Libya’da gönderilen Sudanlıların ailelerinin başkent Hartum’da geçen haftadan bu yana yaptığı protestolar sonrası, Sudan Dışişleri Bakanlığı harekete geçti.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, başka amaçlar için kontrat imzalayan ancak daha sonra Libya’ya gönderilen bu kişilerin durumuna ilişkin BAE’li yetkililerle çalıştıklarını ifade etti.
Sudan medyasına konuşan ailelerin aktardığına göre, BAE’de çalışmak için sözleşme imzalayan yüzlerce kişi, bu ülkede askeri eğitim aldıktan sonra iradeleri dışında Libya’da gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’in safında savaşmak için gönderildi.
“BİN SUDANLI MİLİS VAR”
Aileler, çocuklarının Hafter’e bağlı petrol sahalarını koruduklarını belirtti.
Öte yandan, tepkiler ve protestolar nedeniyle dün 50 Sudanlının Libya’dan ülkesine döndüğü aktarıldı. İngiliz The Guardian gazetesi, 25 Aralık’taki haberinde yüzlerce Sudanlı paralı askerin, Libya’da darbeci lider Hafter’in uluslararası tanınırlığa sahip Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne karşı yürüttüğü savaşa katıldığını iddia etmişti.
Haberde, Libya’nın güneyinde konuşlanan söz konusu güçlerin komutanlarından birinin “Pek çok genç geliyor. Bu kadar büyük sayıda milisi kabul edebilecek kapasitemiz yok. Halihazırda Libya’da en az 3 bin Sudanlı milis var.” dediği kaydedilmişti.
ERDOĞAN İŞARET ETTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Libya’da kalıcı ateşkesi ve barışı tesis etmeyi amaçlayan Berlin’deki zirvenin dönüşünde Libya’daki paralı asker ve Sudanlılar ile ilgili şunları söylemişti:
“Kaldı ki sadece Wagner değil, mesela orada Sudan’dan 5.000 civarında asker var. Bunun yanında Çad’dan var, Nijer’den var. Malum Abu Dabi yönetimi nereden bulursa alıyor. Hakeza Mısır’da bu tür askeri güçler az değildir. Ama tüm bunların dışında üzerinde durulması gereken başka bir konu var. Savunma sistemleri noktasında, hava kuvvetleri vesaire, buralarda özellikle Rusların, Abu Dabi (BAE) yönetiminin vermiş olduğu desteklerdir. Biz buradan kendilerine yüklenmek suretiyle “Bu konularda biz sizden hassasiyet bekliyoruz” dedik. Onlar da bu konularda bize “hayır” diyemediler ve başta Merkel olmak üzere bunu kabullendiler.”