Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının “Teknogirişim Sermayesi Desteği” ile kurulan firma, 2015 yılından bu yana grafen takviyeli endüstriyel ürün geliştirme çalışmaları yürütüyor.
Firma, çalışmaları kapsamında dünyada “mucize malzeme” olarak nitelendirilen grafen takviyesiyle İHA’ların dayanıklılığını artıran kompozit reçinesi geliştirdi. Bu reçinenin kullanımıyla İHA’ların çekme-kopma dayanımı yüzde 50, tokluğu-çarpma dayanımı yüzde 130 artırıldı.
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Erdal Topaç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağırlıklı olarak GTÜ’den bir grup bilim insanını bir araya getiren teknoloji firması olduklarını ve grafen teknolojileri üzerinde çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Grafenin sıra dışı üstün özellikleri dolayısıyla enerjiden sağlık ve askeri alanlara son derece geniş bir kullanım alanı bulunduğunu aktaran Topaç, yaklaşık 10 yıllık bir maziye sahip grafenle ilgili milyonun üzerinde akademik yayın yapıldığını, 100 bine yakın patent alındığını kaydetti.
“Mucize malzeme” olarak nitelendirilen grafen ve grafen teknolojileriyle ilgili farklı alanlarda ürün geliştirme, yerlileştirme ve millileştirmeye dönük birçok proje yürüttüklerini vurgulayan Topaç, “İHA’lar ve genelde havacılık uygulamaları karbon kumaş-epoksi nanokompozit veya normal tabakalı kompozitler kullanılarak üretilirler. Biz de bu kompozitlerin reçinelerini grafenle katkılayarak çekme-kopma dayanımını yüzde 50, genel tokluk-çarpma dayanımını yüzde 130 arttırdık. Geliştirdiğimiz grafen takviyeli reçine, GTÜ Havacılık Uzay Kulübü tarafından bir İHA’da uygulandı.” şeklinde konuştu.
“Bu daha dayanıklı İHA, daha hafif havacılık yapıları demek”
Topaç, İHA’ların, hafif bir gövde üzerine dayanıklı bir kaplama yapılarak üretildiğine işaret ederek, şunları söyledi: “Bizim geliştirdiğimiz grafen katkılı reçine kullanılmadan önce Havacılık Uzay Kulübü İHA’larının düşme, çarpma sonucunda sağlam kalması pek mümkün olmuyordu. Geliştirdiğimiz reçine kullanıldıktan sonra İHA, saatte 90 kilometre hızla arka arkaya 2 defa test uçuşlarında çakılmasına rağmen yapısal bütünlüğünü koruyabildi. Bu havacılık uygulamalarında, daha dayanıklı yapılar üretme imkanı sağlayacak. Yeni hedefimiz aslında bu yüzde 130’u yüzde 600’e çıkarmak. Özellikle havacılıkta delaminasyon direnci denilen tabakaların birbirinden ayırmaya direncini gösteren bir ölçü var. Biz onu 6 katına kadar çıkarmayı hedefliyoruz. Şu anda yüzde 130’dayız. Bu daha dayanıklı İHA, daha hafif havacılık yapıları demek aslında. Yani daha ince daha hafif yapılarla daha uzun uçuş süreleri demek. Bu da çok büyük bir stratejik avantaj.”
Mekanik mukavemetin yüzde 50 arttırılması, tokluğun yüzde 130 arttırılmasının, havacılıkta yaklaşık aynı oranlarda ağırlık azalmasına tekabül edeceğini belirten Topaç, malzeme bilimine göre çarpma dayanımlı artıyorsa tokluk artıyorsa sertliğin düşeceğini, sertlik artıyorsa tokluğun düşeceğini aktardı.
Topaç, bu malzemenin girdiği yerde hem sertliği hem tokluğu aynı anda yükseltebildiğini bildirdi.
“Bunu TAI ile projelendirmek istiyoruz”
Erdal Topaç, proje kapsamında çalışmaların 6 ay sürdüğünü, projenin GTÜ’de akademisyenler ve Havacılık Uzay Kulübü iş birliğiyle yürütüldüğünü belirtti.
Projeyle ilgili Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI) ile bir ön görüşme gerçekleştirdiklerine işaret eden Topaç, “Aynı yapı üzerinde kanatlarda çok ciddi aerodinamik sorun teşkil eden buzlanmayı önleyici bir çözümle birlikte gittik. Şu anda projelendirme aşamasındayız. İstanbul Teknik Üniversitesinden Zahit Mecitoğlu, GTÜ’den Ahmet Sinan Öktem, İlyas Kandemir hocalarımız da bu işin içerisinde olacaklar. Bunu TAI ile projelendirmek istiyoruz. Buna dönük çalışmalar yapıyoruz. Genel olarak Türkiye’nin ürettiği İHA’larda, diğer havacılık uygulamalarında kullanılabilsin diye. Dünyada komple kompozit kasalı elektrikli otomobiller ticarileşmiş durumda. Özellikle otomotiv sektöründe, yerli elektrikli otomobil üretiminde kullanılabilsin diye böyle bir yapıyı daha da geliştirmek, daha daha iyi noktalara taşımak istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.