Eski kitapları karıştırmayı severim. Yok öyle sahaf nostaljisi değil. Evde kıyıda köşede kalmış, unutulmuş masum kitaplar. Bu kitaplardan birine dün gece rastladım. Tekrar okumak istedim ama sayfaları öyle sararmıştı ki yenisini satın almak için alışveriş sitelerine yöneldim. Ama bulamadım. Derhal yazarının yani Ruşen Çakır’ın sitesine girdim ve bir de ne göreyim. Kendisi kitabın pdf’ini ücretsiz olarak okuyuculara sunmuş. Hemen indirdim ve yıllar önce okuduğum kitabı tekrar okumaya başladım. Kitabın adı: Recep Tayyip Erdoğan Bir Dönüşüm Öyküsü
Kitabın hemen başlarında rastladığım bir anıyı sizlerle paylaşmak istedim. Türkiye’nin en güçlü adamının bir çocukluk anısı.
Erdoğan’ın yıllarca gemi kaptanlığı yapan babasına Reis Kaptan denilirmiş. Oldukça disiplinli kişliğinin yanında sinirli ve sert mizacı varmış.
İlginç biçimde babası gibi kendisi de yıllar sonra Reis lakabını aldı.
Fakat ne kadar otoriter ve sert olursa olsun Tayyip Erdoğan’a karşı zaafı varmış. Babası ne zaman sinirlense Recep Tayyip, babasının ayakkabılarını öperek onu sakinleştirirmiş.
Bunu gören Reis Kaptan sakinleşir, gözlerinden yaşlar süzülür, bütün çocuklar da babalarıyla birlikte ağlarmış.
Erdoğan, ‘’Otoriteye saygılıydık. Yoksa bilirdik ki babam bunun faturasının çıkarır’’ diye yıllar sonra çocukluk korkusunu anlatır. Ama bir fatura gününü hiç unutmamıştır.
Kapı komşuları Müşerref Abla, Recep Tayyip’in ağzının bozukluğundan faydalanıp, ona küfrettir, katıla katıla güler, sonra da popusuna vurarak cezalandırırmış.
Bir gün öyle bir olay olur ki aklına her küfür geldiğinde bu olayı hatırlamaktadır. Bundan sonrasını Recep Tayyip Erdoğan’dan dinleyelim.
“Hava kararmadan önce eve gitmek zorundaydık. Bizim evin karşısında Müşerref Abla dediğimiz bir komşumuz vardı. Ben beş-altı yaşlarındayım.
Çocuğum ya, küfür ediyorum ona… Beni almış karşısına, ben küfrettikçe onun hoşuna gidiyor, o da benim popoma vuruyor.
O vuruyor ben küfrediyorum. Babam gelince hemen şikayet etmiş beni. Bunlardan haberim yok tabii. Babam içeri giriyor… Allah rahmet eylesin…
Alıyor beni tavana asıveriyor.
Ancak ellerimden mi, koltuk altlarımdan mı bağlamış onu hatırlamıyorum. Orada on-beş, yirmi dakika kalmış olacağım ki dayım gelip beni kurtarıyor. O günden sonra küfür faslı da kapandı.”
Meraklısına not: Tayyip Erdoğan bu anısını 8 Ocak 1995’te Yeni Yüzyıl gazetesinde Leyla İpekçi ile yaptığı söyleşide anlatmış. Bu anı da Ruşen Çakır’ın ‘’Recep Tayyip Erdoğan Bir Dönüşüm Öyküsü’’ adlı kitabına yer alıyor.