Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde 1948’de kurulan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında aldığı gecikmeli kararlar nedeniyle ve şeffaflık konusunda sıkça eleştirilirken, örgüt 2020’de tarihinin en zor döneminden geçti.
Örgüte yöneltilen eleştiriler neler, bu süreçten başarı çıkabildiler mi? Detaylara birlikte bakalım.
DSÖ’ye yoğun eleştiriler.
Merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan ve 7 Nisan 1948’de kurulan DSÖ’nün dünya genelinde 150 ofisi, 7 bin civarında çalışanı bulunuyor.
Toplum sağlığıyla ilgili uluslararası çalışmalar yapan DSÖ, yaklaşık 7,8 milyarlık dünya nüfusunun sağlık alanında güvenebileceği tek uluslararası platform konumunda bulunuyor.
Küresel sağlık otoritesi olan DSÖ, Kovid-19’la mücadelede “yetersiz kalmak”, “geç adımlar atmak”, “çelişkili mesajlar vermek” ve “aşı çalışmalarından dolayı umutlanan insanlara korku pompalamaya devam etmek” ile suçlanıyor.
Bununla beraber örgüt, aşıların Kovid-19 ile mücadelenin yalnızca bir parçası olduğunu, maske, mesafe ve hijyen gibi önlemlere devam edilmesini vurguluyor.
ABD’nin DSÖ’den çekilme kararı.
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, 23 Mayıs 2017’de 5 yıllığına seçilerek 1 Temmuz’da göreve başladı.
Kovid-19 salgınında ABD yönetiminin hedef tahtası haline gelen Ghebreyesus ise kendisine ve örgüte yönelik eleştirilere adeta meydan okudu.
ABD Başkanı Donald Trump, DSÖ’yü “gerekli reformları yapmamak”, “Çin’in kuklası olmak”, “Çin odaklı davranmak” ve “salgının boyutlarını örtbas etmekle” suçladı.
ABD yönetimi de DSÖ’den resmi olarak 6 Temmuz 2021’de çekileceğini bildirdi.
Başkan Trump’ın ağır suçlamalarına karşın Ghebreyesus ise “Kovid-19 salgınının politize edilmemesi” çağrısında bulundu.
DSÖ salgına karşı mücadelede “benzersiz” avantajlarını kullanabildi mi?
DSÖ, bulaşıcı hastalıklar konusunda üye devletlerle bilgi alışverişi, tıbbi konularda “hayati tavsiyelerde” bulunma, aşı çalışmalarını koordine etme ve düşük gelirli ülkelere ekipman desteğinde bulunma gibi dünya genelinde sağlık alanında “sayısız” ve “benzersiz” bir role sahip.
Kuruluşundan bu yana DSÖ’ye 194 ülke üye oldu.
Sağlık alanında hem yönlendirici hem de koordine edici pozisyonda olan ve geniş yetkilere sahip bir yapısı bulunan DSÖ, küresel sağlık konusunda kılavuz örgüt konumunda.
DSÖ’nün kuruluş tüzüğünün 21 ve 22. maddelerinde, örgütün tüm dünyada geçerli olacak kararlar alabilmesine ve bu kararların üye devletlerin iç hukuk mekanizmaları tarafından onaylanmaksızın geçerli olabilmesine imkân tanıyan yetkiler düzenlendi.
DSÖ’nün bu yetkilerine başka hiçbir uluslararası kuruluş sahip değil.
Örgüt, bu gücüne rağmen, salgın tüm dünyayı kasıp kavururken etkisiz kalmakla eleştiriliyor.
‘Çin ile sınırlarınızı kapatmayın.’
www.dw.com
14 Ocak’ta DSÖ’nün Twitter hesabından, Çinli yetkililere dayandırılarak yapılan paylaşımda, Kovid-19’un insandan insana bulaştığı yönünde herhangi somut bir kanıt olmadığı iddia edildi.
30 Ocak’ta “uluslararası kamu sağlığı acil durumu” ilan edildiği gün ise örgütün “Çin ile sınırlarınızı kapatmayın çağrısı” yapması şaşkınlıkla karşılandı.
Pek çok uzmana göre bu çağrı virüsün tüm dünyaya yayılmasının önünü açtı. DSÖ ise bu iddiaları reddetti.
Örgüt, virüs pek çok ülkeye yayıldıktan sonra 11 Mart’ta salgını küresel pandemi ilan etti.
Maske çelişkisi.
Örgüt, salgının ilk günlerinden itibaren sağlıklı kişilerin maske takmasına gerek olmadığı yönünde ısrarlı açıklamalar yapmasına karşın 5 Haziran’da hükümetlere, toplu ulaşım ve kamusal alanlarda maske takılması yönünde ilk kez tavsiyede bulundu
DSÖ’nün salgına ilişkin küresel acil durum ilan edildikten tam 5 ay 5 gün sonra sağlıklı kişilere de maske takma önerisinde bulunması tüm dünya basınında “maske çelişkisi” başlıklarıyla yer aldı.
Şeffaflık eleştirisi.
DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, haftada iki gün çevrim içi video konferans uygulaması Zoom ile sanal basın toplantıları düzenliyor. Bu toplantılara dünya genelinden yüzlerce gazeteci katılıyor. Ancak ekranda katılımcılar gizlendiği için toplantılara kimlerin katıldığını bilmiyor.
BM Cenevre Ofisi’nde düzenlenen tüm basın toplantıları ise basına açık.
BM nezdinde bir kuruluş olan DSÖ’nün son yüzyılın en büyük sağlık sorununun yaşandığı bir dönemde kapılarını fiziki olarak basına kapatması ve sadece çevrim içi toplantılar yapması ağır eleştirilere neden oldu.
Cenevre merkezli gazeteciler DSÖ’nün basın toplantılarını “kör web semineri” olarak niteliyor.
Nitekim, BM Cenevre Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliğinin (ACANU) düzenlediği geleneksel yıl sonu anketinde DSÖ medya ekibi son sıralarda yer aldı.
Ankete katılan uluslararası gazetecilerin yüzde 67’si DSÖ medya ekibinin Kovid-19 salgınını “kötü” yönettiği şıkkına imza attı.
ACANU anket sonuçlarını Twitter üzerinden yayımladı.
BM’nin 71 yıllık gazeteci örgütü olan ACANU ve İsviçre Yabancı Gazeteciler Derneği (APES) “daha fazla bilgiye erişim ve şeffaflığın sağlanması” için Genel Direktör Ghebreyesus’a mektuplar gönderdi.
DSÖ’nün geçmişteki başarıları Kovid-19 için umut veriyor
DSÖ, epidemiyoloji alanında dünyanın en önemli bilim insanlarını bünyesinde bulunduruyor.
Ghebreyesus’un düzenlediği basın toplantılarına bu uzmanlar da katılıyor. Örgüt, özellikle son aylarda Kovid-19’a karşı mücadelede tutarlı mesajlar vermeye başladı.
DSÖ’nün geçmişteki, çiçek hastalığı, çocuk felci ve Ebola’ya karşı başarıları, Kovid-19 salgınının sona erdirilmesi için insanlığa umut veriyor.
DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, neredeyse düzenlediği tüm basın toplantılarında mutlaka “küresel dayanışma” çağrısı yaptı.
“Birimiz güvende değilsek kimse güvende değil’ diyen Ghebreyesus, “aşı milliyetçiliğine” karşı uyarılarda bulundu.
Ghebreyesus, pazartesi düzenlediği yılın son basın toplantısını “Hiçbirimiz bir salgını kendi başımıza bitiremeyiz ama bu salgını birlikte bitireceğiz.” sözleriyle tamamladı.