Yemin ederim bu Sinan’ın aynısından ben de tanıyorum!
Bi kere bu adamı gündüz gözüyle mutlaka ve mutlaka zincir kahvecilerde görürsünüz. Taktığı güneş gözlüğü sayesinde sağı solu kesme kabiliyeti artar. Fakat ilginçtir ki, Sinan gibi adamlar nadiren gece dışarı çıkarlar. Yani ortamcı piç değil, her şekilde evde takılmayı seven garanticilerdir.
İşte bu yüzden en büyük yatırımı evlerine yaparlar. Her türlü sefa pezevenkliği gerecinin el altında olması, kendileri için bir konfor sağladığı gibi, eve gelen “misafirler” için de sürekliliği sağlamayı amaçlar. Gelen bi daha gelsin, vazgeçemesin hesabı!
Evlerine yaptıkları yatırım haricinde bir de vücutlarına yatırım yaparlar ama bu Sinanlar’dan asla bir Yunan Tanrısı vücudu çıkmaz. Vücutları onların enstrümanlarıdır ama viski de vazgeçilmezleri olduğu için bir türlü ayrılamadıkları minimal göbekleri de bulunur.
Kadınları etkilemeyi bilirler. Bi boş bakış, yarım gülüş, iki tatlı laf bitti gitti! Ancak gözden kaçmaması gereken şey şu sevgili dostlar: Sinanlar kadınları değil, kadınlar Sinanlar’ı seçer. Çünkü arada ona da ihtiyaç vardır. Anlatıcam birazdan…
Temas bağımlısıdır bu tipler. Bi şeyleri anlatırken karşılarındaki kadının orasına burasına dokunmaya bayılırlar ama bunu asla taciz gibi düşünmeyin. Daha ziyade, çiftleşme dansı yapan arizona kertenkelesi gibi bi halleri vardır.
Tek eşli olmadıklarını söylememe gerek yok herhalde çünkü kabak gibi ortada olan bir gerçeği Amerika’yı yeni keşfetmiş gibi anlatamam size. Ancak bunlarda gizli bağımlılık vardır; bi kadına kafayı takınca takarlar. O kadını unutmak için de başka kadına yönelirler.
Çipil çipil gözleri, istedikleri zaman kedi yavrusu gibi masum bakmayı başarabilir. Ne için? Seks için. Bunlarla zaten sanat, siyaset, ekonomi falan konuşulmaz. Yatağa gitmeden önce ayıp olmasın diye iki kelime gündem konuş, bitti giti. Gerisine zaten bunun cigabaytı yetmez.
Şimdi biraz acı konuşacağım müsaadenizle. Bunlar kendilerini makine zannederler, dışarıya da öyle bir profil yansıtırlar. Ancak çoğu zaman o kadar içten yanmalı bir performans sergileyemezler. Daha üst modellerdeki enjeksiyon bobini parçası, bunlarda ateşleme yapmaz.
Yalnız olduklarında genelde salondaki kanepenin, koltuğun üstünde sızmaları da sık sık görülür. Yatakta yalnız yatmak onlar için bir depresyon sebebidir. O yüzden eve gelen hanım misafirlerinin gitmesini istemezler. Bi de “şimdi olmadı ama bi saat sonra olacak, dur bekle” gibi umutları bitmediği için birlikte kalmak isterler.
Sinan öpüşüyor çok ilginç ama mecbur kalmadıkça Sinan gibiler pek öpüşmez. Daha sonuç odaklı davranırlar. Onlar için öpüşmenin duygusal bir boyutu vardır. Ahu Tuğba filmlerinde bu konunun sıkça işlendiğini mutlaka görmüşsünüzdür.
Heh, ikili koltuk! Salonda dünya kadar oturacak yer olsun diyelim, mutlaka ve mutlaka o ikili koltukta yeni bir dünya yaratma çabası vardır. Temas bağımlısı demiştik hatırlarsanız. Bu yüzden hamle yapmak gerektiğinde hedefinin çok fazla uzakta kalmasını istemezler.
Sinanlar’ın kendine benzeyen bir, bilemedin iki çok yakın arkadaşı vardır. Etrafında çok fazla kadın olan adamı erkek arkadaşları da çekemez çünkü. Onu anlayan atıyorum bir tane Murat, ona yeter de artar. Tabii bir önceki geceyi Murat’a olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi anlatır. Zaten Murat da ona öyle anlatır. Yalan dolan hayatlar…
Sinanlar kötü adamlar değildir aslında. Her kadının hayatında bir kere denk geldiği boşluk doldurucu ya da depresyon geçirici olarak yerini alan sözleşmeli personellerdir. Kumaşları bellidir, vadetmezler, söz vermezler. Sinan’la evlenilmez ama onunla evlenmek isteyen en az bir kadın olmuştur geçmişte. Başlarından en az bir ciddi ilişki travması geçmiş Sinanlar, sözsüz bir anlaşmanın taraflarındandır. Her kadın mutlaka bir Sinan tanımıştır. Sinanlar’a mecbur kalmamanız dileğiyle…
Bu içerikler de ilginizi çekebilir