Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, Hülya Avşar’ın satın aldığı yönünde iddialarla gündeme gelen ancak hissedarların satılık olmadığını açıkladığı Çiçek Adası’nda, 76 yaşındaki Ayşe Afacan ve 79 yaşındaki Hüseyin Hulusi Afacan, 17 yıldan bu yana mutlu bir hayat yaşıyor.
Çift, Ayvalık’ta ‘Yerli Robinsonlar’ olarak anılıyor…
Karadan 600 metre uzakta, yalnız ve mütevazi bir hayat yaşıyorlar
‘Hülya Avşar bunu gündemde kalmak için yapıyor’
17 yıl önce oğluyla birlikte balık çiftliği yapmak için adaya geldiğini söyleyen Hüseyin Hulusi Afacan, satış zamanı geldiğinde yaşanan bir afet nedeniyle balıkların hepsinin dağıldığını söyledi.
Sonrasında eşiyle birlikte adaya yerleşme kararı aldıklarını söyleyen Afacan, zamanla adaya alıştıklarını ve tüm zorluklarına karşın burada yaşamayı sevdiklerini söyledi. Zaman zaman adanın satış konusunun, sahiplerinin bile haberi olmadan bazı emlakçılar tarafından gündeme geldiğini belirten Hüseyin Hulusi Afacan, “Haberi duyduğumda inanmadım. Hülya Avşar daha eskiden de yaptı bunu, gündemde kalmak için yapıyor” diye konuştu.
Ayşe Afacan ise “Biz bu iddiaları duyduğumuzda inanmadık. Bizi tanıyanlar telefon yağmuruna tuttular. Biz de ‘Bu olay gerçek olsa haberimiz olur. Aileler bu adalara sahip çıkıyor. Zaten biz de onun için buradayız. Bildiğimiz kadarıyla satmaya da niyetleri yok” dedi.
Çiçek Adası’nın hissedarlarından Şerif Ali Hatırlı da, adayı Hülya Avşar’ın satın aldığı iddiasını yalanlayarak, “Kendisiyle görüşmemiz olmadığı gibi satış da söz konusu değildir” açıklamasında bulunmuştu.
Elektriklerini kendileri üretiyor
Afacan çifti, ana karaya 600 metre uzaklıktaki, 275 bin metrekare yüz ölçüme sahip, zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplı, nergis çiçekleriyle ünlü Çiçek Adası’nda başlarından farklı öykülerde geçtiğini anlattı. Adada yiyecekleri kadar bakla, patlıcan, domates, biber, maydanoz, nane ürettiklerini söyleyen Ayşe Afacan, ihtiyaçlarını karşılamak için birkaç günde bir fiber tekneyle Ayvalık’a gidip geliyor. Kış şartlarının kendilerini biraz zorladığını ifade eden Ayşe Afacan, “Afetin önünde durulmuyor. Son dolu yağışı bizi de etkiledi. Rüzgar gülünden ışıklandırmayı sağlarken, güneş panelinden de elektriğimizi karşılıyoruz. Televizyon, radyo ve cep telefonlarını şarj ediyoruz. Buzdolabı çalışmıyor” dedi.
Göçmenleri Yunan adası diye bırakmışlar…
Ada yaşamı içerisinde farklı olaylar yaşadıklarını da söyleyen Hüseyin Hulusi Afacan, en üzücü ve ilginç olanlarından bir tanesinin ise mülteci olayı olduğunu anlattı. Afacan, “Bir sabah kahvaltı yapıyorduk. Kalktığımızda bir sürü kadın ve kızın bu tarafa geldiğini gördük. İleride taş bir iskele var. Burası Yunan Adası diye indirivermişler göçmenleri. İnsan acıyor da hallerine. Oturttuk. Çay demledik. Kış günüydü. Meydan ateşi yakıp, ısıttık. Burası jandarma bölgesi. Haber verdik ve jandarma ekipleri hepsini alıp, götürdü” dedi.