Katılım bankalarının elinde bulundurduğu iç borç stoku enstrümanları 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 243,3 artarak 30,9 milyar liraya yükseldi.
AA muhabirinin Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerinden yaptığı derlemeye göre, 2019’da yurt içi ve yurt dışı yerleşiklere olan borçlanma toplamda 873,8 milyar lira olarak kayıtlara geçti.
Yurt içi yerleşiklere borçlanmanın payı yüzde 89,9 ile 785,7 milyar lira olarak hesaplandı. Bankacılık, 507,1 milyar lira ve yüzde 58’lik payla iç borç stokunu elinde en çok bulunduran kesim oldu.
Kamu bankalarının elinde bulundurduğu iç borç stoku 2018’de 141,1 milyar lira iken, 2019’da 223,3 milyar liraya yükseldi. Aynı dönemde kamu bankalarının iç borç stokundaki payı da sırasıyla yüzde 22,3 ve yüzde 25,6 oldu. Özel bankaların elinde bulundurduğu iç borç stoku enstrümanları 2019’da yüzde 19,1’lik payla 120,7 milyar lira olarak gerçekleşti.
Katılım bankaları, geçen yıl sahip oldukları iç borç enstrümanlarını rekor düzeyde artırdı. 2018’de 9 milyar lira ve yüzde 1,4 seviyesinde olan enstrümanlar, 2019 sonunda 30,9 milyar liraya, payı da yüzde 3,5’e çıktı. Böylece bir yıllık dönemde katılım bankalarının elinde bulundurduğu iç borç stoku enstrümanları yüzde 243,3 artış gösterdi.
Yurt dışı yerleşiklere iç borçlanma ise 2019’da bir önceki yıla kıyasla azalarak 88,9 milyar liradan 87,9 milyar liraya geriledi.
“BANKACILIKTAN ALDIĞIMIZ PAYDAKİ ARTIŞIN ETKİSİ VAR”
Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, kamu finansmanı tarafında kira sertifikalarıyla (sukuk) yer aldıklarını söyledi.
Sukukun, likidite ihtiyaçları için kullandıkları bir menkul kıymet olduğunu ifade eden Akyüz, geçen yıl katılım bankalarının kamu finansmanı tarafında yüzde 243,3’lük artış gösterdiğini kaydetti.
Akyüz, katılım bankalarının elinde bulundurduğu iç borç stoku enstrümanları tutarının 2018’de 9 milyar lira iken, 2019’da yaklaşık 31 milyar liraya yükseldiğini bildirdi.
İç borçlanmadan aldıkları payın yüzde 1,4’ten yüzde 3,5’e çıktığına işaret eden Akyüz, şu şunları kaydetti:
“Likidite ihtiyaçlarımız için bu menkul kıymete yatırım yapıyoruz. İkincisi, geçen yıl ekonomideki daralma, elimizdeki imkanları daha çok kamu finansmanında kullanmaya itti. Katılım bankaları açısından dövize endeksli fon kullandırma açısından bir zorluk ortaya çıkmıştı. ‘Elimizde atıl fon kalmasın, kamu tarafında kullanalım’ düşüncesiyle kamu finansmanına yöneldik. O nedenle hızlı bir artış olmuştur. İktisadi faaliyet normal seyrine döndüğünde önceliği reel sektörün finansmanına vereceğiz. Neticede kamu üzerinden de ekonomiyi fonlamışız. Ama bu enstrümana yatırım yapma amacımız kısa vadeli likidite ihtiyacı içindir. 2019’da ekonomide bir dengelenme süreci yaşadık. O süreçte kamunun ilave ihtiyaçları oldu. Biz de reel sektördeki finansman ihtiyaçları daraldığı için atıl fonlarımızı buraya yönlendirmiş olduk. Bu normalin üzerinde bir artıştır. Bankacılıktan aldığımız paydaki artışın bu gelişmede etkisi elbette vardır.”