Türkiye’nin köklü okullarından Galatasaray Lisesi müdürlüğüne tarihçi Prof. Dr. Vahdettin Engin’in atanması çok tartışılmış, Galatasaray Spor Kulübü bir açıklama da yaparak Engin’in Fenerbahçe taraftarı olduğu için atamasının iptal edilmesini istemişti. Prof. Dr. Engin, ilk kez Hürriyet’e kapılarını açtı. Mektepli müdür, eğitimci olduğunu, spor ve eğitimin birbirine karıştırılmaması gerektiğini söyledi. Müdürlük teklifi geldiğinde Fenerbahçe üyeliğinden istifa ettiğini belirten Engin, kulübün açıklamasının “hoş olmadığı” düşüncesinde. Galatasaray Lisesi mezunu olan Engin, okulun kendi döneminde olduğu gibi sekiz yıla çıkmasını istediğini, henüz resmi bir başvuru yapmadığını açıklayarak “Galatasaray Lisesi’nin beş yıl değil de sekiz yıl olmasını istiyorum. Bunun çok daha yararlı olduğunu düşünüyorum” dedi. Derslere akademisyenlerin de girebileceğini söyleyen lise müdürünün açıklamaları şöyle:
GS’NİN AÇIKLAMASI HOŞ DEĞİL
“37 yıl Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nde akademisyenlik yaptım. Eğitimciyim, binlerce öğretmen yetiştirdim. Aynı zamanda da tarihçiyim. Mezun olduğum Galatasaray Lisesi’ne müdür olarak gelmenin manevi değeri büyük. Müdürlük teklifi geldiğinde eğitimci olduğum için buraya katkı verebileceğimi de düşündüm. Ancak, ilk başladığımda sosyal medyadaki tartışmalarla, kulüp taraftarlığıyla lise müdürlüğü arasındaki çizginin tam da ayrılamamasıyla ciddi bir eleştiri süreci yaşandı. Fenerbahçe taraftarı olan birinin Galatasaray Lisesi’ne müdür olması benimsenmedi. Ama bu atmosfer okul için etkili değildi. Öğrenci ve idarecilerle ilişkilerim olumlu oldu.
FENERBAHÇE’DEN İSTİFA ETTİM
Galatasaray Kulübü açıklama yaptığında şaşırdım. Çünkü bu onun işi değil. Müdürlük teklifi aldığımda Fenerbahçe Kulübü üyeliğinden istifa ettim. Üyeliğimin devam etmesi etik olarak doğru olmazdı.Atamanın bir prosedürü var. GS Kulübü bunun içinde değil. Galatasaray Üniversitesi Rektörlüğü öneriyor, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) atıyor. Buna rağmen GS Kulübünün bu tarz bildiri yayınlaması çok hoş olmadı. Yadırgadım. Okul müdürlüğü bir eğitim işi, diğer yönü sportif müsabakaların yapıldığı bir alan. İkisi birbirinden çok farklı. O farklılığın bilincinde olunması gerekirdi.
MEKTEPLE BAĞIM HİÇ KESİLMEDİ
Akademisyen olarak buraya geldim. Üniversite ortamıyla lise ortamı çok farklı. Ama burası bilmediğim bir atmosfer değil. Burada kısa dönem öğretmenlik de yaptım. Onun getirdiği bir avantaj da var. Galatasaray Lisesi’nin tarihçesini de yazdığım için camiayla her zaman iletişimde oldum. Okulla ilgili bilgiye sahiptim. Ayrıca eğitimciyim, bir okul nasıl idare edilir fikir sahibiyim. Göreve başladıktan sonra tüm kademelerde öğrenci kulüpleri temsilcileriyle görüştüm. Onların ağabeyiyim. Beklentileri nelerdir, ne düşünürler bunları bilmek durumundayım ki onlara göre idari yöntem uygulayalım.
