakan Aşık Veysel’in hayatı film oldu, hem de en acıklısından… İki kardeşini çiçek hastalığından kaybetti. Aynı hastalıktan ötürü kör oldu. Babası oyalanması için ona saz aldı ve adeta karanlık dünyası aydınlandı. Seferberlik zamanı kendisine bakamayacağı düşünülerek ailesi tarafından evlendirildi. Oğlu on günlükken vefat etti, karısı onu bırakıp kaçınca altı aylık kızıyla baş başa kaldı. İki yıl boyunca kucağında gezdirdiği kızını da kaybetti.
Tecavüze uğradı, bakire olmadığı için baskı gördü: Zerrin Özer
Kadına yönelik şiddetin yine kendini gösterdiği, acılarla dolu bir hikaye Zerrin Özer’inki… Her ne kadar isim vermek istemese de basına yansıdığı haliyle plak şirketi sahibi Ümit Güner tarafından tecavüze uğradı. Yıllarca kendisini suçladı, sineye çekti, tecavüzcüsüyle birlikte çalışmak zorunda kaldı. Aşırı disiplinli bir ailede yetiştiği için kimseye anlatamadı. Yıllar sonra söylediği şu sözler insanın içini acıtacak cinsten: “Delice hükmeden bir anneydi. Evlenmeme hep engel oldu. Evlenince, ancak İzmir’de ekstram olduğunu söyleyerek gidebildim eşimin yanına. Bebeklerimi aldırttı, boşattı sonunda. Hep onun istediği gibi yaşadım. Hayatım eşittir annemdi.”
Almanya’da ailesi tarafından yetimhaneye bırakıldı: Gökhan Töre
Futboldaki başarılarıyla sık sık gündeme gelen Gökhan Töre’nin hayatı da Türk filmleriyle yarışır cinsten… Almanya’ya göç eden ailesi bebekken Gökhan Töre’yi yetimhaneye bıraktı. Onu çok seven dedesinin çabasıyla 2 yaşındayken yetimhaneden çıktı. Dedesi sayesinde futbola başladı ama onu da 14 yaşındayken yitirince büyük bir travma yaşadı. Dedesine ölüm döşeğinde verdiği sözü tuttu ve Türk milli takımını tercih ederek parladı.
Türkiye’de cinsiyet devriminin simgesi oldu: Bülent Ersoy
1970’li yıllarda gazete haberlerine hangi kadınla evleneceği konu olurken, 1980’li yıllarda hayatı tamamen değişti… 1981 yılında Londra’da geçirdiği ameliyatla cinsiyet değiştirdi ve adeta bir devri kapattı. O dönemde Türkiye’de cinsiyet değişikliği tanınmadığı için yıllarca sahneye çıkamadı. Çıkabildiğinde de ancak erkek kıyafetleri giydi. Pembe nüfus kağıdını yıllarca bekledi.
İlk albümü fiyaskoyla sonuçlandı: Sezen Aksu
Türk pop müziğinin divası Sezen Aksu da çok çekenlerden… Disiplinli ailesine inat her daim yaramazdı. Hatta dansöz olmak istiyordu ama kendi tabiriyle Allah babasına acıdı da şarkıcı oldu. 1975’te çıkardığı ilk 45’liği ‘Haydi Şansım’ fiyaskoyla sonuçlandı ama Minik Serçe vazgeçmedi.