Geçtiğimiz 82 yılda Türkiye’de gerçekleşen toplam 106 bin 603 orman yangınında 1 milyon 667 bin 676 hektarlık alanın yandığını belirten Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Koordinatörü Serhat Yılmaz, “Bu rakam Kıbrıs adasının bir buçuk katına tekabül ediyor” dedi.
Yılmaz, bu sayının Kıbrıs’ın bir buçuk katına denk geldiğini aktardı
1-14 Ekim 2020 tarihleri arasında 192 orman yangını çıktı
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre salt 1-14 Ekim 2020 tarihleri arasında irili ufaklı 192 orman yangının kaydedildiğini ifade eden Yılmaz, “Böylesine geniş ormanlık alanların yangınlar sonucu zarar görmesi doğal olarak toprak vejetasyonunun ve yaban hayatın zarar görmesine neden olmakta, karbon, azot ve su döngüsü gibi biyojeokimyasal döngüleri olumsuz etkilemekte tüm bunlarla birlikte hem ormana bağlı yaşamlar bağlamında hem de yangınla mücadele süreçlerinde önemli ekonomik sonuçlar açığa çıkarmaktadır. Hatay’da gerçekleşen orman yangınlarında gördüğümüz yerleşim yerlerinin, yaban hayatının gördüğü zararlar bu etkilerin somut görünümüdür” dedi.
‘Önlemler yüzeysel kalıyor’
Orman yangınlarının önlenmesi açısından gözetleme kuleleri, devriye sistemi gibi birçok yöntemin bulunduğunu, ancak bunların yüzeysel kaldığını kaydeden Yılmaz, şunları söyledi:
‘Farklı uzamanlıkların işbirliği şart’
Yanarak zarar görmüş bir ormanın iyileştirmesiyle ilgili çalışmaların, afet yönetimi bağlamında değerlendirildiği takdirde, kriz yönetimi evresinde gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, “Bu çalışmaların tek hedefinin ise en az zarar gören ormanlık alan kadar alanın tekrar ağaçlandırılmasına ve burada doğal yaşamın canlanmasına yönelik olması gerekmektedir. Bu çalışmalar içinse birçok farklı uzmanlığın iş birliğine ihtiyaç duyulacaktır. Örneğin yangının gerçekleştiği ormanlık alandaki floranın (belirli bir bölgedeki bitki, mantar ve tek hücrelilerin tamamı) bilinmesi ve buna göre ağaçlandırma çalışmalarının yapılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Konuyla ilgili olarak bir “Türkiye Orman Yangın Risk Haritası” düzenlenmesi ve bu haritada Türkiye’deki tüm ormanlık alanlarda bulunan flora bilgisinin de bulunması gerektiğini söyleyen Yılmaz, “Yine benzer çalışma fauna (belirli bir bölgede yaşayan hayvan türlerinin tamamı) için de geçerli olmaktadır. Bu durumda zarar gören ormanlık alanın iyileştirilmesinde botanik, zooloji, jeoloji, sosyoloji gibi birçok bilim dalından yararlanmak gerekmektedir. Çünkü farklı boyutlarda zarar gören ya da tamamen kaybolan bir canlılık alanının tekrardan kazandırılması için farklı disiplinlerden uzmanların uzun süreçler gerektiren çalışmalarına ihtiyaç duyulacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
‘Yanan orman eski haline dönemez’
Ormanlık alanların binyıllar içinde oluştuğuna, bu nedenle yanan bir ormanın tam anlamıyla eski haline dönmesinin pek mümkün olmadığına dikkat çeken Yılmaz, “Ancak doğal devinim içerisinde bu sürece destek olacak çalışmaları veya rehabilitasyonları yapabiliriz. Bu destek ya da rehabilitasyon çalışmaları için de daha önce bahsettiğim gibi gören ormanlık alanlarla ilgili kapsamlı bilgilere sahip olmak, bu alanlara yönelik mevcut veya potansiyel riskleri belirlemek, bu risklere yönelik önlemler almak ve tüm bunlarla beraber olası yangın vakalarında nasıl davranılacağını önceden planlamak gerekmektedir” diyerek sözlerini noktaladı.