Başlıkta geçen ifadeler 21 yıldır yoğun bakımda çalışan ancak hiçbir dönemde böyle bir yoğunluk yaşamadıklarını söyleyen Akdeniz Üniversitesi Hastanesi yoğun bakım servisi sorumlusu Prof. Dr. Murat Yılmaz’a ait. Artık genç hastaların da bulunduğu yoğun bakımdaki zorlu mücadeleyi anlatan Yılmaz, “Sağlık çalışanları adeta birer yaprak gibi dökülüyor. Ekibimizden karantinaya alınanlar oluyor. Çalışan sayımız giderek azalıyor. Sınırsız enerjimiz yok. Önlem almadan dışarıda gezen vatandaşları görünce üzülüyoruz” diyor.
Çoğu zaman evlerine dâhi gidemeyen, her gün giydikleri koruyucu kıyafetler içinde terden sırılsıklam bir halde hastalarla ilgilenen yoğun bakımdaki sağlıkçılar, salgın öncesi yaşamlarına özlem duyduklarını belirtiyor.
Prof. Dr. Yılmaz da “Eski hastalıkları ve hastalarımı özledim. İnsan hastalıkları özler mi? Evet, bu dönemde eski hastalıkları özledim” diyor.
Salgın, en çok ön saflarda mücadele veren sağlık çalışanlarını etkiledi. 30’dan fazla hekim, 90’dan fazla sağlık çalışanı bu süreçte hayatını kaybetti.
Yoğun bakım sağlıkçıları neler yaşıyor?
Türkiye’de sağlıkçıların Kovid-19’lu hastalar için mücadele ettiği adreslerden biri de Antalya’daki Akdeniz Üniversitesi Hastanesi.
DHA‘nın görüntülediği bu hastanedeki sağlık çalışanlarının bazıları, ailesine virüs bulaştırma ihtimalinden dolayı çoğu zaman evlerine dâhi gitmiyor. Doktor odalarında uyuyan ve burada ihtiyaçlarını karşılayan sağlıkçıların tek amacı ise Kovid-19 hastalarının rahat nefes alabilmesi.
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nin 80 yoğun bakım yatak kapasitesinin 15’i, koronavirüs hastaları için ayrılmış durumda. Bu yatakların tamamı, aralarında 30’lu yaşlarda olanların da yer aldığı hastalarla dolu.
60 sağlık çalışanı, 24 saat süresince hastaların tedavisinin yanı sıra beslenmesinden tuvalet ihtiyaçlarına tüm ihtiyaçlarını da karşılıyor.
Sağlık çalışanları hastaları iyileştirirken kendilerini de virüse karşı korumaya çalışıyor. Siperlik, özellikli maske, tulumlar, koronavirüs savaşçılarının en önemli silahları.
İstisnasız tüm çalışanlar, 15 yatağın bulunduğu yoğun bakım alanına girerken hava dahi geçirmeyen özel bir kumaştan üretilen tulumu giyip, bazen çift maske, bazen de özellikli maskeyle birlikte siperlik takıp eldiven giydikten sonra tedaviye başlıyor.
Koruyucu kıyafet içinde saatlerce çalışan sağlıkçılar adeta birer astronotu andırıyor. Bu kıyafetlerle saatlerce çalışmak zorunda kalabiliyorlar.
Koruyucu kıyafetler içinde insani ihtiyaçlarını karşılayamayan sağlıkçıların, tulumları çıkardıklarında terden sırılsıklam oldukları da görülüyor.
“Önlem almadan gezenleri görünce üzülüyoruz”
DHA’ya konuşan, hastanenin Kovid-19 yoğun bakım servisi sorumlusu Prof. Dr. Murat Yılmaz 21 yıldır yoğun bakımda çalıştığını ancak hiçbir dönemde bu kadar yoğunluk yaşamadıklarını söylüyor.
Hastaların yağmur gibi yağdığını söyleyen Yılmaz:
“Sağlık çalışanları adeta birer yaprak gibi dökülüyor. Ekibimizden karantinaya alınanlar oluyor. Çalışan sayımız giderek azalıyor. Sınırsız enerjimiz yok. Zor şartlarda çalışıyoruz. Önlem almadan dışarıda gezen vatandaşları görünce üzülüyoruz” diyor.
“Evimde kendime karantina uyguluyorum”
“Sevdiklerimize sevgimizi şu dönemde uzak kalarak gösterebiliriz” diyen Yılmaz, yoğunluk dışında zaman zaman eve gidebildiğini, eve gittiğinde de kendine karantina uyguladığını belirtiyor:
“Entübe edilen genç hastalar var”
Hastalığın sadece yaşlıları etkilemediğini, yoğun bakıma gelen ve entübe edilen genç hastalar olduğunu da anlatan Yılmaz, gençlerin gençliklerine güvenmemesi gerektiğini de vurguluyor.
“En çok eski hastalıkları ve hastalarımı özledim”
Sağlık çalışanları, tüm günlerini Kovid-19’la savaşarak geçirirken koronavirüs öncesindeki yaşamlarını özlemle anımsıyor. Sağlıkçılar gün içtikleriTürk kahvesini, çayı ve yediği çikolatayı bile özlediklerini belirtiyor.
Prof. Dr. Yılmaz ise en çok eski hastalarını ve eski hastalıkları özlediğini dile söylüyor: