Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, 17 Ocak’karnelerini alarak alarak sömestr tatiline girecek. Karnenin, eğitim öğretim sürecinin öğrenciye bilişsel, duyuşsal ve psikomotor özellikler bakımından neyi ne kadar kazandırdığını gösteren önemli bir araç olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, ailelere şu önerilerde bulundu:
‘AİLE TUTUMU DA ÖNEMLİ SINIF ORTAMI DA’
“Karne, akademik gelişimi desteklemede önemli bir yol gösterici olarak da görülür. Bu anlamda karne öğrencinin hem kendisi hem de ailesi için bir öz değerlendirme yapmasına ve gerekiyorsa öğrencinin onayıyla ders çalışma alışkanlıklarında düzenlemelere gidilmesine yardımcı olabilir. Aileler karneye gerektiğinden fazla ya da az önem göstermemeli. Öğrencinin gelişimini desteklemede kullanılacak araçlardan yalnızca biri olan karne, çocuğun dönemlik değerlendirilmesidir ve asla kişiliğinin bir parçası olarak görülmemeli. Karne başarısıyla çocukların kişiliklerinin değerlendirilmesi, etiketlenmesi yanlış. Öğrenme durumsaldır ve aile tutumu, öğretmen, sınıf ortamı, araç gereç gibi pek çok etmenden etkilenir. Karne de bu bütünün bir değerlendirmesinin sonucudur. Sohbet gündeminde karne de olmalı. Aile bireylerinin karne kavramıyla ilgili görüşlerini çekinmeden, kırıcı olmayan bir dille çocuklarıyla paylaşması önemli ancak daha da önemlisi çocukların karneyle ilgili düşüncelerini aileleriyle paylaşabilmesi. Çocuk kendi öz değerlendirmesini çekinmeden yapabilmeli. Çocuğunuzun kendi karnesiyle ilgili düşüncelerini dinlemesisiniz. Zayıf ya da güçlü olduğu derslerle ilgili düşüncelerini öğrenmelisiniz. Aile karneyi, çocuğun kimliğinin, kişiliğinin önüne geçen bir durum olarak görmediğini bu sohbetlerde açıkça belirtmeli.
VELİNİN EBEVEYNLİK KARNESİ
Kötü karnenin birçok nedeni olabilir. Bu nedenleri anlamadan sadece sonuca odaklanmak, velinin kendi ebeveynlik karnesinin asla düzelemeyeceğini gösterir. Çocuğunu iyi tanıyan bir veli karneyle ilgili çok olumlu ya da olumsuz bir tutum sergilememesi gerektiğini bilir. Sınav, karne, başarı gibi dışsal özellikler, çocuklarla ilgili tutumlarımızı etkilememeli. Onları olduğu gibi kabul etmek ve onlarla ilgili olumlu duygulara sahip olduğumuzu hissettirmek en sağlıklısı. Böyle sağlıklı güven ilişkisi kurulan ebeveyn-çocuk ilişkilerinde çocuğun kendini değerlendirmesine ve ‘Ben ne gibi düzenlemeler yaparsam zayıf olduğum dersimi geliştirebilirim?’ diye düşünmesine yardımcı olmak gerekiyor. Öğrencinin ceza, mahrumiyet, duygusal baskı gibi durumlarla karşılaşması, onun öğrenme süreciyle ilgili olumsuz tutum geliştirmesine neden olabilir ve karne amacına ulaşamaz.
TATİL PROGRAMINI ÇOCUĞA BIRAKIN
Sömestr tatilleri öncelikli olarak öğrencilerin dinlenmesi için yapılıyor. Bu nedenle ne aktiviteye boğulmalarına ne de ders çalışmalarına dönük bir program yapmayın. Kendi tatil programlarını, günlük rutinlerini kendileri planlasın. Kitap okuma, televizyon izleme, oyun oynamaya, dinlenme gibi aktiviteleri dengeli biçimde içeren bir rutinlerinin olması yeterli. Bu günlük rutini hafta sonları etkinliklerle zenginleştirilebilir.”