1- Balat’ta antik eşya mezatına katılın
Genellikle 10 liradan başlayan fiyatlarla yaşanmışlık meraklılarına satışa sunulan birbirinden farklı binlerce eşya her pazar mezatlarda yeni sahiplerine kavuşuyor. Bir dükkânda bitip öbür dükkânda başlayan, pazar günleri Balat sokaklarını heyecanlandıran bu mezatlarda yeni eşyalar alabileceğiniz gibi siz de eski eşyalarınızı satışa sunabilirsiniz.
2- Yaşayan roman; okunası İstanbul
Konusu İstanbul olmasa da İstanbul’da geçen bir romanı okuyun. Kitabınızı bitirdikten sonra ister sevdiğiniz roman karakterini “Belki bulurum” heyecanıyla bahsi geçen semt ve mekânlara gidin. Dileyen okurlar da sevmediği karakterleri takip edebilir tabi! Ya da bunun film versiyonunu da yapabilirsiniz. Dileyenler kitabı bitirmeden de bu gezilere çıkabilir. Kendinizi roman karakterlerinin yerine koyarak sonraki sayfalarda neler olacağını düşünebilirsiniz.
3- Turistlerle vakit geçirin!
Bir gezgin, turizmci ve hepsinden öte bir meraklı olarak yaşadığım şehrin turistleriyle muhabbet etmeyi çok severim. Özellikle bu muhabbetler saatler sürüyorsa insanda sanki günübirlik yurt dışına çıkmış hissi de uyandırıyor. “İstanbul’da turisti nereden bulacağım, hadi buldum nasıl muhabbet edeceğim?” diyorsanız eğer ben size taktiğimi söyleyeyim. Elindeki haritaya ciddi ciddi bakan görünüşü sizden epey farklı insanlar görüyorsanız gidin onlara yardım edebileceğinizi sorun ve nereye gitmek istediğini öğrenin… Verdiğiniz tavsiyelerden sonra mutlaka arkadaş olursunuz. Ya da oturduğunuz yerden arkadaş olmak istiyorsanız Çorlulu Ali Paşa Medresesi gibi insanların birbirine çok yakın oturup çay kahve içtiği bir yerde turistlerle tanışıp bu şehri tekrardan gezebilirsiniz.
4- Yeni tatlar, hoş müdavimlikler
Yaşadığınız şehirde hem turist olmayı hem de şehre sahip olmayı deneyin. Yeni tatlar keşfetmek için yeni açılan veya daha hiç gitmediğiniz yerlere şans verin. Size ilham olacaktır. Ancak tadını bildiğiniz, çalışanlarını tanıdığınız eski restoranlara uğrayıp şehrin kültürünü de ayakta tutabilirsiniz. Hem Pandeli, Yanyalı Fehmi, Filibe Köftecisi ve Baylan Pastanesi gibi şehrin eskileri de yok olmasın…
5- İstanbul’a tepelerden bakın
Geniş caddelerin dar kaldırımlarında, dolu metrobüslerde başımız yere ya da pek de ilgilenmediğimiz telefonlara bakarken ömrümüz geçip gidiyor. Farklı düşünebilmek için, hayata fark katmak için İstanbul’a farklı bir yerden bakmak gerek değil mi? Her ne kadar çarpık kentleşmeyle yüz yüze kalacak olsak da bu şehre yüksekten bakmak insanda hoş bir his uyandırıyor. Bütçeye göre birçok seçeneği de var. İster 15 dakikalık bir helikopter turu, ister Saphire’in seyir terası ister de Yahya Kemal Beyatlı’nın baktığı güzel tepe Mihrabat Korusu’ndan da seyre dalabilirsiniz.