Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, ‘Ulusal Akademik Veri Sistemi’ kurulması için çalışmalara başlandığını açıklayarak , “Üniversitelerin potansiyeli görülecek” dedi. Gebze Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen “Araştırma Odaklı İhtisaslaşma Üniversiteleri Çalıştay’ında konuşan Saraç, üniversitelere gelecek yabancı öğretim üyelerine de yeni kriterler getirileceğini açıkladı. Buna göre, Türkiye’deki üniversitelere gelecek yabancı öğretim üyelerinde doktora ve iş tecrübesi şartı aranacak. Uluslararası üniversite sıralamaları listelerinde yer alan kurumlarda doktora yapmışsa ya da orada çalışmışsa daha yüksek ücret ödenecek. YÖK Başkanı yaptığı konuşmada şunları söyledi:
ÜNİVERSİTELER BİRBİRİNİN AYNI OLMAMALI
“Üniversitelerimizde çeşitlilik ve misyon çalışmalarının başlaması, yaygınlaşması, araştırma üniversitelerinin seçilmesi ve 2006’dan sonra kurulan üniversitelerimizde pilot çalışmalarla başlayan bölgesel misyon çalışmaları, Türk yükseköğretimi için gerçekten bir reform niteliğinde. Ülke olarak büyük hedefler koyduğumuz 2023’e sayılı zamanlar kala bu gayretlerimiz, takibimiz ve desteğimiz araştırma üniversiteleri ve aday üniversiteler üzerinde daha da yoğunlaşacak. Bunu ben, ‘Araştırma Üniversitelerimiz 2023’e 3 kala’ mottosu ile her üç ayda bir sizlerle bir araya gelerek pekiştirmek, güncel tutmak, somut, görülebilir ve ölçülebilir sonuçlar almak üzere çalışarak sürdürmek istemekteyim. Bundan sonraki toplantımız Tematik alanlarda yuvarlak masa çalışmaları olarak devam edecek. Bu toplantıya her birinizin uluslararası bir çalışma ortağınızı da davet etmenizi isteyeceğim. Çünkü hepimiz başarının farklı ülkelerdeki gelişmeleri ve bilim dünyasını takip etmekle doğrudan bağlantılı olduğunu biliyoruz.
EN YETKİN OLDUKLARI ALANLARI ÖNE ÇIKARMALILAR
Üniversitelerimiz homojen, yani birbirinin aynısı olmamalı. Bu bağlamda araştırma üniversiteleri de kendilerinin en yetkin oldukları tematik alanları öne taşımalı. Bir bütünden daha ziyade bu alanların en iyisi olmaya çalışmalılar. Büyük üniversitelerimiz çok farklı alanlarda eğitim veriyor olabilir, bu eğitimi de hakkıyla yerine getiriyor olabilirler. Fakat dünya çapında, buluşlarıyla, araştırmalarıyla dünya biliminde söz sahibi araştırma merkezleri ve ekipleri oluşturmak her alanda mümkün değil. Üniversitelerimizin mutlaka öncelikli alanları da dikkate alarak yoğunlaşacakları araştırma başlıkları belirlemeleri gerekiyor. İkinci önemli nokta ise insan kaynağını, bütçeyi ve zamanı ihtiyaçları da dikkate alarak optimize etmeleri.
DİSİPLİNLERARASI ÇALIŞMALAR DESTEKLENMELİ
Araştırma üniversitelerinin toplumdaki rolünden ve araştırma ekosisteminden bahsederken, üniversitelerimizin motive edici ve destekleyici önemine vurgu yapmak isterim. Akademik merak üzerine, yürütülen yabancı literatürde mavi gökyüzü-serbest çalışma modeli olarak adlandırılan perspektifi de desteklemeliyiz. Önceki yıllarda ‘bu da nereden çıktı’ dediğimiz birçok araştırma, disiplinlerarası yürütüldüğünde ve uygulamalı bilimlere aktarıldığında ciddi ürünler ortaya çıkabiliyor. Burada sınırsız bir beyin fırtınası söz konusu ve mutlak gerçeklik yok. Değerli rektörlerimiz, entelektüel bir hacim yaratan bu kavramları genç araştırmacılara aktarmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu tip araştırmacılık özellikle tek disiplinde değil de organize bir şekilde disiplinlerarası yapıldığında ve iyi bir mentörlükle yürütüldüğünde ciddi uygulamalı sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Yani disiplinlerarası çalışmayı da özenle desteklemeliyiz.
TECRÜBE ŞARTI ARANACAK
Yabancı uyruklu öğretim elemanı alımına bazı şartlar getiriyoruz. Gelecek kişinin yabancı dil bilmesinin yeterli olmamasını aynı zamanda öğretebilme yetkinliğinin de olmasını isteyeceğiz. Bu konudaki tecrübesini belgeleyebilmesini isteyeceğiz. Yayınlarında atıf aranacak. QS gibi dünya üniversiteler sıralama listerinde yer alan kurumlarda doktora yapanlara ya da buralarda çalışmış olanlara yüksek ücret ödenecek.