KALABALIK LGS ETKİLEMEZ
Bu yıl Liselere Giriş Sınavı’na (LGS) girenlerin sayısının artacak olması bizi etkilemez. Tam puan alan öğrenciler ancak girebiliyor. İlkokuldan kurayla giren 50 öğrencimiz de var. Onlar geçiş yapıyorlar. 100 öğrenci de sınavla geliyor. Şöyle bir beklentim var; Ben burada sekiz yıl eğitim aldım. Galatasaray Lisesi’nin beş değil de sekiz yıl olmasını istiyorum. Eskiden ilkokuldan sonra sınavla liseye giriliyordu, ortaokul ve lise dahil sekiz yıl eğitim alınıyordu. Bu çok daha yararlıydı. Böyle bir talebim var. Bunu resmi makamlara iletmiş değilim henüz. Mümkün olup olamayacağını tam kestiremiyorum ama
benim için ideal olan bu.”
OKULUN TARİHİNİ DE YAZDIM
– Mektebi-i Sultani dönemi 1868’den itibaren bir boşluk olduğunu, tarihçenin mevcut olmadığını görünce ben de Galatasaraylı bir tarihçi olarak bunun yapılması gerektiğini düşündüm. Galatasaray’a dair birçok belge buldum. Bir hayli uzun sürdü çalışmalar. Cumhuriyet dönemine gelinceye kadar olan süreçle ilgili bir çalışma yaptım. Mektebin tarihini yazmak gibi bir ayrıcalığa sahip oldum.
LİSELİLERİN YURTDIŞINA GİTMESİ BEYİN GÖÇÜ DEĞİL
– Bir lise öğrencisinin eğitim almak üzere yurtdışına gitmesi beyin göçü değildir. Yurtdışına gidecek bir eğitim alacak, geri dönecek, ülkesine hizmet edecek. Galatasaray Lisesi mezunlarının yüzde 32’sinin yurtdışına gittiğine yönelik açıklamalar yapılıyor, bu doğru değil. Geçtiğimiz yıl 140 mezun verdik. 10’u eğitim almak üzere yurtdışına gitti. Son 10 yıla baktığımızda da aşağı yukarı 94 öğrencimiz gitmiş. Bu yıllara göre değişiyor. Bazen beş, bazen 10 olabiliyor. Ortalaması yüzde 7. Daha fazla öğrenci gitsin, iyi bir eğitim alıp ülkelerine dönsünler isterim. Bu sayı az bile. Keşke daha fazla olsa. Benim öğrencilik yıllarımda liseden yurtdışına giden öğrenci daha fazlaydı.
100 ÖĞRENCİMİZİN 70’İ ANADOLU’DAN
– Son yıllarda Anadolu’nun çok farklı yerlerinden öğrenciler liseyi tercih ediyor. Geçen yıl sınavla giren 100 öğrencimizin 70’i Anadolu’dan geldi. Bu müthiş bir zenginlik. Ülkenin her yöresinden çok başarılı öğrencileri burada topluyoruz. Bu Osmanlı Enderun geleneğinin devamı. Galatasaray öncesi de Galatasaray Enderun mektebi olarak benzer iş yapıyordu. Bugün de benzer fonksiyonu yerine getirmiş oluyoruz. Bunu daha da geliştireceğiz.
AKADEMİSYENLER DE DERSE GİREBİLECEK
– Okullara profesör müdür atanması güzel bir uygulama. Bazı derslerin akademisyenler tarafından verilmesi yararlı olabilir. Öğretmenlerimizin çoğu MEB personeli, Fransa’dan gelen hocalar da var. Akademisyenlerin lisede ders verme süreci aklımda olan bir proje. Derse girmeleri ya da zaman zaman gençlerin ufkunu açacak şekilde konferanslar vermelerini isterim. Önümüzdeki dönemler için düşünüyorum.
SINIFTA KALMA OLMALI
– Sınıfta kalma diye bir şey olmalı. Öğrenci çalışırsa dersi geçer, geçemezse kalır. Ertesi yıl bir daha alır. Bu öğrenciyi daha çok çalışmaya iter. Giderek daha vasat insanlar yetiştirmek zorunda kalıyoruz. Bu sistemin getirdiği bir sıkıntı. Bundan vazgeçilmeli.